Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
🏠 Davalı borçlu, taşınmazını önce davacıya vaat ediyor, sonra başka alacaklılardan mal kaçırmak için üçüncü kişiye devrediyor.
⚖️ Tasarrufun iptali davasında:
İcra takibinin dava ile aynı gün başlaması mümkün ✅
Hatta takibin ve aciz halinin sonradan tamamlanması da mümkün (HGK 28/03/2012 tarih ve 2012/17-25 Esas ve 2012/241 Karar sayılı ilamı) ✅
❌ “Dava tarihinde icra takibi yok” diyerek davayı reddetmek hatalı.
🧩 Mahkeme neyi incelemeli?
🔹 Borçlu ile taşınmazı devralan arasında akrabalık / yakınlık / arkadaşlık ilişkisi var mı? (İİK 278, 280)
🔹 Taşınmazın alacağa mahsuben devri, İİK 279 kapsamında iptal sebebi mi?
📌 Sonuç: Takip şartı tamamlandığı halde, sırf “takip yok” gerekçesiyle davanın reddi → BOZMA NEDENİ.
Davacı vekili, davalı borçlu Mevlüt’ten taşınmaz satın aldıklarını, taşınmazın devrini yapmayarak diğer davalıya sattığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı ...’ye satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı borçlu davacının iddiasının doğru olduğunu belirterek başka alacaklıların taşınmazı sattırmasını önlemek amacı ile taşınmazı davalı ...’ye devrettiğini ancak bu davalının taşınmazı iade etmediğini ileri sürmüştür.
Davalı ... vekili taşınmazın alacağa karşılık olarak devredildiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından yapılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından işbu davanın açılma tarihi ile aynı tarihte başlatılan bir icra takibi bulunduğu gibi bu takip ile birlikte işlemler yürütüldükten sonra aciz belgesinin dahi dosyaya girdiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki Yargıtay HGK’nun 28/03/2012 tarih ve 2012/17-25 Esas ve 2012/241 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere icra takibinin sonradan başlatılması ve aciz halinin belirlenmesi dahi mümkündür. Hal böyle olunca davacının takibe ilişkin şartları tamamladığı nazara alınarak davalılar arasında iptali gerektiren akrabalık, yakınlık, arkadaşlık gibi bir ilişkinin bulunup bulunmadığı (İİK'nun 278, 280/1-2) davalı 3. kişinin taşınmazı alacağa mahsuben aldığını ileri sürmesinin İİK’nın 279. maddesi kapsamında iptali gerektirip gerektirmediği hususları değerlendirilmesi yerine yazılı ve yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun