ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Kamuya Açık Alanda Çekilen Görüntülerde Yüz Görünmese Dahi Kişinin Kimliğinin Anlaşılabilir Olması Halinde Özel Hayatın Gizliliği İhlal Edilmiş Sayılır

27 Haziran 2025, 07:05 - 4

Kamuya Açık Alanda Çekilen Görüntülerde Yüz Görünmese Dahi Kişinin Kimliğinin Anlaşılabilir Olması Halinde Özel Hayatın Gizliliği İhlal Edilmiş Sayılır


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 12. Ceza Dairesi
2023/2170
2025/182
2025-01-08





 

Sanık hakkında Dairemizce verilen bozma ilâmı üzerine kurulan hükmün; bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde 5271 sayılı CMK'nın 298/1. maddesindeki temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, işin esasına geçildi, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

İlk Derece Mahkemesince kurulan sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan 5237 sayılı TCK'nın 134/2, 43/2, 62/1 ve 53/1-2-3. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına ilişkin hükme yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin sanık müdafiinin istinaf başvurusu üzerine dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 5271 sayılı CMK'nın 280/1-a ve 303/1-a maddeleri uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararındaki mahkûmiyete ilişkin bölümün sanığın 5271 sayılı CMK'nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatine ilişkin hüküm ile değiştirilmesi suretiyle hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararına yönelik bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve katılanlar vekilinin temyiz istemlerine dayalı olarak yapılan inceleme sonucunda Dairemizce verilen bozma ilâmı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 5271 sayılı CMK'nın 280/1-g maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde, aynı Kanun’un 280/2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan 5271 sayılı CMK'nın 223/2-c maddesi uyarınca beraat kararı verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bozma ilâmına uyularak kurulan hükme yönelik bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve katılanlar vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri; sanığın suç tarihinde katılanların sokakta yürüdüğü sırada arkalarından onlardan habersiz ve izinsiz görüntülerini kaydederek, sosyal medya üzerinden yayınladığı, durumun katılanların yakınlarınca bu görüntülerden tanınmaları üzerine onlara bildirildiği, katılanların sanıkla iletişime geçmesine rağmen bu görüntüleri yayınlamaya devam ettiği anlaşılmakla, atılı suçtan eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK'nın 134/2, 43/2. maddesi delaletiyle 43/1, 134/1. maddeleriyle cezalandırılmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, katılanlar vekilinin temyiz sebepleri; sanığın ikrarı ve dosyada mevcut delil durumuna göre sanık hakkında mahkûmiyet yerine beraat kararı verilmesi nedeniyle ve re’sen göz önünde bulundurulacak diğer sebeplerle hükmün bozulması istemine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Bölge Adliye Mahkemesince, Dairemizce verilen bozma ilâmı üzerine yapılan yargılama sonunda; sanığın, önündeki iki katılanı topuklu ayakkabı ile yürürken arka planda ayakları görünecek şekilde 10 ... süre ile telefonla video çekip, Facebook hesabında yayınladığı olayda; katılanların yüzlerinin görünmediği gibi, yürüyen iki şahsın katılan olduklarına dair herhangi bir iz ve ayrıca emarenin de olmadığı, bu nedenle sanıkta suç işleme kastının bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 134/2, 43/2. maddeleri uyarınca zincirleme şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurduğu mahkûmiyet hükmünün kaldırılması ile 5271 sayılı CMK'nın 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilmiş, 5271 sayılı CMK'nın 280/1-g maddesi uyarınca duruşma açılarak delillerin değerlendirilmesi sonucunda aynı Kanun'un 280/2. maddesine göre hüküm kurulmak suretiyle Dairemizce verilen bozma ilâmının gereğinin yerine getirildiği tespit edilmiştir.

IV. GEREKÇE VE KARAR

Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı anlaşılmakla, katılanlar vekilinin yukarıda ilgili bölümde ileri sürdüğü bu kapsamdaki temyiz sebeplerinin reddine, ancak;

Sanık ... arkada, katılanlar ... ve ... onun önünde ve yan yana olmak üzere sokakta yürüdükleri esnada, katılanların giydikleri ayakkabıların topuk boyu uzunluğu dikkatini çeken sanığın, ilgi çekici olduğunu düşündüğü bu durumu görüntüleyerek, sosyal medya hesabından yayımlamaya karar verdiği, bu amaçla kameralı cep telefonunun çekim açısını, katılanların beli ile belden aşağısına doğru odakladığı ve onların bilgileri dışında oluşturduğu yaklaşık 15 saniyelik videoyu rızaları olmaksızın kendi sosyal medya hesabına yükleyerek, tek bir iradi karara dayalı ve birbirini takip eden ardışık hareketlerle başkalarının görgüsüne sunduğu, görüntüyü görerek katılanlara ait olduğunu anlayan kişilerin durumu katılanlara bildirmeleri üzerine, katılanların ve katılanların akrabalarının sanığa ulaşarak görüntüleri kaldırmasını istedikleri, ancak sanığın ısrarlı şekilde görüntüleri sosyal medyada paylaşmaya devam edip, bir süre sonra kaldırdığı, her ne kadar görüntüler katılanların arkasından çekilmiş ve bu nedenle katılanların yüzleri görüntülenmemiş ise de ifşanın kabulü için görüntüyle özel hayatı ihlale uğrayan kişi ya da kişilerin anlaşılabilir olması yeterli olup, bu bağlamda olayın gelişimi ile görüntülerin çekildiği yer ve içeriğine göre, videonun yaklaşık 2 saniyelik kısmında katılanların kafalarını, saçlarını, sırtlarını, üst ve alt kısımlarına giydikleri tüm giysilerini gösterecek şekilde boylarının da görüntülendiği göz önünde bulundurulduğunda, ifşa edilen görüntülerdeki kişilerin katılanlar olduğunun anlaşılabildiği, öte yandan katılanların toplum içinde hangi ayakkabı ve kıyafeti giydikleri özel hayatlarına ilişkin tercihler olup, kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik prensibinin geçerli olduğu ve kamuya açık alana çıkan her kişinin bu alandaki her görüntüsünün veya sesinin sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulacak şekilde kaydedilip, ifşa edilmesine ... gösterdiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, sanık tarafından ifşa edilen görüntülerin, katılanların özel yaşam alanına girdiğinde kuşku bulunmadığı, katılanların kimlikleri belirlenebilir şekilde paylaşılan görüntülerinin ayrıca katılanlara ait kişisel veri niteliğinde olduğu, ancak sanığın hukuki anlamda tek olan fiili ile yaydığı görüntü şeklindeki kişisel verilerin, katılanların aynı zamanda özel hayatlarına ilişkin olmasından dolayı özel normun önceliği ilkesi gereği sanığın eyleminin özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği, sanığın, sadece katılanların giydikleri ayakkabıların görüntüsünü değil, genel olarak katılanların beli ile belden aşağısını da kaydettiği ve genel kastla işlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda sanığın saikinin de önemli olmadığı anlaşılmakla, sanığın, sübut bulan ve iddianamede verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu olarak nitelenen eyleminin, ek savunması alınan 5237 sayılı TCK’nın 134/2. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu ve aynı Kanun'un 43/2. maddesindeki zincirleme suç koşullarının oluştuğu gerekçesine dayalı olarak İlk Derece Mahkemesince kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, "katılanların yüzlerinin görünmediği gibi, yürüyen 2 şahsın katılan olduklarına dair herhangi bir iz ve ayrıca emarenin de olmadığı, bu nedenle sanıkta suç işleme kastının bulunmadığı" biçimindeki dosya kapsamına uygun düşmeyen yetersiz gerekçelerle İlk Derece Mahkemesinin mahkûmiyet kararının kaldırılması ile sanık hakkında 5271 sayılı CMK'nın 223/2-c maddesi uyarınca beraat kararı verilmesi,

Hukuka aykırı olup, açıklanan nedenle bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının ve katılanlar vekilinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararının 5271 sayılı CMK'nın 302/2. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy çokluğuyla BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı CMK'nın 304/2. maddesi uyarınca Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

01.2025 tarihinde karar verildi.

K A R Ş I O Y Y A Z I S I :

Sanık ..., suç tarihinde katılanlar ... ve ...'yı tanımamakta, onların isim, kimlik ve adreslerini, ne iş yaptıklarını, nerede ikamet ettiklerini bilmemektedir. Sanık suç tarihinde Trabzon il merkezinde kalabalık bir sokakta kendisinin önünde yürümekte olan ve oldukça yüksek topuklu ayakkabıları olan iki kadını (katılanları) görünce, yüksek topuklarla nasıl yüründüğünü merak edip, kendi cep telefonunun videosunu aktif hale getirip önünde yürümekte olan iki kadının ayakkabıları görüntünün merkezinde olacak şekilde on saniyelik bir video çekimi yaptığı, sanığın sonrasında bu video kaydını sosyal medyada yayınladığı, sosyal medya görüntülerinde, katılanlara özgülenmiş isim, kimlik, adres, telefon numarası bilgileri bulunmadığı gibi, katılanların yüzlerinin/baş bölgelerinin görünmediği, bu haliyle katılanların sanık tarafından yüksek topuklu ayakkabı giyen kişiler olarak özgülenerek kamuoyuna afişe edilmediği anlaşılmaktadır.

TCK’nın 134. maddesinin gerekçesine göre; “…kişilerin gizli yaşam alanına girerek veya başka suretle, başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan bir özel yaşam olayının saptanması ve kaydedilmesi, bu kayıt ve saptamalardan herhangi bir suretle yarar sağlanması veya bunların başkalarına verilmesi, başkalarının bilgi edinmelerinin sağlanması veya basın yayın yoluyla bu bilgilerin açıklanması…” cezalandırılmaktadır. Sanık, katılanların kendi ... iradeleriyle giyerek kamusal alana yansıttıkları ayakkabılarının videosunu, kamusal alanda herhangi özel bir çaba göstermeden kamusal alanda göründüğü haliyle çekmiş, videoda katılanların yüz ve baş bölgelerinin gözükmemesine ve katılanların videoyu izleyenlerce tanınmamasına özen göstermiştir. Sanık, katılanların kamusal alanda göründükleri hallerine paylaşımında hiç müdahale etmemiş, sözlü veya yazılı bir yorumda da bulunmamıştır. Sanığın aşamalardaki tüm ifadelerinde yüksek topuklara dikkat çekmek için bu çekim ve paylaşımı yaptığı yönündeki savunmasının aksini gösteren dosyaya yansıyan bir delil olmadığı gibi, sanık ile katılanlar arasında incelemeye konu paylaşımdan sonra meydana gelen tehdit /hakaret olayları ile başkaca paylaşım ve ifadelerin, ayrı suçları oluşturduğu ve sanığın suç kastına etki eden unsurlar olamayacağı açıktır. Sanığın katılanlarla ilgili yargılamaya konu paylaşımının hukuki açıdan katılanlar aleyhine bir haksızlık içerdiği tartışmasızdır. Katılanların giydiği ayakkabıları sosyal medyada izinsizce paylaşan ve bu paylaşımları sosyal medyada gören öğretmenlerince tanınmasına ve katılanların kim olduklarının öğrenilmesine sebebiyet veren sanığın eylemi ceza hukuku alanında yaptırım gerektiren bir haksızlık oluşturmayıp, sanığın bu paylaşımı özel hukuk alanında tazminat sorumluluğu gerektiren bir haksızlık oluşturmaktadır.

Bu açıklamalar çerçevesinde, sanığın üzerine atılı özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun öncelikle kast ve diğer maddi unsurları bakımından oluşmadığı, sanığın atılı suçtan beraati yönündeki Bölge Adliye Mahkemesinin kararının onanması gerekirken, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi için bozulması yönündeki Sayın çoğunluğun kararına katılmamaktayım.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları