ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Kasten Öldürme Suçu - Müşterek Faillik

26-09-2020 - 1237

Kasten Öldürme Suçu - Müşterek Faillik


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
2017/1048
2020/26
2020-01-28





Özet:

  • Uyuşmazlık; sanığın kasten öldürme suçuna iştirakinin TCK’nın 37. maddesi kapsamında “müşterek faillik” mi, yoksa TCK’nın 39. maddesi kapsamında “yardım eden” niteliğinde mi olduğunun belirlenmesine ilişkindir. 
  • Sanık ile maktul arasında öldürmeyi gerektirecek bir husumetin bulunmaması, maktul ile itiraz kapsamı dışında ki hükümlünün öldürme eylemi öncesinde veya sırasında öldürme iradesini kapsayacak şekilde aralarında herhangi bir anlaşma olmadığı gibi asıl eylemi gerçekleştiren hükümlünün üzerindeki bıçağı çıkarmasına rağmen önce bıçağın tersiyle bir kaç kez vurduktan sonra ani değişen kararla tek bıçak darbesiyle maktulü öldürmüş olması, sanığın ani gelişen olayda, maktulü tutarak diğer hükümlünün eylemini kolaylaştırdığı hususunda kuşku bulunmaması ve olayın gerçek failinden daha fazla bir ceza ile cezalandırılmasının hakkaniyet ilkesine aykırı olacağının anlaşılması karşısında; sanık ...'ün eyleminin TCK'nın 39/2-c maddesindeki yardım olarak kabul edilip, bunun sonucu olarak yerel mahkemece verilen mahkumiyet hükmünün düzeltilerek onanmasına dair karara karşı, TCK'nın 39/1 maddesinin uygulanması gerektiğinden bahisle sanık lehine itiraz eden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilmesi gerekir.

 
Kararı veren

Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi

Mahkemesi :Ağır Ceza

Sayısı : 210-255

Kasten öldürme suçundan sanık ...’ün TCK’nın 37/1, 81/1, 29/1, 53, 58/6-7, 63/1 ve 54/1. maddeleri uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, mahsuba ve müsadereye ilişkin Ordu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.09.2013 tarihli ve 155-249 sayılı, karar tarihi itibarıyla ceza miktarı yönünden resen temyize tabi olan hükmün, sanık ve müdafisi ile Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.06.2015 tarih ve 6362-3847 sayı ile;

"...maktul ...'den sanık ...'ya yönelen ve haksız tahrik oluşturabilecek herhangi bir söz veya davranış bulunmadığı hâlde yazılı şekilde sanık ... hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan Ordu Ağır Ceza Mahkemesince 19.11.2015 tarih ve 210-255 sayı ile; sanığın TCK’nın 81/1, 62, 53, 58/6-7, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, mahsuba ve müsadereye hükmedilmiş, karar tarihi itibarıyla ceza miktarı yönünden resen temyize tabi olan hükmün sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.04.2017 tarih ve 1344-1115 sayı ile, hükmün TCK’nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.07.2017 tarih ve 33444 sayı ile;

"...Hükümlü...'le fikir ve irade birliği içinde hareket ettiği konusunda delil bulunmayan hükümlü ...'nın, maktulle yakın arkadaş olup aralarında öldürmeyi gerektiren bir neden ve husumetin bulunmaması, olayın ani gelişmesi, eylemin özelliği, ceza adaleti gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, hükümlü ...'nın TCK'nın 39/2-c yollamasıyla aynı Kanun'un 39/1. maddesi uyarınca, öldürme suçuna 'yardım eden' olarak iştirak etmekten mahkûmiyeti yerine, TCK'nın 37/1. maddesi uyarınca 'fail' olarak mahkûmiyet hükmü veren Yerel Mahkemenin kararının bozulması yerine onanmasına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.09.2017 tarih ve 1627-2777 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık ... hakkında kasten öldürme, sanık ... hakkında suçluyu kayırma suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup inceleme itirazın kapsamına göre sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın kasten öldürme suçuna iştirakinin TCK’nın 37. maddesi kapsamında “müşterek faillik” mi, yoksa TCK’nın 39. maddesi kapsamında “yardım eden” niteliğinde mi olduğunun belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

03.2013 tarihli olay ve yakalama tutanağında; 25.03.2013 tarihinde saat 19.00 sıralarında Ordu ili, Merkez ilçesi, Yenimahalle semti, 303 nunaralı Sokakta bulunan beyaz eşya bayisinde yaralı bir kişinin olduğu, şahsın cankurtaranla Devlet Hastanesine kaldırıldığı, yaşamsal tehlike geçiren katılanın ameliyata alındığı, Hastanede bulunan şahıslarla yapılan görüşme sonucu kimliği tespit edilen inceleme dışı sanıklardan ...’ın... plaka sayılı araç içerisinde Zübeyde Hanım Caddesi üzerinde yakalandığı, haklarında birçok suç kaydı bulunan ve emniyet görevlilerince de şahsen tanındıkları bildirilen inceleme dışı sanık ... ile sanık ...’ün olaydan yaklaşık 90 dakika sonra ... Bar isimli iş yerinde görüldükleri, kaçmalarına imkân sağlamamak için seri şekilde müdahale edilerek yakalandıkları, inceleme dışı sanık ...’ın bu sırada “Birol Abi bizi sen mi ihbar ettin, sen bizi bilmiyor musun, bizi ihbar edenin karısını sinkaf edeceğim, ben nasılsa bir ay sonra çıkacağım” şeklinde sözler sarf ettiği, ... Bar işletmecisi ...’e sorulması üzerine, suçta kullanıldığı düşünülen, üzerinde kan lekesi bulunan kılıf içerisindeki av bıçağını bar tezgâhı altından çıkararak görevlilere teslim ettiği hususlarına ilişkin tespitlere yer verildiği,

Kaldırıldığı hastanede yapılan tüm tıbbi müdahalelere rağmen aynı gün hayatını kaybeden maktule ilişkin 10.04.2013 tarihli otopsi raporunda; 162 cm boyunda, 60-65 kg ağırlığındaki erkek cesedinin, göğüs sağda, meme başı üzerinde çapraz şekilde 2,2 cm uzunluğunda kesici delici alet yarası olduğu, frontal saçlı deri sınırında sağda, 1,5x0,5 cm ebadında ekimozlu sıyrık bulunduğu, kanda 194 mg/dl etonol tespit edildiği, kişinin ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar harabiyetinden gelişen iç kanama sonucu meydana geldiğinin ifade edildiği,

Canlı teşhis tutanağı başlıklı tutanakta; tanık ...’ın inceleme dışı sanıklar ... ve ... ile sanık ...’ü, tanık ...’ın ise ... ve ...’ü teşhis işlemine katılan beş kişi arasından maktulün ölümü ile sonuçlanan olaya karışan kişiler olarak kesin ve net bir şekilde teşhis ettikleri bilgisine yer verildiği,

Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesince, inceleme dışı sanıklardan ... hakkında düzenlenen 25.03.2013 tarihli raporda; kişinin vücudunda darp, cebir izi bulunmadığı, 0,64 promil alkollü olduğu, ... hakkında düzenlenen aynı tarihli raporda; şahsın sağ el birinci parmak iç yüzünde basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte hafif yaralanma bulunduğu ve 2,05 promil alkollü olduğu,

Sanık ... hakkında düzenlenen aynı tarihli raporda; sanığın vücudunda darp, cebir izi bulunmadığı, kanında 2,39 promil alkol olduğunun ifade edildiği,

... plaka sayılı araçta yapılan arama tutanağı ve buna ilişkin ekspertiz raporunda; araçta bulunan cam bardakta maktulün, bira şişesinin üzerinde ise sanık ...’ün parmak izlerine rastlandığının belirtildiği,

Olay yeri inceleme raporunda; ... Bar isimli iş yerinde, tezgâhın altında bulunan ve suçta kullanıldığı değerlendirilen, siyah kumaştan kılıf içerisinde toplam uzunluğu 21 cm, ahşap sap kısmı 9 cm, üzerinde yoğun kan lekesi bulunan namlu kısmı ise 12 cm olan avcı bıçağı üzerinde parmak izine rastlanılmadığı bilgilerine yer verildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan ... Yüce (Duman) Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; maktulün eşi olduğunu, iki kızlarının bulunduğunu, eşinin içki içip etrafa sataşacak biri olmadığını, eşinin öldürülmesi ile çocuklarının yetim kaldığını, maktul eşinden kendisine borç intikal ettiğini, düzenli bir işte çalışıp çocuklarına bakamadığını, çok mağdur duruma düştüğünü, tüm haklarını kendi adına ve çocukları adına talep ettiğini, sanıklardan şikâyetçi olduğunu,

Katılan ... Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; maktul ...’ın en küçük oğlu olduğunu, olay günü akşam namazına gideceği sırada ismini hatırlayamadığı bir şahsın yanına gelerek, “Abi sana bir şey söyleyeceğim, sakin ol, oğlun...’i bıçaklamışlar, ameliyata almışlar” dediğini, hastaneye gittiğinde büyük oğlunu hastanenin bahçesinde ağlarken gördüğünü, bir süre sonra oğlu...’in öldüğünün kendisine haber verildiğini, oğlunu bıçaklayarak öldürdüğünü öğrendiği ... ile ona yardım eden ... ile olay yerinde bulunan ...’dan şikâyetçi olduğunu,

Tanık ... Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; sanık ..., inceleme dışı sanıklar..., ... ile maktul ... ve tanık ...’yi mahalleden arkadaş olmaları nedeniyle tanıdığını, maktul ... ve ...’in Samsun’da çalıştıklarını, olay günü... ve ... ile otururken, kırmızı bir araçla ... ve maktul ...’in yanlarına geldiklerini, araca bindiklerini, yolda arkadaşları olan sanık ...’yı da araca aldıklarını, limana gidip 2,5 saat boyunca içki içtiklerini, saat 15.30 sıralarında ... ve... ile birlikte maktul ... ve inceleme dışı sanık ...’den ayrıldığını, bundan sonrasına ilişkin görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığını,

Tanık ... Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; olay günü..., sanık ..., maktul ... ve tanık ... ile birlikte limanda içki içtiklerini, saat 15.30 sıralarında... ve ... ile birlikte maktul ve ...’in yanından ayrıldığını, birlikte oldukları sırada herhangi bir kavga yaşanmadığını, olayı görmediğini,

Tanık ... Kollukta; olay akşamı Ordu il merkezindeki büyük bir marketin önünde maktul ... ile sanık ...’e rastladığını, sanık ...’nın elinde bira dolu bir poşet olduğunu, yine olay yerinde inceleme dışı sanıklar... ile ...’i gördüğünü, bu kişileri tanıdığı için selam verip hâl hatır sorduğunu, kendisi ile maktul ... arasında tartışma olmadığını, Mahkemede; ... ile sohbet ettikleri sırada, bu kadar alkol almanın yanlış olduğunu söylediğini, maktul ...’in bunun üzerine kendisine “Sen ne karışıyorsun” dediğini, ancak aralarında herhangi bir tartışma veya münakaşa yaşanmadığını, olay yerinden ayrıldığını, maktul arkasından küfrettiyse de duymadığını,

Tanık ... Kollukta, Cumhuriyet Savcılığında ve Mahkemede benzer şekilde; Ordu il merkezinde bulunan bir benzin istasyonunda işçi olarak çalıştığını, olay sırasında benzin pompasının yanında, olayın meydana geldiği yere on metre mesafede bulunduğunu, kavgayı gördüğünü, inceleme dışı sanık...’in elindeki nesneyi ilk anda kemer zannettiğini, ...’in elindeki cisim ile 4-5 kez maktule vurduğunu, maktulün muhtemelen bıçağı göremediğini, zira sanık ...’nın maktulün başını arkaya doğru çektiğini, ismini sonradan öğrendiği ...’in ise “yapma” diyerek kavgayı engellemeye çalıştığını, sanık ...’nın bu sırada maktulün ağzını eliyle tuttuğu için maktulün bağıramadığını, Tolga’nın maktulün kolunu tutarak araca yasladığını, bu esnada...’in maktule kafa attığını, maktulün “Benim ne suçum var” diye bağırdığını, sanık ... maktulün bileğini bükerek tuttuğu sırada sanık...’in maktulün boyun ve baş bölgesine bıçakla 4-5 kez vurduğunu, bu sırada sanık ...’nın maktulü tutmaya devam ettiğini, bıçaklanma anını görmediğini, olaydan sonra...’in bıçakla kaçtığını,

Tanık ... Kollukta, Cumhuriyet Savcılığında ve Mahkemede benzer şekilde; olay yerine yakın yerde bulunan taksi durağında, kendisine ait ticari taksiyle taşımacılık yaptığını, olay günü kırmızı renkli Ford marka, Focus model bir aracın önünde üç kişiyi tartışırken gördüğünü, maktulün inceleme dışı sanık...’e tokat attığını, kavga çıktığını, araçtan inen inceleme dışı sanık ...’in tartışan bu üç kişinin yanına gittiğini, kavga sırasında önceden tanıdığı sanık ...’nın maktulü arkasından kucakladığını, sol eliyle maktulün kolunu arkaya kıvırıp, sağ eliyle de maktulün ağzını kapattığını, ...’in... ile sanık ...’ya “Ne yapıyorsunuz, yapmayın” şeklinde sözler sarf ederek, kavgayı engellemeye çalıştığını, bu esnada inceleme dışı sanık...’in belinden 5 cm genişliğinde siyah bir nesne çıkardığını, bu cisim ile sanık ...’nın kucaklamış olduğu maktulün sağ omzuna doğru elini havaya kaldırıp indirerek 4-5 kez vurduğunu, sonra sol eliyle sanık ...’nın tuttuğu maktulün karın sağ üst kısmına elini yukarı doğru kaldırarak hızla vurduğunu, elini çekerek ikinci kez aynı şekilde maktule vurduğunu, bu sırada sanık ...’nın maktulü sıkıca tutup ağzını kapattığını, maktulü bırakmadığını, ...’in ikinci darbesinden sonra maktulün kendisini yere bıraktığını, düşer gibi olunca, sanık ...’nın maktulü bıraktığını, maktulün otogara doğru kaçarak olay yerinden uzaklaştığını, kalan şahısların kırmızı renkli araca binerek kaçtıklarını, ancak aracı kimin kullandığını veya araca kimlerin bindiğine pek dikkat edemediğini, olay sırasında sanık ...’nın maktulü sıkıca tutarak etkisiz hâle getirdiğini, ...’in de maktulü bıçakladığını, sanık ... maktulü tutmamış olsaydı maktulün kaçıp kendini kurtarabileceğini, olayı net olarak gördüğünü, önceden tanıdığı sanıklarla arasında herhangi bir husumet bulunmadığını,

Tanık ..., Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; Ordu il merkezinde beyaz eşya servis hizmetleri sunan bir iş yeri bulunduğunu, 25.03.2013 tarihinde saat 19.00 sıralarında iş yerinde oturduğu sırada 170 cm boylarında bir kişinin içeri girdiğini, sendeleyerek yere düştüğünü, şahsın hızlı hızlı nefes alıp verdiğini, konuşamayan şahsın karın bölgesinden kan geldiğini, polisi arayıp cankurtaran çağırdığını, olayın nasıl meydana geldiğine ilişkin bilgisinin bulunmadığını,

Tanık ...; Ordu il merkezinde kasap dükkânı işlettiğini, olay günü saat 19.00 sıralarında önceden tanıdığı inceleme dışı sanık...’in iş yerine hızla girdiğini, panikten titreyen...’in sol elinde kan izi gördüğünü, “Sen ne yaptın” diye sorunca...’in “Boş ver abi, bana telefonu ver, bir de bira ver” dediğini, ...’in telefonla bir yeri aradığını, karşısındaki şahsa, “Ben Besim Abinin oradayım, beni alın” dediğini, yaklaşık beş dakika sonra içerisinde iki şahsın bulunduğu kırmızı renkli bir aracın geldiğini, şahıslardan aracı kullananı tanımadığını ancak şoför mahallinin yanında sanık ...’ün bulunduğunu, ...’in bu araca bindiği, şahısların araçla ayrıldıklarını,

Tanık ... Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; ... Bar isimli iş yerini işlettiğini, olay günü saat 20.30 sıralarında çalıştırdığı bara sık sık geldikleri için önceden de tanıdığı inceleme dışı sanık ... ile sanık ...’ün bara geldiklerini, zaten alkollü olan bu şahısların girer girmez tezgâha yanaşıp birer bira istediklerini, biralarını içerken, ...’in belinden namlu kısmı kanlı bir bıçak, ardından da bir bıçak kılıfı çıkararak tezgâhın üzerine koyduğunu, kendisinin ise müşterilerin rahatsız olmaması için bıçağı ve kılıfını tezgâhın altına koyduğunu, ... ve sanık ...’nın kendi aralarında birisinden bahsederek küfürlü konuştuklarını ancak tam anlayamadığını, bu sırada içeri polislerin girdiğini ve şahısları yakaladıklarını, ...’in bunun üzerine “Bizi sen mi ihbar ettin, bizi tanımıyor musun?” diye bağırdığını, bıçağı polise teslim ettiğini, çok dürüst, saygılı, efendi bir kişi olan maktul ...'i çocukluğundan beri tanıdığını, inceleme dışı sanık...'i kavgacı biri olarak bildiğini ancak bıçakla bir kişiyi öldürebileceğini tahmin etmediğini, olayı sadece alkolün etkisi altında gerçekleştireceklerini zannetmediğini, hap almış olabileceklerini düşündüğünü,

İnceleme dışı sanık ... Kollukta, Cumhuriyet Savcılığında ve Mahkemede benzer şekilde; sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’ı Ordu’da kaldığı dönemde tanıdığını, maktul ...’i ise 6 yıldır ikamet ettiği Samsun’dan bildiğini, arkadaş olduklarını, olaydan iki gün önce bir arkadaşına ait kırmızı renkli Ford marka, Focus marka aracı ödünç aldığını, maktul ...’le birlikte Samsun’dan Ordu’ya gezmeye geldiklerini, olay günü araçla gezerlerken mahalleden tanıdıkları inceleme dışı sanık... ve sanık ... ile karşılaştıklarını, bira alarak Boztepe’ye içki içmeye gittiklerini, kendisinin 1,5 şişe bira içtiğini, diğerlerinin ise 4-5 şişe bira içtiklerini, akşam saat 18.30 sıralarında il merkezine döndüklerini, sanık ...’nın bira almak için bir alışveriş merkezinin önüne arabayı çekmesini istediğini, aracı park ettiğini, sanık ...’nın markete gittiğini, ... ile maktulün tartışmaya başladıklarını, sanık ...’nın hızla maktulün arkasına geçerek sol elini maktulün kolunun altına soktuğunu, sağ eliyle de maktulün ağzını kapatttığını, maktulün başını geriye çekerek hareketsiz kalmasını sağladığını, ağzı kapatılan, başı geriye çekilen ve sol kolu arkasına kıvrılan maktulün hareketsiz kaldığını, kendisinin müdahale ederek kavgayı aralamaya çalıştığını, bu sırada...’in etkisiz hâldeki maktulün yüzüne yumruk atmaya başladığını, daha sonra yumruk atmayı bırakıp, belinden çıkardığı bıçağın sapı ile maktulün omzuna ve başına vurmaya başladığını, sanık ...’nın maktulü sıkıca tuttuğu için maktulün herhangi bir karşılık veremediğini, ...’in tam bu esnada bıçağı aşağıdan yukarı doğru maktulün göğüs sağ kısmına sert bir şekilde vurduğunu, ... bıçağı çekince, bıçakta yoğun kan olduğunu gördüğünü, maktulün bıçaklandığını gören sanık ...’nın maktulü bıraktığını, serbest kalan maktulün koşarak uzaklaştığını, olaydan sonra araca bindiğini, yanına oturan Tolga’dan korktuğu için Tolga’nın talimatı doğrultusunda kaçtığı yere giderek sanık...’i araca aldığını ve yine tehdit edildiği için sanık ... ile inceleme dışı sanık...’i istedikleri yere kadar aracıyla götürdüğünü,

İnceleme dışı sanık ... Kollukta, Cumhuriyet Savcılığında ve Mahkemede benzer şekilde; maktul ..., inceleme dışı sanık ... ve sanık ... ile mahalleden arkadaş olduklarını, olay günü önce limanda, ardından Boztepe’de birlikte içki içtiklerini, akşam olunca il merkezine döndüklerini, Tolga ile bir arkadaşının markete bira almaya gittiğini, marketten döndükten sonra sohbet etmeye başladıklarını, maktulün bu sırada kendisine tokat attığını, hakaret ettiğini, kendisini korumak için bıçağını çıkarıp salladığını, ... ve Tolga’nın kendilerini ayırmaya çalıştıklarını, sanık ...’nın maktulü arkasından tuttuğunu tam hatırlayamadığını, maktule vurduktan sonra maktulün olay yerinden uzaklaştığını, kendisinin ise tanık Besim’in iş yerine giderek buradan sanık ...’yı telefonla aradığını, bulunduğu yerden kendisini almasını Tolga’dan istediğini, 5-10 dakika sonra ...’in kullandığı araçla Tolga’nın geldiğini, araca bindikten bir süre sonra Tolga ile birlikte araçtan inerek tanık Birol’a ait birahaneye gittiklerini, burada suçta kullandığı bıçağı Birol’a verdiğini, bira içtikleri sırada sivil polislerin kendilerin yakaladıklarını, maktul ile arkadaş olduklarını, çok sarhoş olduğunu, olayın alkolün tesiri ile istenmeden meydana geldiğini, pişman olduğunu,

İfade etmişlerdir.

Sanık ... Kollukta, Cumhuriyet Savcılığında ve Mahkemede benzer şekilde; 1989 yılında doğduğunu, inceleme dışı sanıklar..., ... ile maktul ...’i mahalleden arkadaş oldukları için tanıdığını, maktul ile bir süre birlikte çalıştıklarını, ... ve maktul Samsun’da çalışmaya başladıktan sonra kendileri ile uzun süre görüşemediklerini, olay günü ...’in kendisini telefonla aradığını, buluşmak istediğini, bir süre sonra ...’in kullandığı kırmızı renkli Ford marka, Focus model bir araçla geldiğini, araçta, maktul ..., inceleme dışı sanık... ile arkadaşları ... ve ...’ın da bulunduğunu, Samsun yönüne doğru hareket ettiklerini, limana gidip uzun süre oturarak sohbet ettiklerini, içki içtiklerini, saat 16.00 sıralarında buradan ayrılarak şehir merkezine döndüklerini, ..., ... ve...’in araçtan indiklerini, aracı yıkattıktan sonra... ile yeniden buluştuklarını, yolda bira alıp yeniden Boztepe’ye çıkarak içki içmeye gittiklerini, saat 18.00 sıralarına kadar oturup sohbet ettiklerini, içki içtiklerini, akşam olunca il merkezine döndüklerini, maktul ... ile birlikte bira almak için markete girdiklerini, marketten çıktıktan sonra aldığı biraları arabanın ön koltuğuna koyduğunu, bu sırada ismini ... olarak bildiği fındık tüccarına selam verip, konuştuklarını, ...’ın gidişinden sonra alkollü olan maktul ...’in, ...’ın arkasından saygısızca sözler sarf ettiğini, bunun üzerine...’in, maktul ...’ e dönerek, “Bu tanıdığımız bir ağabeyimiz niye saygısızlık yapıyorsun” dediğini, ... böyle söyleyince...’in ana avrat, sinkaflı küfrettiğini, ...’e tokat ve kafa attığını, ...’in de karşılık verdiğini, ayırmak için kendisinin araya girdiğini, maktul ...’i arkadan kucaklayıp kolunu tutmaya çalıştığını ve küfretmemesi için ağzını kapatmaya çabaladığını, ...’in arabanın yanında olduğunu, fakat kavgayı ayırmaya yönelik bir müdahalede bulunmadığını, ... solak olduğu için maktulün göğüs kısmına doğru sol eliyle vurduğunu, elinde ne olduğuna pek dikkat etmediği için bıçak olup olmadığını görmediğini, aldığı alkolün ve arbede yaşanmasının da görememesinde etkili olduğunu, ...'i maktule vurduktan sonra maktulün kendisinin elinden kurtulup otogar tarafına doğru gittiğini, ...’in ise Yenimahalle Karakolu tarafına doğru kaçtığını, bu şahıslar gittikten sonra ... ile birlikte araca bindiklerini, aracı ...’in kullandığını, yolda...’in kendisini telefonla aradığını, ...'i tanık Besim’in iş yerinden aldıklarını, araca binen...’in “Ben...’i bıçakladım, bıçak attım” dediğini, maktulün hastaneye kaldırıldığını öğrenince önce hastaneye gitmek istediklerini ancak sonra vazgeçip ...’in kullandığı araçtan... ile birlikte inerek ...’den ayrıldıklarını, ... ile birlikte tanık Birol’un işlettiği ... isimli bara gittiklerini ve bira içtiklerini, burada polislerin kendilerini yakaladığını, ... ve maktul ...'le samimi arkadaş olduklarını, olay sırasında bir tarafa yardım etmediğini, kavgayı ayırmaya çalıştığını, suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.

Kanun’un 37. maddesindeki;

"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.

(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.

Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.

Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:

Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.

Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.

Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.

"Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK'nun 39. maddesinde;

"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.

(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:

a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.

b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.

c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,

"Bağlılık kuralı" da aynı kanunun 40. maddesinde;

"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.

(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.

(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.

Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.

TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.

Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;

a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,

b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,

Olarak sayılmıştır.

Manevi yardım ise;

a) Suç işlemeye teşvik etmek,

b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,

c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,

d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,

Şeklinde belirtilmiştir.

Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmamasıdır.

Doğanın ve toplumun nesnel gerçekliğinin ve bu gerçekliğin insan bilincine yansıyışının yasalarını yöntemli bir biçimde araştırıp ortaya koyan etkinlik olarak tanımlanan bilimde "yöntem bilimi" bu bilgileri sistematik bir disiplin içinde derleyip toplamanın, doğru düşünmenin, planlı, mantıklı akıl yürütmenin ve tutarlı sonuçlar çıkarmanın yolu yordamı iken; "hukuk bilimi" açısından yöntem bilimi, akılcı, sorgulanabilir, denetlenebilir ve aynı zamanda adaletli çözümler üretmenin mantıksal yolunu, hukuksal akıl yürütmenin teknik enstrümanlarını gösteren bir bilimdir. Hukukta yöntem bilimin özelliği, hukuk biliminin özelliğinde, onun adalet değeri odaklı bir normatif bilim oluşturmasında gün ışığına çıkar. Şöyle ki, normatif bir bilim olarak hukukta pozitif bilimlerde rastlanan deney ve gözlem yollarına ve neden - sonuç mantığına yer verilmez; buna karşılık, pozitif bilimlerde pek rastlanmayan varsayımlara, postulatlara ve amaçsallığa yer verilir. Hukuk uğraşısının pozitif bilimsel uğraşlardan ayırt edici özelliği, onun buyrukları ve yasakları ile kural koyucu, olması gerekeni amaçlamasıyla “normatif” ve deney dışı değer yargılarına dayanmasıyla “dogmatik” bir uğraş olmasıdır. Hukuki bir problemin tartışılmaz tek bir çözümü olmaz; tümü de tartışmalı birden çok çözümü olur. Bu çözümlerin bilimsel kanıtı da olmaz; olsa olsa, “gerekçesi” olur. Bu gerekçe de yasaya, adalete ve maslahata uygunluk gibi takdire ve tartışmaya alabildiğine açık değer yargılarından oluşur (Rona Serozan, Hukukta Yöntem, https://journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2014/01/6-Rona-serozan.pdf). Bu bağlamda kasten insan öldürme suçunun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren sanıklardan tahrik hükmünden faydalanması mümkün olmayan ve maktulü tutarak hareketsiz bırakan sanığın, tahrik altında maktulü bıçaklayarak öldüren sanıktan sonuç ceza olarak daha fazla cezaya mahkûm edilmesinin ceza adaleti yönünden sakıncalı durumlara yol açtığı savunulabilirse de; hâkimler kanuna göre adalet dağıtırlar, kendilerine göre adalet dağıtamazlar. Bu norm adalet duygusunu incitse bile hâkim kanunu uygulamaktan kaçınamaz zira kanun emreder, tartışmaz.

Öte yandan, ceza hukukunda olgular olaysal olarak ele alınmalı; konuları, olayları, sanık sayısı, sanıkların olay öncesi ve sırasındaki davranışları, suçun icrasındaki rolleri ve katkıları, suç işlemek için önceden alınmış ortak bir karar ve olay sırasında ortak bir hâkimiyet bulunup bulunmadığı hususları bakımından her b

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
Kasten Öldürme Suçu Müşterek Faillik
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları