ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Tehdit - Uzlaştırma - Haksız Tahrik Hareketinin İlk Kimden Geldiğinin Belirlenememesi

26-02-2021 - 506

Tehdit - Uzlaştırma - Haksız Tahrik Hareketinin İlk Kimden Geldiğinin Belirlenememesi


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 3. Ceza Dairesi
2020/5024
2020/6746
2020-06-16





1) Sanık ... hakkında müşteki ...’a yönelik hakaret ve sair tehdit suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;

Sanık hakkında tayin edilen adli para cezalarının türü ve miktarı itibariyle verilen hükümlerin, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 2. madde gereğince kesin nitelikte olup temyizleri mümkün olmadığından, sanığın temyiz taleplerinin 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE,

2) Sanık ... hakkında müşteki ...’a yönelik tehdit suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;

Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;

a) Tehdit suçu bakımından; 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen 5237 sayılı TCK'nin 106/1-1. maddesi kapsamındaki tehdit suçu da uzlaştırma kapsamına alınmış bulunduğundan, yapılan yeni düzenleme nedeniyle TCK’nin 2 ve 7. maddeleri gözetilerek, taraflara TCK’nin 106/1-1. maddesi uyarınca tehdit suçundan uzlaşma önerisinde bulunulması gerektiği anlaşılmış olmakla, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

b) İlk haksız hareketin kimden kaynaklandığının kesin olarak tespit edilemediği gözetilerek, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas, 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda(1/4) uygulanmasını gerektirip gerektirmediğinin tartışmasız bırakılması,

c) Sanığın TCK’nin 106/1-1, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca verilen 3000,00 - TL adli para cezasının TCK’nin 52/4. maddesi uyarınca taksitlendirilmesine karar verilmesi sırasında ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği ihtarı yapılırken, olayda uygulama yeri bulunmayan TCK’nin 50/6. maddesinin uygulama maddesi olarak gösterilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA,

3) Sanıklar ... ve ... haklarında müşteki ...’a yönelik kasten yaralama suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;

a) Müşteki ... hakkında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalınca tanzim edilen 20.05.2015 tarih ve 475 sayılı adli rapor içeriğinde, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Ana Bilim Dalınca yapılan konsültasyonda; “sol lateral nazal duvarda krepitasyon ve nazal aksta sağa deviasyon saptandığı” belirtilmesine rağmen, raporun sonuç bölümünde yalnızca “müştekinin yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği ve kırığın hayat fonksiyonlarını hafif (1) derecede etkileyecek nitelikte olduğu” tespitinin yapıldığı, müştekinin bu yaralanması nedeniyle yüzünde sabit iz oluşup oluşmadığı konusunda ise bir değerlendirme yapılmadığı görüldüğünden, tüm doktor raporları ve tedavi evrakları ve varsa grafileri ile birlikte müştekinin en yakın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, yaralanmasının yüzünde sabit ize neden olup olmadığı ve 5237 sayılı TCK’nin 86 ve 87. maddelerindeki ölçütlere göre yaralanmasının niteliği hususunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde kesin raporu alındıktan sonra, sanıkların hukuki durumun tespit ve tayini gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,

b) İlk haksız hareketin kimden kaynaklandığının kesin olarak tespit edilemediği gözetilerek, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas, 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda(1/4) uygulanmasını gerektirip gerektirmediğinin tartışmasız bırakılması,

c) Sanıkların TCK’nin 86/1, 87/3, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca verilen 3000,00- TL adli para cezalarının TCK’nin 52/4. maddesi uyarınca taksitlendirilmelerine karar verilmesi sırasında ödenmeyen adli para cezalarının hapse çevrileceği ihtarları yapılırken olayda uygulama yeri bulunmayan TCK’nin 50/6. maddesinin uygulama maddeleri olarak gösterilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle, 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış haklarının dikkate alınmasına, 16.06.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
hakaret tehdit uzlaştırma haksız tahrik yaralama adli tıp para cezası
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları