ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Suça Sürüklenen Çocuktan Baro Tarafından Atanan Avukatın Ücreti Talep Edilemez

26-02-2021 - 439

Suça Sürüklenen Çocuktan Baro Tarafından Atanan Avukatın Ücreti Talep Edilemez


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 3. Ceza Dairesi
2015/19351
2015/34560
2019-11-27





1)Suça sürüklenen çocuk hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

Suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan cezanın, karar tarihindeki miktar ve türü itibariyle hükmün, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 23.03.2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici 2. madde uyarınca kesin nitelikte olup temyiz kabiliyeti bulunmadığından suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteminin 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,

2)Suça sürüklenen çocuk hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi karşısında, 5271 sayılı CMK’nin 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanık için baro tarafından görevlendirilen vekil ücretlerinin sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceği gözetilmeksizin, yazılı şekilde müdafii ücretinin suça sürüklenen çocuktan tahsiline karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesi gereğince,hüküm fıkrasının yargılama giderlerine ilişkin kısmının karar metninden çıkarılarak yerine" 40,00 TL tebligat gideri, 75,00 TL rapor gideri, 6,10 TL posta gideri, 120,00 TL yol gideri, 100 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 341,10 TL. yargılama giderinin suça sürüklenen çocuktan tahsili ile hazineye gelir kaydına, zorunlu müdafilik gideri olarak yapılan 310,00 TL. yargılama giderinin ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90/5. maddesi de gözetilerek hazine üzerinde bırakılmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/12/2015 gününde Başkan vekili..ve Üye..'ın karşı oyu üzerine oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ :

Dairemizdeki çoğunluk görüşünce verilen bozma kararında ki, zorunlu müdafilik ücretinin yargılama giderinden sayılmayacağı görüşüne katılmamaktayız.

1) Avrupa İnsan hakları sözleşmesinin 6/3-c maddesi aynen şöyledir:

Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir.

Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddi olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli gördüğünde, resen atacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek, hakkına sahip bulunduğu.

Madde içeriğinden anlaşıldığı gibi, avukat yardımından ücretsiz yararlanabilmek için, bir suç ile itham altında olmak gerekir. Bir suçla itham altında olan bu kişi, yargılama sonunda beraat edebilir. Dolaysıyla maddi olanaksızlıklar yüzünden beraat edecek bu kişiyi, avukatın yardımından mahrum etmemek için avukatlık ücretini devlet karşılamaktadır. Devlet de yargılama sonunda bu giderlerini suç ile itham edilen kişiden değil, mahkum durumuna düşen kişiden tahsil etmektedir.

Şüpheli veya sanık olarak yargılanan kişi, müdafi tutacak maddi olanaklardan yoksun ise veya resen müdafi atanması gerektiren bir kişi ise, atanan müdafinin yardımından, yargılama aşaması boyunca ücretsiz yararlanır. Adaletin gerçekleşmesi ve adil yargılanmanın oluşması için, sanığa bu olanaklar tanınmaktadır. Sanığa bu olanaklar tanınmadığı takdirde, silahların eşitliği kuralı gerçekleşmeyeceğinden, sanık yargılama sonunda, avukat yardımından yararlanamadığını ileri sürüp, savunma hakkının kısıtlandığını iddia edebilir. İlerde ileri sürülebilecek bu iddialara karşı, sanığa bu haklar tanınmıştır.

Devletin sanığa yaptığı bu yardım, maddi olanaklardan yoksun oluşu nedeniyle, ücreti ödeme olanağına sahip bulunmaması, sanığın yaşının küçüklüğü veya isnat edilen cezanın ağırlığı gibi nedenler arasında bir ayırım yapılmamıştır. Sanığın savunmasız kalmaması için, AİHS'ne uyum sağlamak için yargılamaya gölge düşürmemek için re'sen müdafi tayin edilmesi cihetine gidilmiştir.

Yargılama süresi devam ettiğinden, sanık sıfatı bulunduğu müddetçe bu kişiden avukatlık ücreti istenemez. Yargılama sonunda kim mahkum olursa, otopsi giderleri gibi yargılama giderleri ile baro tarafından atanan müdafinin ücreti de mahkum olan kişiden tahsil edilmelidir.

2) Baro tarafından ödenen müdafi giderlerinin, yargılama gideri sayılıp sayılmayacağı sorunu:

-5320 Sayılı Yasanın 13.maddesi

-5271 Sayılı Yasanın 324-325-327.maddeleri

-Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 5.maddesi, 8/3. ve 11/7.maddeleri ile,

Ayrı ayrı incelendiğinde, baro tarafından ödenen bu müdafi ücretinin, yargılama sonucunda, yargılama giderleri gibi, mahkum olan kişilerden tahsil edilmesi gerekmektedir.

Kanun koyucu yukarıda belirtilen kanun maddelerini yürürlüğe koyarken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uyum sağlamak için bu kanun ve yönetmelikleri yürürlüğe koymuştur. Baro tarafından görevlendirilen müdafiye ödenen ücret de yargılama giderlerindendir. Yargılama sonunda sanık hakkında beraat kararı verildiğinde, tüm yargılama giderleri, Devlet Hazinesince üstlenir. Buna karşılık, mahkumiyeti halinde, hükmün kesinleşmesi ile bu sefer bütün yargılama giderleri ( örneğin otopsi giderleri) gibi resen atanan müdafi ücreti de mahkum olan hükümlüye yüklenir.

Anayasa mahkemesi; 5320 Sayılı Yasanın 13.maddesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olmadığına karar vermiştir. 12.03.2009 tarih 2007-43 esas, 2009-51 Sayılı kararı aynen şöyledir.

“Ceza Muhakemesi Kanununa göre, yargılama sürecinde hüküm kesinleşinceye kadar şüpheli veya sanıktan müdafi ücreti istenmemektedir. Hüküm kesinleştikten sonra ise yargılama giderleri içerisinde, müdafi ücreti istenen şahıs, şüpheli veya sanık değil artık hükümlü sıfatını taşımaktadır.

Düzenleme ile amaçlanan sanığa adil bir şekilde savunma imkanlarının sağlanmasıdır. Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde bu imkan sağlandıktan sonra,yardım kapsamında ödenen ücretin yargılama gideri olarak hükümlüden tahsilinin öngörülmesinin Anayasanın adil yargılanma hakkına aykırılığından sözedilemez.” şeklindedir.

Tüm bu açıklamalar karşısında mahkemenin uygulamasında bir isabetsizlik bulunmadığından, bozma kararında belirtilen zorunlu müdafi ücretinin hazine üzerinde bırakılmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmamaktayız.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
suça sürüklenen çocuk hakaret temyiz sınırı baro müdafi ücret
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları