Kesinleşmiş Tapu İptali ve Tescil Kararına Rağmen Mülkiyet Hakkı Olmayan Taşınmazı Üçüncü Kişiye Devreden Sanığın Dolandırıcılık Kastıyla Hareket Ettiği Gözetilmeden Beraatine Karar Verilmesi Hukuka Aykırıdır

Yapılan ön inceleme neticesinde; sanık hakkında kurulan hükmün temyiz edilebilir olduğu, temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteminin süresinde olduğu, temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

Mülkiyeti sanığın adına kayıtlı bulunan Karacaören köyü 360 parsel sayılı taşınmazın Düziçi Sulh Hukuk Mahkemesinin 08.03.2012 tarihli kararı ile sanık adına olan kaydın iptali ile taşınmazın katılanlar adına eşit oranda tesciline karar vermesi ve bu kararın 25.06.2012 tarihinde kesinleşmiş olmasına rağmen sanığın 08.02.2013 tarihinde taşınmazı malik sıfatıyla malik olmadığı halde başkasına devrettiği, böylece sanığın 5237 sayılı TCK'nın 158/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; her ne kadar Mahkemece, sanık hakkında katılanlar lehine sonuçlanan tapu iptali ve tescil davası sonucunda üzerinde herhangi bir şerh bulunmayan taşınmazı 3. kişiye satması şeklinde gerçekleşen eylem nedeniyle yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraatine hükmedilmişse de; tüm dosya kapsamından, sanığın mahkeme kararı ile mülkiyet ve tasarruf hakkı olmadığını bildiği halde Düziçi Tapu Müdürlüğünü yanıltarak taşınmazı üçüncü bir şahsa devir etmek suretiyle katılanların zararına sebebiyet verdiği anlaşılmış olmakla, başından beri dolandırıcılık kastıyla hareket eden sanığın yüklenen nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkûmiyetine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde beraatine hükmolunması,

Yasaya aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

18.03.2025 tarihinde karar verildi.