ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Yasaklı Avukata Verilen Senet - Katılanın Yasaklılık Bilgisine Sahip Olup Olmadığı Suçun Vasfını Belirler

14 Haziran 2025, 15:10 - 5

Yasaklı Avukata Verilen Senet - Katılanın Yasaklılık Bilgisine Sahip Olup Olmadığı Suçun Vasfını Belirler


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 11. Ceza Dairesi
2021/31207
2023/6530
2023-09-26





Özet:

Sanık, suç tarihinde avukatlık mesleğinden yasaklı olup, bu nedenle avukatlık yapma yetkisine sahip değildir. Ancak katılan tarafından sanığa senetlerin verildiği anlaşılmakta olup, bu durumun hukuki niteliği katılanın bilgi düzeyine göre değişmektedir. Mahkemece, katılanın sanığın yasaklı olduğunu bilip bilmediği yeterli şekilde araştırılmaksızın, doğrudan hüküm kurulması hukuka aykırı görülmüştür. Zira; Eğer katılan, sanığın meslekten yasaklı olduğunu biliyor ise; senetlerin teslimi bir mesleki ilişkiye dayanmadığından sanığın eylemi TCK 155/1 kapsamında güveni kötüye kullanma suçu niteliğindedir. Bu suç, 6763 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik uyarınca uzlaştırma kapsamındadır. Eğer katılan, sanığın yasaklı olduğunu bilmiyor ve sanık bu durumu hileyle gizleyerek kendisini hâlâ avukat gibi tanıtıp menfaat temin ediyorsa, bu durumda eylem TCK 157/1 kapsamında basit dolandırıcılık suçu olarak değerlendirilmelidir. Bu suç da aynı yasa değişikliğiyle uzlaştırma kapsamına alınmıştır. Sonuç olarak, katılanın bilgi düzeyi tespit edilmeden suç vasfı belirlenmiş, hem usule hem de esasa ilişkin eksik inceleme yapılarak yanlış nitelendirme ile karar verilmiştir. Bu nedenle mahkûmiyet hükmü bozulmuştur.

 

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 ... maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 ... maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1.Boyabat Cumhuriyet Başsavcılığının, 14.05.2015 tarihli ve 2015/299 Esas numaralı İddianamesiyle sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 59 uncu maddesi uyarınca son soruşturmanın açılması kararı verilmesi talep edilmiştir.

2. Boyabat Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.09.2015 tarihli ve 2015/29 Esas, 2015/57 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı ... Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 257 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca yargılamasının yapılması ve delillerin takdiri için 1136 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesine göre son soruşturmanın Sinop Ağır Ceza Mahkemesinde açılıp yapılmasına karar verilmiştir.

3. Sinop Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.03.2016 tarihli ve 2015/118 Esas, 2016/43 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı ... Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 158 ... maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi, 62, 52 ve 53 üncü maddeleri uyarınca neticeten ayrı ayrı 2 yıl 6 ay hapis ve 15.000,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına, resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Kanun'un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62, 51 ve 53 üncü maddeleri uyarınca ayrı ayrı 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

4. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; eylemin bütün halinde 5237 sayılı Kanun'un 155 ... maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen güveni kötüye kullanmak suçunu oluşturduğu ve uzlaşma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yanlış vasıflandırma ile hüküm kurulması yasaya aykırı bulunduğundan, hükmün bozulmasına karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

1. Sanığın temyiz isteği; dosyanın eksik inceleme ile hükme bağlandığına, 5237 sayılı Kanun'un 158 ... maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki maddesindeki suçun oluşmadığına, katılanın sanığın meslekten yasaklı olduğunu bilmesine rağmen senetleri icraya koyması için vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğuna, senetlerin borç ilişkisi nedeniyle verildiğine, kararın açıklanan gerekçelerle bozulması istemine ilişkindir.

2. Cumhuriyet savcısının temyiz isteği; sanık hakkında şartları oluşmasına rağmen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmamasının hukuka aykırı olması gerekçesiyle hükmün sanık aleyhine bozulması talebine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

1. Katılan ...'ın sanığa, avukat olması sebebiyle borçlular aleyhine icra takibi yapması için 6 adet senet verdiği, sanığın senetleri kendi adına icra takibine konu ederek görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.

2. Sanığa verilen senetlerden 5 tanesi babası ... Kargacı lehine, 1 tanesi ise kendi lehine icra takibine konu edilmiştir.

3. Katılan ...; sanığa 4 adet senedi 2013 yılında, 2 adet senedi ise 2014 yılında verdiğini, sanığın senetleri ciro ettirerek aldığını, masraflar için 6600 TL verdiğini, makbuz almadığını, 2800 TL'lik kısmı için ayrı ayrı 3 adet imzalı kartvizit aldığını, sanığın icralar devam ediyor diyerek kendisini oyaladığını, daha sonra senetleri kendi adına icraya konu ettiğini öğrendiğini beyan etmiştir.

4. Sanık savunmasında; senetlerin beşinin babası ve katılan arasındaki borç ilişkisi sebebiyle babasına verildiğini, birinin ise katılanın kendisine olan borcu sebebiyle verildiğini, meslekten yasaklı olduğunu katılanın bildiğini, yasaklı olmadığı dönemde katılanın dosyalarını takip ettiğini ancak yasaklandıktan sonra dosyalarına başka avukatların görevlendirildiğini bu sebeplerle bilmemesinin mümkün olmadığını, katılanın kardeşlerinin de bu konuda bilgisi olduğunu, katılanın beyaz ciro ile senetleri devrettiğini, senetlerdeki ciro imzalarının katılana ait olduğunu beyan etmiştir.

5. Katılanın sanığa, 30.03.2005 tarihli vekaletname ile vekalet verdiği, 08.10.2014 tarihli azilname ile ise vekillikten azlettiği anlaşılmıştır.

6. Sanık 02.02.2015 tarihli yönetim kurulu kararı ile baro levhasından silinerek, ruhsatı alınmıştır. Sinop Baro Başkanlığından gelen yazıda sanığın 2011 yılından itibaren farklı eylemler sebebiyle meslekten yasaklı olduğu belirtilmiştir.

7. Suça konu senetlerden 1050 TL bedelli, 03.01.2009 vade tarihli, borçlusunun ... ... Alacaklısının ... olduğu; senedin arkasında ... Kargacıya ödeyiniz ... yazdığı ve imza bulunduğu anlaşılmış. Katılanın "... Kargacıya ödeyiniz" yazısının kendisine ait olmadığını beyan etmesi üzerine yazının aidiyeti hususunda kriminal inceleme yapılmıştır, 17.03.2015 tarihli kriminal raporda yazının katılanın eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.

8. Mahkemece sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 157 nci maddesinin birinci fıkrası 158 ... maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi, 204 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçları oluşturması ihtimaline binaen ek savunması istenmiş, sanık 14.03.2016 tarihli ek savunma dilekçesi sunmuştur.

9. Mahkemece, sanığın katılanın tahsil amacıyla kendisine verdiği suça konu senetleri kendisi ve babası ... Kargacı adına katılanın iradesini sakatlayarak katılana ciro ettirmek suretiyle icra takiplerinde bulunarak katılanı hileli hareketlerle dolandırdığı ve dolandırıcılık suçunu bankanın maddi varlığı olan bonoyu kullanmak suretiyle işlemiş olması nedeniyle eyleminin değişen suç vasfına göre 5237 sayılı Kanun'un 158 ... maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu ayrıca sanığın 1.050,00.TL bedelli, 03.01.2009 vade tarihli, alacaklısının ..., borçlusunun ... ... olduğu, senedin arka yüzündeki "... KARGACI'ya ödeyiniz ..." yazısının katılana ait çıkmadığı sahte belgenin kullanılması sebebiyle resmi belgede sahtecilik suçunun da oluşacağı kabulüyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkûmiyet karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

1. Sanık hakkında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 63 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca düzenlenen suçtan zamanaşımı süresi içinde işlem yapılması mümkün görülmüştür.

2. Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık ve Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen diğer temyiz nedenlerinin reddine, ancak;

Olay ve olgular bölümünde anlatılan eylemde; sanığın suç tarihinde avukatlık mesleğinden yasaklı olması sebebiyle ... meslek ifa etmediği sabit olup; Mahkemece katılanın, sanığa suça konu senetleri verdiğinde meslekten yasaklı olduğunu bilip bilmediği araştırılarak;

Katılanın sanığın meslekten yasaklı olduğunu bildiğinin tespit edilmesi halinde; söz konusu senetlerin sanığa hizmet ya da meslek ilişkisi kapsamında tevdi ve teslim edilmemiş olması karşısında, sanığın eyleminin, hükümden sonra ve 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 253 üncü ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri kapsamında olan 5237 sayılı Kanun'un 155 ... maddesinin birinci fıkrası kapsamında güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı;

Katılanın sanığın meslekten yasaklı olduğunu bilmediğinin tespit edilmesi halinde; sanığın hileli hareketlerle avukatlık mesleği yapamadığını gizleyerek menfaat temin etmek amacıyla katılandan senetleri alması karşısında sanığın eyleminin eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 157/1 maddesinde öngörülen ve 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34.maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 253 üncü ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaştırma kapsamına alınan basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile suç vasfında hataya düşülerek hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

3.Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

İddia, savunma, bilirkişi raporu, mahkeme gözlemi, dosya içerisinde sureti bulunan suça konu senet, ilgili cevabi yazılar ve tüm dosya kapsamı karşısında, sanık ve Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR

1. Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden; Gerekçe bölümünün (3)nolu bendinde açıklanan nedenle Sinop Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.03.2016 tarihli ve 2015/118 Esas, 2016/43 Karar sayılı kararında sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık ve Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

2. Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;

Gerekçe bölümünün (2) nolu bendinde açıklanan nedenlerle Sinop Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.03.2016 tarihli ve 2015/118 Esas, 2016/43 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 ... maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.09.2023 tarihinde karar verildi.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları