ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Alkolmetre İle Ölçümü Reddeden Sürücü - Ehliyetin Geri Alınması

05-10-2020 - 1224

Alkolmetre İle Ölçümü Reddeden Sürücü - Ehliyetin Geri Alınması


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Danıştay İdari Dava Daireleri
2018/1724
2019/588
2018-02-14





Özet:

  • Davacının sürücüsü olduğu araç ile kollukça müdahil olunmayan maddi hasarlı trafik kazasına karıştıktan sonra aracı ile önce Polis Merkezi Amirliği'ne, sonrasında yine aracı ile diğer Polis Merkezi Amirliği'ne gittiği ve bu yerde alkolmetre ile ölçümü reddetmesi üzerine hakkında dava konusu işlemlerin tesis edildiği, davacının aracını kullanarak bu yerlere gittiği hususunda bir ihtilaf bulunmadığı,
  • Olayın akışı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının karayolunda, motorlu bir aracı sevk ve idare eden kişi (sürücü) olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmakla; Alkolmetre cihazından alınan ret çıktısı, davacının dava dilekçesinde yer alan ölçüm yapılmadığına ilişkin beyanları ve işlem tutanaklarının incelenmesinden, dava konusu işlemler tesis edilirken sürücü sıfatını haiz davacının, her zaman alkol kontrolünün yapılabileceği, nitekim polis merkezinde alkolmetre cihazı ile alkol ölçümü yapılmak istendiği ancak davacının ölçümü reddettiği hususunun sabit olduğu görüldüğünden, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
  • İşlemlerin iptali yolundaki İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacıya ait sürücü belgesinin 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesinin 9. fıkrası uyarınca iki yıl süreyle geri alınmasına ilişkin 01/11/2014 tarih ve 756866 Sayılı işlem ile davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin aynı tarih ve 1213 Sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Rize İdare Mahkemesi'nin 05/05/2015 tarih ve E:2014/690, K:2015/257 Sayılı kararıyla; maddi hasarlı trafik kazasına karışan davacının diğer araç sahibi ile anlaşamaması üzerine durumu bildirmek üzere aradığı Polis 155 hattındaki memur ile tartıştığı, tartıştığı memuru şikayet etmek için gittiği Tophane Polis Merkezinde kendisine alkol muayenesi yapılmak istendiği ancak davacının alkolmetre cihazı ile yapılmak istenen ölçüme izin vermemesi üzerine dava konusu işlemlerin tesis edildiği, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesinin 9. fıkrasında yer alan alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeme fiili nedeniyle sürücü belgesinin geçici süre geri alınabilmesi düzenlemesinin, sürücüler hakkında uygulanabileceği, aynı Kanun'un 3. maddesinde de sürücünün, kara yolunda motorlu veya motorsuz bir aracı veya taşıtı sevk ve idare eden kişi olarak tanımlandığı, bu durumda davacının dava konusu işlemlerin tesis edildiği sırada sürücü sıfatını taşımadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlemler hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesi'nin 16/11/2017 tarih ve E:2015/6902, K:2017/6744 Sayılı kararıyla; uyuşmazlığın çözümü için somut olay kapsamında, davacının 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3. maddesinde yer alan sürücü tanımına uyup uymadığı ve trafik ekiplerince polis merkezinde iken/seyir halinde değilken davacıya alkol kontrolü yapılıp yapılamayacağı hususunun ilgili mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği; davacının sürücüsü olduğu araç ile 01/11/2014 tarihinde kollukça müdahil olunmayan maddi hasarlı trafik kazasına karıştığı, davacının Polis 155 hattını aradıktan sonra hatta tartıştığı memur şikayet etmek amacıyla Cumhuriyet ve Tophane Polis Merkezlerine aracını kullanarak gittiği hususunun gerek davacı beyanlarından gerekse görevli polis memurlarınca tutulan tutanaklardan anlaşıldığı; buna göre, davacının aracıyla trafik kazasına karışması ve aynı aracı kullanarak polis merkezine gitmesi nedeniyle işlem tesisi sırasında da Kanun'un 3. maddesi uyarınca sürücü olarak değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 97. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, sürücüler her zaman alkol kontrolüne tabi tutulabileceklerinden, görevli trafik ekibinin davacıya polis merkezinde alkolmetre cihazı ile muayene yapmasında da mevzuata aykırılık görülmediği, davacının işlem tesisi sırasında sürücü olarak kabulünün gerektiği ve polis merkezinde alkolmetre cihazı ile yapılmak istenen alkol ölçümünü reddettiği hususunun alkolmetre cihazından alınan ret çıktısı, davacının beyanları ve tutanaklar ile sabit olduğu, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle, Rize İdare Mahkemesi'nin 05/05/2015 tarih ve E:2014/690, K:2015/257 Sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: Rize İdare Mahkemesi'nin 16/02/2018 tarih ve E:2018/88, K:2018/149 Sayılı kararıyla; dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, olay anının işlem anı ile sınırlı yorumlanamayacağı, bu yaklaşımın ceza hukuku ve sigorta hukuku açısından olumsuz sonuçlar doğuracağı, davacının polis merkezine aracı ile geldiğinin açık olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin sürücü belgesinin geri alınması ve idari para cezası işlemlerinde sulh ceza mahkemelerinin görevli olduğu yönünde kararları bulunduğu, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlıkta, olayın akışı, davacının da aynı yöndeki beyanları dikkate alındığında 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında davacının sürücü olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.

Somut olayda, davalı idarece, davacının alkolmetre ile ölçümü reddettiğinden bahisle işlem tesis edilmiş ise de dosya evrakının incelenmesinden, davacının bu ölçümü reddetmesi halinde hakkında hangi yaptırımın uygulanacağına ilişkin herhangi bir bilgilendirme tutanağının bulunmadığı görülmektedir.

2918 Sayılı Kanun'un 48. maddesinin 5. fıkrası uyarınca kişi, ilk defa alkollü iken araç kullanmış ise altı ay süre ile sürücü belgesi geri alınacakken, anılan maddenin 9. fıkrasında bu ölçümün reddedilmesi halinde iki yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınacağının hüküm altına alındığı, bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının, Kanun'un 48. maddesinin 5. fıkrasında yer alan yaptırıma kıyasla daha ağır bir yaptırım olan, iki yıl süreyle sürücü belgesinden mahrum kalmasına yol açacak nitelikteki Kanun'un 48. maddesinin 9. fıkrası hakkında görevli polis memurlarınca bilgilendirilmesi gerektiği, aksi durumun hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracağı sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenle, davacı hakkında tesis edilen işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığından İdare Mahkemesi ısrar kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Üye T.V.'nın "Trafik para cezası ve sürücü belgesi geri alma tutanağının 2918 Sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 12/07/2013 günlü, 6495 Sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 112. maddesinde yapılan değişiklik ile maddenin yeniden düzenlendiği ve bu karara karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye de yer verilmediği; bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 Sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, bu Kanun'un idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 Sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezası ve sürücü belgesi geri alma tutanağına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun'un 3. maddesi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu" yolundaki karşı oyuna karşılık bakılan uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğuna oy çokluğu ile karar verilerek, uyuşmazlığın esasının incelenmesine geçildi.

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacı, 53 A...plakalı aracı ile 01/11/2014 tarihinde kollukça müdahil olunmayan maddi hasarlı trafik kazasına karışmıştır.

Bu kaza sonrasında "155 Polis İmdat" hattı ile yapılan görüşme sonrasında davacı, şikayetlerini bildirmek üzere aracı ile Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği'ne gitmiştir.

Burada görevli iki polis memuru tarafından imzalı tutanakta; özetle 01/11/2014 günü saat 18:52 sıralarında haber merkezinin G. Mahallesinde kaza yeri terk olayını anons ettiği sırada saat 19:11 sıralarında 53 A...plakalı aracı ile bir bayanın aracı ile Polis Merkezi'ne geldiği, kendisinin kullandığı araca başka bir aracın çarptığını, 155 Polis İmdat hattını aradığı ve görüştüğü polis memurunun kendisiyle ilgilenmediğini beyan ettiği, kaza olayının yeri itibarıyla Tophane Polis Merkezi Amirliği'nin görevli olduğu, buraya gidebileceği ve kendilerinin de bu yer Polis Merkezi Amirliği'ne bilgi vereceklerinin kişiye bildirildiği, buraya gitmek için karakol bahçesinden geri manevra yaparak çıkacağı esnada kişiden ve araç içerisinden alkol kokusunun geldiğinin fark edilmesi üzerine ilgili trafik ekibine telefonla bilgi verildiği ifadelerine yer verilmiştir.

Davacı, Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği'nde görevli polis memurlarının yönlendirmesi üzerine Tophane Polis Merkezi Amirliği'ne gitmiş ve burada hakkında alkolmetre ile alkol ölçümünü reddettiğinden bahisle 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesinin 9. fıkrası uyarınca sürücü belgesinin iki yıl süreyle geri alınmasına ilişkin 01/11/2014 tarih ve 756866 Sayılı işlem ile davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin aynı tarih ve 1213 Sayılı işlem tesis edilmiştir.

Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3. maddesinde; sürücü, "karayolunda, motorlu veya motorsuz bir aracı veya taşıtı sevk ve idare eden kişi" olarak tanımlanmıştır.

Anılan Kanun'un "Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı" başlıklı 48. maddesinde;

"Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.

Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır.

Kişinin yaralanmalı veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması hâlinde, ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur. Teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler, en yakın adli tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır. Bu işlem bakımından 4/12/2004 tarihli ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 75. maddesi hükümleri, beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır.

Yapılan tespit sonucunda, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç oluştursa bile, 700 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır. Hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak uygulanır. Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; ikinci defasında 877 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl süreyle, üç veya üçten fazlasında ise, 1.407 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle geri alınır. Sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici olarak geri alınmış olması hâlinde belirtilen süreler, geçici alma süresinin bitiminde başlar.

Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere 2000 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır." hükmüne yer verilmiştir.

19/02/2014 tarih ve 28918 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin "Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddeler etkisi altında araç sürme yasağı" başlıklı 97. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesinde ise; "Trafik görevlilerince sürücüler her zaman alkol kontrolüne tabi tutulabilirler." düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesinin 9. fıkrası uyarınca "sürücü" olarak kabul edilerek davacı hakkında işlem tesis edildiğinden öncelikle davacının bu tanım kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Somut olayda, davacının sürücüsü olduğu araç ile 01/11/2014 tarihinde kollukça müdahil olunmayan maddi hasarlı trafik kazasına karıştıktan sonra aracı ile önce Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği'ne, sonrasında yine aracı ile Tophane Polis Merkezi Amirliği'ne gittiği ve bu yerde alkolmetre ile ölçümü reddetmesi üzerine hakkında dava konusu işlemlerin tesis edildiği, davacının aracını kullanarak bu yerlere gittiği hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, olayın akışı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının kara yolunda, motorlu bir aracı sevk ve idare eden kişi, diğer bir anlatımla Kanun'un 3. maddesi uyarınca sürücü olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, alkolmetre cihazından alınan ret çıktısı, davacının dava dilekçesinde yer alan ölçüm yapılmadığına ilişkin beyanları ve işlem tutanaklarının incelenmesinden, dava konusu işlemler tesis edilirken sürücü sıfatını haiz davacının, yukarıda aktarılan Yönetmeliğin 97. maddesi uyarınca her zaman alkol kontrolünün yapılabileceği, nitekim polis merkezinde alkolmetre cihazı ile yapılmak istenen alkol ölçüm yapılmak istendiği ancak davacının ölçümü reddettiği hususunun sabit olduğu görüldüğünden, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Bu itibarla, dava konusu işlemlerin iptali yolundaki İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Rize İdare Mahkemesi'nin temyize konu 16/02/2018 tarih ve E:2018/88, K:2018/149 Sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Rize İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.02.2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

X-) Rize İdare Mahkemesi'nin 16/02/2018 tarih ve E:2018/88, K:2018/149 Sayılı ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları