ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Yetki Belgesi Veren Avukatın İstifası - Yetki Belgeli Avukatın Görevinin Sona Ermesi

02-01-2022 - 384

Yetki Belgesi Veren Avukatın İstifası - Yetki Belgeli Avukatın Görevinin Sona Ermesi


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
2021/4609
2021/8690
2021-04-28





Özet:

Vekaletname sunulduktan sonra tebligatların vekile yapılması gerekir. Kural olarak vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Yapılan yargılamaya esas olmak üzere bozma ilamının davacı vekili sıfatıyla diğer avukata tebliğ edildiği ve yine bozma sonrası yapılacak duruşmanın gün ve saatinin bildirilmesi amacıyla hazırlanan tebligatın da davacı vekili sıfatıyla aynı avukat adına tanzim edildiği ancak tebligatın yapıldığına ilişkin tebligat parçasının dosya kapsamında mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece celsede davacı vekilinin mazeret bildirmeksizin duruşmaya katılmadığı ve dosyanın davacı tarafça takip edilmediği gerekçesiyle dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Yasal üç aylık süre içerisinde yenileme işlemi yapılmaması nedeniyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Mahkemenin bu kararı davacı vekili sıfatıyla yine diğer avukata tebliğ edilmiş ancak adı geçen avukat dilekçe ile tarafına yetki belgesi veren avukatın bu dosyadan istifa etmesi sebebiyle kendisine verilen yetki belgesinin de hükümsüz olduğunu belirterek gerekçeli kararın davacı asile tebliğ edilmesini talep etmiştir. Mahkemece gerekçeli kararın davacı asile tebliğ edilmesi sonrasında davacının yeni vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili avukatın dosyanın ilk temyiz incelemesi için Yargıtay’da olduğu aşamada UYAP’tan gönderdiği dilekçesi ile vekillik görevinden istifa ettiği ve bu suretle yetki belgesi ile görev yapan diğer avukatın da davacı vekili sıfat ve yetkisinin sona erdiği anlaşılmaktadır. Bozma ilamı ve duruşma gününün tebliğ işlemlerinin yasal mevzuat kapsamında yöntemince yapılmadığı görülmekle, dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonrasında üç ay içinde yenilenmeyen dosya hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmektedir.

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin, davalı Ç. İnş. A.Ş'nin Devlet Su İşleri Adana 6. Bölgeye bağlı olarak Kozan/Adana şantiyesinde 05/07/1993 tarihinde muhasebeci olarak çalışmaya başladığını,  14/11/2008 tarihinde davalı şirket tarafından işine son verilinceye kadar bu şirketin aldığı tüm işlerinde aralıksız çalıştığını, davalı Çelikler İnş. A.Ş.’nin 01/11/2005 tarihinde Ö. E.İnş. Turz. Elek. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. ile T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından Amasya-Suluova 264 adet toplu konut ve sosyal donatısı, adaiçi ve genel altyapı ile çevre düzenlemesi işini yapmak üzere ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkilinin davalı Çelikler İnş. A.Ş'nin Amasya-Suluova 264 adet toplu konut ve sosyal donatısı, adaiçi ve genel altyapı ile çevre düzenlemesi işinde 21/03/2006 tarihinde muhasebeci olarak çalışmaya devam ettiğini ve davalı alt işveren tarafından 14/11/2008 tarihinde işine son verilene kadar aralıksız olarak çalıştığını ileri sürerek bazı işçilik alacaklarının davalılardan müteselsilen tahsilini istemiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı vekili, haksız ve hukuka aykırı açılan davanın öncelikle husumet nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, Amasya-Suluova 264 adet toplu konut ve sosyal donatısı, adaiçi ve genel altyapı ile çevre düzenlemesi işinin anahtar teslimi suretiyle Ç. İnş. A.Ş. ve Ö İnş. Turz. Elek. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. iş ortaklığına devredildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı Müflis Ç. inşaat A.Ş İflas İdaresi vekili, bilirkişi raporunda müflis şirket aleyhine olan kısımları kabul etmediklerini, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Birleşen davalı Ö.İnş. Turz. Elek. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. vekili, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, birleştirme kararının usule aykırılık teşkil ettiğini, davacının hangi şirketin işine son verdiğine ilişkin beyanlarının çelişkili olduğunu, dava konusu alacaklardan hiçbir sorumluluklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılardan Ö. İnş. Turz. Elek. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. ile Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 08.11.2017 tarih, 2017/6693 esas, 2017/17767 karar sayılı kararı ile “....2-Dava dilekçesinde ücret, asgari geçim indirimi ve kasa tazminatı için toplam 5.000 TL talep edilmiş ancak bu taleplerin hangisinden ne kadar istenildiğine ilişkin açıklama yapılmamıştır. Islah dilekçesinde talep edilen miktarlar da bu talep edilen 5.000 TL’nin açıklaması mahiyetinde olmayıp, bilirkişinin hesapladığı tutarları talepten ibarettir ve toplamı yine 5.000 TL’nin altındadır. Davacı vekili tarafından talep edilen 5.000 TL’nin açıklaması yapılmadığı için Mahkemece bu toplam tutar talep edilen üç ayrı alacak kalemine eşit olarak dağıtılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

3-Davalı Ö. İnş. Turz. Elek. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. vekili ücret alacağı bakımından ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunmuş olup, dava dilekçesiyle ücret, asgari geçim indirimi ve kasa tazminatı için istenen 5.000,00 TL bu alacaklara eşit olarak dağıtıldığında, zamanaşımına uğrayan miktar olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişiden zamanaşımı def’ini gözeten ek rapor alınarak sonuca gitmek yerine zamanaşımı def’i dikkate alınmadan karar verilmesi hatalıdır.

4-Davalılardan T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı vekille temsil edilmiş olmasına ve davacının davası da kısmen reddedilmesine rağmen, Mahkemece reddedilen miktar nazara alınarak karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine (AAÜT) göre vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, davalı vekilinin duruşmalara katılmayıp sadece dilekçe göndermiş olduğu gerekçesiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan dilekçe yazım ücretine  hükmedilmiş olması hatalıdır.

5-Asıl davanın T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Müflis Ç. İnşaat A.Ş aleyhine açılmış olmasına rağmen karar başlığında birleşen davanın davalısı olan Ö.İnş. Turz. Elek. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin de davalı olarak gösterilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesi ile bozulmuş, Mahkemece işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren yenilenmeyen davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Temyiz:

Bozmadan sonra verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tarafların Duruşmaya Gelmemesi, Sonuçları ve Davanın Açılmamış Sayılması” başlığını taşıyan 150. maddesinin 2. fıkrasında “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.” hükmüne, 320. maddesinin 4. fıkrasında; "Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır" hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır.

Vekaletname sunulduktan sonra tebligatların vekile yapılması gerekir. Kural olarak vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır (Tebligat Kanunu m.11). Vekil ile takip edilen davada asil duruşmada bizzat bulunsa dahi tebliğin ona değil, vekiline yapılması zorunludur. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hakları kısıtlanmış olur.

Yargılama sırasında yapılan tebliğlerle ilgili tebliğ mazbatalarının ve ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanun'un uygulanması için çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.

Dosya içeriğine göre bir kısım davalıların temyizi üzerine mahkemenin 27.02.2015 gün, 2009/28 esas, 2015/161 karar sayılı kararı Dairemizin 08.11.2017 tarih, 2017/6693 esas, 2017/17767 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozma sonrası yapılan yargılamaya esas olmak üzere bozma ilamının davacı vekili sıfatıyla Av. İ. G.’na 12.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve yine bozma sonrası yapılacak duruşmanın gün ve saatinin bildirilmesi amacıyla hazırlanan tebligatın da davacı vekili sıfatıyla aynı avukat adına tanzim edildiği ancak tebligatın yapıldığına ilişkin tebligat parçasının dosya kapsamında mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece 20.03.2018 tarihli celsede davacı vekilinin mazeret bildirmeksizin duruşmaya katılmadığı ve dosyanın davacı tarafça takip edilmediği gerekçesiyle dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş 26.06.2018 tarihinde ise yasal üç aylık süre içerisinde yenileme işlemi yapılmaması nedeniyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Mahkemenin bu kararı davacı vekili sıfatıyla yine Av. İ. G.’na tebliğ edilmiş ancak adı geçen avukat 04.01.2021 tarihli dilekçesi ile tarafına yetki belgesi veren Av. E. D’nin bu dosyadan istifa etmesi sebebiyle kendisine verilen yetki belgesinin de hükümsüz olduğunu belirterek gerekçeli kararın davacı asile tebliğ edilmesini talep etmiştir. Mahkemece gerekçeli kararın davacı asile tebliğ edilmesi sonrasında davacının yeni vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tüm bu yargılama safahati birlikte değerlendirildiğinde, davacı vekili Av. E.D’nin dosyanın ilk temyiz incelemesi için Yargıtay’da olduğu aşamada UYAP’tan gönderdiği 02.04.2016 tarihli dilekçesi ile vekillik görevinden istifa ettiği ve bu suretle yetki belgesi ile görev yapan Av. İ. G.nun da davacı vekili sıfat ve yetkisinin sona erdiği anlaşılmaktadır. Belirtilen sebeple, bozma ilamı ve duruşma gününün tebliğ işlemlerinin yasal mevzuat kapsamında yöntemince yapılmadığı görülmekle, dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonrasında üç ay içinde yenilenmeyen dosya hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
işçilik alacakları avukatın istifası yetki belgeli avukat tebligat temyiz yetki belgeli avukatın görevinin sona ermesi
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları