ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Davalı Tarafından Ticari İlişki Reddedilse Dahi Malın Teslimine İlişkin Sevk İrsaliyesi Varsa Bu Durumda Alacağa İlişkin Takipte Alacaklının Yerleşim Yeri İcra Dairesi Yetkilidir

23-04-2021 - 438

Davalı Tarafından Ticari İlişki Reddedilse Dahi Malın Teslimine İlişkin Sevk İrsaliyesi Varsa Bu Durumda Alacağa İlişkin Takipte Alacaklının Yerleşim Yeri İcra Dairesi Yetkilidir


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
2021/142
2021/173
2021-02-11





 

MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DAVA: İtirazın İptali

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirkete sattığı tekstil ürünleri sebebiyle davalı şirket adına 02.09.2015 tarihli, 65.680,20 TL bedelli- 530539 serili, 02.09.2015 tarihli, 38.772 TL. bedelli- ... serili iki adet fatura tanzim ederek faturaları ve içeriği malları 02.09.2015 tarihinde davalı şirkete teslim ettiğini, taraflar arasındaki alım satım sözleşmesine göre malların davalıya teslim edildiği 02.09.2015 tarihinde ödenmesi gerekirken ödemenin yapılmadığını, bunun üzerine müvekkil şirket yetkililerinin malların teslim edilmesinden yaklaşık 1 hafta sonra ödeme almak amacıyla davalı şirketin adresine gittiğini, davalıya satılan malların bir kısmının üçüncü şahıslara satıldığını, bir kısmının ise davalının deposunda görüldüğünü, davalı şirketten malların bedellerinin ödenmesinin talep edilmesi üzerine davalı şirket çalışanlarının müvekkili şirket yetkililerine saldırdığını, yaşanan arbede sonrasında davalı şirket çalışanının gerçek dışı beyanlarla müvekkili şirket yetkililerinden şikayetçi olduğunu, konuyla ilgili olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/131967 Hz. Sayılı dosyasıyla yapılan soruşturma neticesinde 08.10. 2015 tarihinde müvekkilimiz şirket yetkilileri hakkında Kovuşturma yapılmamasına karar verildiğini, bu olaydan birkaç gün sonra davalı şirket müvekkili şirkete karşı keşide ettiği Beyoğlu ... Noterliği’nin 10.09.2015 tarihli ... yevmiyeli ihtarnamesi ile faturaları müvekkili şirkete iade ettiğini, davalı şirketin bu kötü niyetli yaklaşımına karşı fatura içeriği malların iki ayrı araçla (... plakalı ..., ... plakalı ...) nakledilerek 02.09.2015 tarihinde ... ve ... seri sıra nolu sevk irsaliyeleriyle ve nakliye vasıtasıyla davalı şirket çalışanı ...'e imza karşılığı teslim edildiği belirtilerek iade edilen faturaların davalı şirkete İstanbul .... Noterliği'nin 16.09.2015 tarihli ... yevmiyeli ihtarnamesiyle tebliğ edildiğini ve fatura bedellerinin ödenmesi için davalı şirkete 1 gün süre verildiğini, faturaların 18.09.2015 tarihinde ihtarname ekinde tebliğ edilmesinden itibaren davalı şirketin faturalara karşı herhangi bir itirazda bulunmadığı ancak 1 günlük süre içinde de fatura bedellerini ödemediğini, bunun üzerine davalı şirket aleyhine Küçükçekmece ....İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, davalının taraflar arasındaki akdi ilişkiyi, faturaları ve mal teslimini inkâr etmediğini, yetkiye borca ve uygulanan faiz oranına itiraz ettiğini, Müvekkili şirketin üzerine düşen edimleri tam olarak zamanında yerine getirdiğini, davalı şirketin teslim aldığı mal bedellerini ödememek için takibe haksız olarak itiraz ettiğini öne sürerek; davalının Büyükçekmece .... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasına haksız olarak yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, kötü niyet mahsulü haksız itiraz nedeniyle davalının % 20 den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil firma aleyhine yapılan icra takibinin fatura alacağına dayandığını, fatura alacakları adi alacak olduğunu ve borçlunun ikametgah yerinin yetkili olduğunu, bu sebeple müvekkilin ödeme emrinde belirtilen adresin ... Mah. ... Cad., ... Taşhanı No:... Ümraniye/İstanbul olması nedeniyle genel yetki kuralı gereğince ilgili icra takibinde yetkili olan mercinin Kartal Anadolu icra Müdürlüğü olması gerektiğini, takibe bu yönüyle de itiraz ettiklerini, davacı, takibini sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğini belirtmişse de, bilindiği üzere, alacaklı ile borçlu arasında “para borcu doğuran bir sözleşme” mevcut olmadıkça, alacaklı BK m. 73/1 uyarınca kendi ikametgahında takipte bulunamayacağını, taraflar arasında bir sözleşme olmadığını, özel yetki kurallarının uygulanmasını gerektiren bir durumun olmadığını, fatura alacağı iddiasına ilişkin genel yetki kurallarının uygulanacağını, yetkili İcra Dairesi ve Mahkemelerin Anadolu İcra Dairesi ve Mahkemeleri olduğunu, yetki itirazlarının kabulünü karar verilmesini, müvekkili firmanın süresi içinde davacı tarafından kendisine gönderilen faturalara Beyoğlu .... Noterliği 10.09.2015 tarih, ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz ettiğini ve taraflar arasında ticari ilişki kurulmadığını, kendilerine mal teslim edilmediğini, belirtilen fatura bedellerinin ödenmesinin söz konusu olmadığını sarahaten bildirdiğini, davacı tarafça icra takibine konu edilen faturaya, içeriğine, teslimine itiraz edildiğini ve ayrıca şirket çalışanına cebirle imza attırılarak faturaların tebliğ ettirildiğini, kendisine şiddet uygulanan şirket çalışanı bu kişilerin kendisini darp ettiği hususunda şikayetçi olduğunu, Kasım adlı çalışanın şirkette temizlik görevlisi olduğunu, mal teslim almak ya da şirket adına işlem yapmak gibi yetkilerinin olmadığını, şirket yetkililerinin orda bulunmadığını davacılara söylediğini, kapıdaki apartman görevlisinin de yetkililerin orda olmadığını söylediğin ve giriş katındaki boş depo mahiyetinde bir yerde cebre maruz kaldığını, kendisine imzalatılan belgelerin fatura, irsaliye olduğunun ise daha sonra olay yerinde bırakılan sopaların ve dağınıklığın tespiti sırasında anlaşıldığını belirterek Küçükçekmece icra Müdürlüğü' nün yetkisizliği ile Anadolu İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunun tespitine, usulüne uygun icra Takibi olmadığından ve de arz edilen hususlar sebebiyle davacı yanın davasının REDDİNE, kötü niyetli davacıdan % 20 tazminat alınmasına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini beyan etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 27/12/2017 tarih ve 2015/734 Esas - 2017/1267 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; "bilirkişi raporu da hükme alınmak suretiyle oluşturulan kararda davacının icra takibine konu ettiği faturaları defterine kaydettiği, davalının bu faturalara süresinde itiraz ettiği, bununla birlikte faturalara konu malların davalı çalışanına teslim edildiği, malların teslimi açısından davacı yanın önce yemin teklif ettiği sonra vazgeçtiği, mevcut delillere göre de davacının davalıya faturalara konu malları teslim ettiğinin subut bulduğu gerekçeleriyle" Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının KABULÜ ile, davalı borçlunun Küçükçekmece.... İcra Dairesi... Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin devamına, karar verilmiş verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili firma aleyhine yapılan icra takibinin, fatura alacağına dayandığını, fatura alacaklarının adi alacak olduğunu ve borçlunun ikametgah yer İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu sebeple müvekkilin o dönem ödeme emrinde belirtilen adresinin ... Mah. ... Cad., ... İşhanı No... Ümraniye/İstanbul olduğundan genel yetki kuralı gereğince ilgili icra takibinde yetkili olan mercii Kartal (Anadolu) İcra Müdürlüğü olması gerektiğinden takibe bu yönüyle de itiraz ettiklerini, Mahkemenin yetki yönünden itirazlarını incelemesi ve karara bağlaması gerektiğini, ancak davaya devam etmesi ve karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilin davacı yanın davaya konu faturaları kendisine göndermesine müteakip 8 gün içinde iade ettiğini, yani faturanın içeriğini kabul etmediğini, taraflar arasında alım satım sözleşmesi olduğunu davacı yanın iddia ettiğini, böyle bir sözleşme bulunmadığını, davacıya kendileri tarafından keşide edilen Beyoğlu .... Noterliği, 10/09/2014 tarih, ... yev. nolu ihtarnamede de faturalara, içeriğine itiraz edildiğini, taraflar arasında ticari ilişki kurulmadığını, davacının öne sürdüğü mal teslimatının da bulunmadığını dolayısı ile iade edilecek bir mal da olmadığını, şirket yetkililerinin olmadığı bir günde şirket temizlik görevlisine cebir ile faturalar ve sevk irsaliyelerinin imzalatıldığını, ayrıca fatura ve irsaliyelerde imzası bulunan şahsın mal teslim alma yetkisi bulunmadığını, şirkette temizlik görevlisi olduğunu, bu denli yüksek meblağlı bir malı teslim almanın ve imzalamanın müvekkil şirket gibi bir Anonim Şirkette temizlik görevlisine bırakılmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yerel mahkemenin malı teslim alan kişinin şirket çalışanı olup olmadığının tespitini veya mal teslim alma konusunda yetkisi olmadığını bile araştırmadan davanın kabulüne karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu yemin teklifinden kendilerince vazgeçilmesinin davacının davasının subüta ermesi kanaatine yol açtığını, bu durumun mahkeme tarafından da yanlış yorumlandığını, davalı yan olarak davacı asil şirkete malın teslimi ile ilgili yemin teklif etmelerinin davacı lehine bir durum olduğunu, karşı yana yemin teklif edilmesi durumunda karşı yanın " hayır teslim etmedim " şeklinde yemin etmesinin beklenmeyecek bir durum olduğunu, bu yemini karşı yanın kendi vekilinin yönlendirebileceğini, davalı vekili olarak tanıkları Kasım' ın dinlenmesi durumunda bu soruyu kendisine yöneltebileceklerini, sevkiyatın yapılıp yapılmadığının ancak onun beyanı ile sabit olabileceğini, ispat yükünün karşı tarafta olduğunu, davasını ispatlaması davacının yükümlülüğünde iken davalı olarak müvekkil şirkete yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla; Yerel Mahkemenin 2015/734 Esas - 2017/1267 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemiz 12/12/2018 tarih ve 2018/304 Esas - 2018/1236 Karar sayılı kararı ile; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 27/12/2017 tarih ve 2015/734 Esas - 2017/1267 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b 2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Yetkili yerde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından 6100 sayılı HMK'nın 114/2.maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 21/10/2020 tarih ve 2020/2575 Esas - 2020/4330 Karar sayılı ilamı ile;"Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının dava konusu faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini ancak davalının ödeme yapmadığını, mal tesliminden bir hafta sonra ödeme almak için davalı şirkete gidildiğini, teslim edilen malların bir kısmının hala davalı şirket bünyesinde olduğunun görüldüğünü, ödeme talep edildiğinde davalı şirket çalışanlarının saldırdığını, bu olay sonrasında davalı şirketin faturalara itiraz ettiğini, davacının gönderdiği ihtarname ile faturaları yeniden davalıya tebliğ ederek bir gün içinde fatura bedellerinin ödenmesini ihtar ettiğini, ödeme yapılmaması üzerine takip başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini, davalının yetki ve borca itirazının yersiz olduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı vekili, davacı ile davalı arasında sözleşme bulunmadığını, faturaya dayalı alacakların adi alacak olduğunu bu nedenle borçlunun ikametgahında takip yapılması gerektiğini, yetkili icra müdürlüğünün ve mahkemelerinin Anadolu İcra dairesi ve mahkemeleri olduğunu, faturalara itiraz edildiğini, mal teslim edilmediğini, davacının cebirle davalı şirketin temizlik personeline sevk irsaliyesini imzalattırdığının anlaşıldığını, imzası bulunan kişinin mal teslim alma yetkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; takibe konu faturaların sevk irsaliyesinde teslim alan ve imzası bulunan ...'in davalı firma çalışanı olduğu, davalı vekilinin tanık olarak bildirdiği çalışan ... talimat mahkemesine yazılan talimatla dinlenememiş ve ...'in soruşturma dosyasında davalı şirket çalışanı olduğu anlaşılmış, yine davalı vekili malın teslimine ilişkin davacı tarafa yemin teklifinde bulunmuş ancak davalı vekili yemin teklifinden vazgeçmiş, dosyada mevcut delillerde davacının davalıya faturaya konu malları teslim ettiği subut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, sözleşme ilişkisi inkar edildiği ve dava değeri itibariyle sözleşmenin varlığı konusunda HMK'nın 200 maddesine uygun bir ispat vasıtası olmadığından davacının düzenlediği faturaya dayanarak para alacağının olduğundan bahisle 6098 sayılı TBK'nın 89/1-1. maddesindeki yetkiye istinaden kendi ikametgahında icra takibinde bulunması hukuken mümkün olmadığı, sözleşme ilişkisi inkar edildiği için HMK'nın 6. maddesine göre davalının ikametgahının bulunduğu yer icra dairelerinde ve mahkemelerinde takip yapılıp dava açılabileceği, İİK 50. madde uyarınca takip doğru yerde yapılmadığı için itirazın iptali davası açısından ortada geçerli bir icra takibi bulunmadığı, bu durumda da eldeki davanın görülmesinin HMK'nın 114/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle mümkün olmadığı, gerekçesiyle davalının istinaf talebinin kabulü ile hükmün HMK'nın 353/1-b2 maddesi kapsamında kaldırılmasına, davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Davacı, davaya konu faturadaki malların davalı çalışanına teslim edildiğine ilişkin imzalı sevk irsaliyelerini ibraz etmiştir. Sevk irsaliyesindeki imzası olan kişinin davalı çalışanı olduğunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durum davalı çalışanı tarafından teslim alınan malların davalı adına teslim alındığını gösterir. İlk derece mahkemesince de bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, istinaf mahkemesince taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, bu nedenle 6098 sayılı Kanunun 89/1-1 maddesindeki para alacağına ilişkin alacaklının ikametgahı mahkemesinin yetkisiz olduğu, yetkisiz icra dairesinde takip yapıldığı belirtilerek davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda taraflar arasında alım-satım sözleşmesinin bulunduğu ve davaya konu malın da davalı çalışanına teslim edildiği dosya içerisindeki delillerden anlaşılmış olmakla İstinaf mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. " gerekçeleri ile; Hükmün BOZULMASINA, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dairemizce duruşma açılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.

İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır. Davacı, Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü' nün ... sayılı dosyasında iki adet faturayı esas alarak davalı aleyhine ilamsız icra takibi yapmış, davalının yetkiye, borca itirazı üzerine takip durmuş, davacı da eldeki davayı açmıştır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki olup olmadığı, yetkili yerde yapılmış, geçerli bir icra takibi bulunup bulunmadığı, bu bağlamda davacının takipte dayandığı faturalara konu alacağının olup olmadığı, mahkemenin vermiş olduğu kararın dosya içeriğine usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarındadır. Davalı, taraflar arasında sözleşme bulunmadığını, takibin doğru yerde yapılmadığını, kendilerine mal teslim edilmediğini ve borçlu olmadıklarını savunmaktadır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Faturalar davalı defterlerinde kayıtlı değildir. Taraflar arasında dava öncesi ihtarnamelerde davalı ilişkiyi kabul etmemekte, sevk irsaliyesinin davalı çalışanına zorla imzalatıldığını öne sürmektedir. Uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamı gerekçesinde belirtildiği üzere; davacı, davaya konu faturadaki malların davalı çalışanına teslim edildiğine ilişkin imzalı sevk irsaliyelerini ibraz etmiştir. Sevk irsaliyesindeki imzası olan kişinin davalı çalışanı olduğunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durum davalı çalışanı tarafından teslim alınan malların davalı adına teslim alındığını gösterir. Davacı teslim iddiasını kanıtlamıştır. Davalı teslim alınan malların bedelini ödediğini veya ödenmemesini gerektiğini yasal deliller ile kanıtlayamadığından, davalının istinaf sebepleri kabul edilememiştir. Sonuç itibarı ile; istinafa konu mahkeme kararı Yargıtay kararı doğrultusunda usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davalının istinaf talebinin esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalıdan alınması gereken 7.135,12.TL TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan (35,90.TL + 1.748,00. TL=)1.783,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 5.351,82. TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay' da temyiz yolu açık olmak üzere 11.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları