Geliş Nedeni : Uyuşmazlığın Giderilmesi 5235 Sayılı Kanun m.35
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu
SAYISI : 2024/10 K.
BAŞVURU TARİHİ : 03.09.2024
DAVA TÜRÜ : Uyuşmazlığın Giderilmesi 5235 Sayılı Kanun m.35
I. BAŞVURU
Başvurucu Gülerler Komisyonculuk İmalat Sebze Meyve Sarartma Paketleme Tic. ve San. Ltd. Şti., ...ve .... vekili 03.09.2024 tarihli başvuru dilekçesinde; müvekkil şirketin taraf olmadığı şirketin %3 hissedarı olan .... ve ... arasında devam eden Mersin 6. Aile Mahkemesinin 2022/435 Esas sayılı dava dosyasında müvekkil şirketin 95 adet taşınmazına ve 50 adet aracına ihtiyati tedbir konulduğunu, ilgili dava dosyasına 06.03.2024 tarihli müdahil talepli dilekçe ile tedbirin kaldırılması, mümkün olmaması halinde tedbirin değiştirilmesinin talep edildiğini, 16.05.2024 tarihli dilekçe ile de tedbir konulan malların değerinin gözetilerek tedbirin kaldırılmasının talep edildiğini, Mersin 6. Aile Mahkemesince sadece 27 araç üzerine konulan tedbirin kaldırıldığını, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin tarafları, hukuki niteliği ve tedbir talep konusu aynı olan iki farklı dosyada birbiri ile çelişen ve Dairenin yerleşik içtihatlarına aykırı karar verdiğini, anılan kararın Ankara, Antalya, Bursa, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemeleri kararlarına ve Yargıtay içtihatlarına da aykırı olduğunu, üçüncü kişi konumunda olan şirketin davada taraf olmadığından şirket mallarına tedbir konulamayacağını, konulan tedbirlerim ticari faaliyetleri olumsuz etkilediğini, tedbirin hakkâniyet, adalet ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu belirterek, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin birbirinden farklı ve çelişkili vermiş olduğu kararları ve Ankara, Antalya, Bursa, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri ile arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğunun tespitini, söz konusu uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
1. Adana Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 25.09.2024 tarihli ve 2024/5 Karar sayılı kararı ile; Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 11.09.2024 tarihli yazısı Daire kararları ile başka yer Bölge Adliye Mahkemeleri arasında görüş aykırılığı bulunmadığını bildirdiği; yapılan oylama sonucunda temin edilen daire kararları, talep dilekçeleri ve görüş yazıları hep birlikte değerlendirilerek; Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin tarih ve sayıları belirtilen kararları arasında uyuşmazlığın bulunduğunun oy çokluğuyla kabul edildiği belirtilerek, Bölge Adliye Mahkemeleri kararları arasında uyuşmazlık bulunduğuna, 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ilgili bilgi ve belgelerin eklenerek kararın bir suretinin Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir.
2. Dairemizin 24.10.2024 tarihli ve 2024/8300 Esas, 2024/7886 Karar sayılı kararı ile; 5235 sayılı Kanun'un 35 inci birinci fıkrasının (3) nolu bendi uyarınca, Başkanlar Kurulunun uyuşmazlığın giderilmesini kendi görüşlerini de ekleyerek istemesi gerekirken, Başkanlar Kurulunun kendi görüşlerini eklemeden dosyanın Dairemize gönderildiği, Başkanlar Kurulunca 5235 Sayılı Kanun'un 35 inci birinci fıkrasının (3) nolu bendi uyarınca kendi görüşleri eklendikten sonra dosyanın Dairemize gönderilmesi gerektiği belirtilerek dosyanın geri çevrilmesine karar verilmiştir.
3. Adana Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararı ile; Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 11.09.2024 tarihli yazısı Daire kararları ile başka yer Bölge Adliye Mahkemeleri arasında görüş aykırılığı bulunmadığını bildirdiği; yapılan oylama sonucunda temin edilen daire kararları, talep dilekçeleri ve görüş yazıları hep birlikte değerlendirilerek; Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin tarih ve sayıları belirtilen kararları arasında uyuşmazlığın bulunduğunun oy çokluğuyla kabul edildiği, davalının hissedarı olduğu şirketin ayrı tüzel kişiliğinin bulunduğu, davada taraf olmayan şirket adına kayıtlı taşınır, taşınmaz mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir kararının verilmesine imkan olmadığı belirtilerek, Bölge Adliye Mahkemeleri kararları arasında uyuşmazlık bulunduğuna, 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ilgili bilgi ve belgelerin eklenerek kararın bir suretinin Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 30.11.2017 Tarih, 2017/1141 Esas Ve 2017/1119 Karar Sayılı Kararı
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 389 uncu maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilecek olması, erkeğin şirket hissesi üzerine 14.09.2017 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması, yargılama sonunda kadının alacağını alabilmesi durumunda, karşı tarafı da mağdur etmeyecek şekilde hak ve adalet ilkesi, Mahkemece yargılama sırasında durum ve koşulların değişmesi halinde tedbirle ilgili yeniden değerlendirme yaparak karar verebileceği, istinafa konu yapılan ve tedbir konulması istenilen taşınmazların şirket adına kayıtlı olup anılan şirketin de davada taraf olmadığı gerekçesiyle, erkeğin hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
B. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 07.06.2018 Tarih, 2018/922 Esas ve 2018/823 Karar Sayılı Kararı
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; davalı tarafı da riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hak ve adalet ilkesi ile bağdaşmayacağı, yargılama sırasında davacının talebi üzerine davalı adına kayıtlı araçların kaydı ile davalının ortak olduğu şirketteki hisseleri üzerine üçüncü kişilere devrini engellemeye yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması, davacı vekilinin taşınmazları üzerine tedbir konulmasını istediği şirketin ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunması ve anılan şirketin taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının tarafı olarak yer almaması, 6100 sayılı Kanun'un 389 uncu maddesinin birinci fıkrasında açıkça; "...uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir verilebilir" hükmü düzenlenmiş olup tüzel kişiliği bulunan şirketin taşınmazlarının dava konusu olmadığı gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
C. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 01.04.2021 Tarih, 2021/655 Esas ve 2021/553 Karar Sayılı Kararı
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; mallarına ihtiyati tedbir konulan şirketin davanın tarafı olmadığı, davacının talebine konu alacak miktarı, taraflar arasındaki menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacı birlikte değerlendirilmeksizin diğer tedbirlere ek olarak şirkete ait taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
Ç. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 08.09.2022 Tarih, 2022/2119 Esas ve 2022/1787 Karar Sayılı Kararı
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; tüzel kişiliği olan şirketin davanın tarafı olmaması gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
D. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 10.02.2022 Tarih, 2022/184 Esas ve 2022/257 Karar Sayılı Kararı
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; davanın mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğu, davacı tarafın talebi üzerine davalı adına kayıtlı bir adet taşınmaza ihtiyati tedbir konulduğu, şahıs şirketi mal varlığının yarı hissesi üzerine tedbir konulması talebinin reddine karar verildiği, taraflar arasındaki menfaat dengesi, haklılık ve ölçülülük unsurları nazara alındığında ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
E. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 29.04.2021 Tarih, 2021/592 Esas ve 2021/604 Karar Sayılı Kararı
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; şirketin ayrı bir tüzel kişiliği olduğu ve ticari faaliyeti bulunan şirketin ticari faaliyetlerini sürdürmesinin imkansız hale gelebileceği gerekçesiyle davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
F. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 08.05.2023 Tarih, 2023/902 Esas ve 2023/859 Karar Sayılı Kararı
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; şirketin taşınmazları, araçları hele hele bankada bulunan hesapları üzerine konulabilecek tedbirlerin o şirketin faliyetlerini, işleyişini kısıtlayıp telafisi imkansız zararlar doğmasına sebebiyet vermesi kuvvetle muhtemel olduğu, İlk Derece Mahkemesinin itirazın reddi kararında açıkladığı yargılamayı gerektirmesi, ölçülülük ilkesi, şirketin taşınmazlarını, araçlarını ve hesaplarındaki paraları başkasına geçirmesi halinde telafisi imkansız zararların doğacağı yönündeki açıklamanın dinlenemeyeceği ve yerinde bulunmadığı gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
G. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 29.12.2023 Tarih, 2023/3120 Esas ve 2023/3644 Karar Sayılı Kararı
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; şirket davanın tarafı olmadığı halde, üçüncü kişinin malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
H. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 18.07.2024 Tarih 2024/1812 Esas ve 2024/1686 Karar Sayılı Kararı
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; hisse sahibi olunan şirketlerin mal varlığının dava konusu olmadığı gibi bunun yanında davalının ticari faaliyetlerini etkiler mahiyette davalının kendi şahıs malvarlığı yanında hisse sahibi olduğu şirketlerin de tüm malvarlığı üzerine tedbir konulmasının tedbirde ölçülülük ilkesine uygun görülmediği ve bu anlamda 6100 sayılı Kanun'un 394 üncü maddesindeki şartların oluşmadığı gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
I. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 29.12.2017 Tarih 2017/2395 Esas ve 2017/1823 Karar Sayılı Kararı
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; şirketin davada taraf olmadığı, davacı ile şirket arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
İ. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 06.07.2023 Tarih, 2022/1800 Esas ve 2023/1295 Karar Sayılı Kararı
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; şirketin davada taraf olmadığı, şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğu gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
J. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 23.10.2020 Tarih, 2020/1489 Esas ve 2020/1467 Karar Sayılı Kararı
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; şirketin davada taraf olmadığı, şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğu gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
K. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 17.05.2024 Tarih, 2024/786 Esas ve 2024/970 Karar Sayılı Kararı
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; adalet ve ölçülülük ilkeleri gözetilerek ihtiyati tedbir konulan araçların davacının muhtemel alacağını karşılamada yeterli olduğu gibi, davalının hissedarı olduğu şirketin davada taraf olmadığı, şirketin ayrı tüzel kişiliği bulunduğu gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir
L. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 03.06.2024 Tarih, 2024/940 Esas ve 2024/1119 Karar Sayılı Kararı
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; kural olarak ihtiyati tedbir kararının davacının yaklaşık olarak alabileceği katkı, katılma alacağı, değer artış payı alacağı ve faiz gibi fer'ilerinin toplam miktarını karşılayacak biçimde değerlendirilerek verilebileceği, karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düşmeyeceği, davalının hissedarı olduğu şirketin ayrı tüzel kişiliğinin bulunduğu, şirketin davada taraf olmadığı gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir
M. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 30.04.2024 Tarih, 2024/443 Esas ve 2024/1042 Karar Sayılı Kararı
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; davalının adı belirtilen şirkette hissesinin bulunduğu, şirketin davada taraf olmadığı, şirketin ayrı tüzel kişiliği bulunduğu, dava ve mal rejimi dışında bulunan 3.kişi adına kayıtlı taşınır-taşınmaz mallar üzerine ihtiyati tedbir konulmasının 6100 sayılı Kanun'un 391 inci maddesi uyarınca mümkün olmadığı gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir
N. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 19.02.2024 Tarih, 2024/15 Esas ve 2024/393 Karar Sayılı Kararı
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; kural olarak ihtiyati tedbir kararının davacının yaklaşık olarak alabileceği katkı, katılma alacağı, değer artış payı alacağı ve faiz gibi ferilerinin toplam miktarını karşılayacak biçimde değerlendirilerek verilebileceği, karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düşmeyeceği, şirketlerin ayrı bir tüzel kişiliği olduğu, davanın taraflarından olmadığı, ihtiyati tedbir şerhinin tarafların davaya konu edilen mal varlıkları üzerine konulabileceği, ihtiyati tedbirde hakkâniyet, adalet ve ölçülülük ilkelerinin gözetilmesi gerektiği, ilerde şartların değişmesi halinde Mahkemece her zaman ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, değiştirilmesine veya yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesine imkan bulunduğu, davalı adına kayıtlı olmayan üçüncü kişilere ait taşınmazlar üzerine tedbir konulamayacağı gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
O. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 13.02.2024 Tarih, 2023/2225 Esas ve 2024/333 Karar Sayılı Kararı
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; şirketin davada taraf olmadığı, şirketin ayrı tüzel kişiliği bulunduğu gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
Ö. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 12.06.2024 Tarih, 2024/1152 Esas ve 2024/1593 Karar Sayılı Kararı
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; hakkâniyet, adalet ve ölçülülük ilkeleri gözetildiğinde ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
P. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 19.02.2024 Tarih, 2023/2227 Esas ve 2024/388 Karar Sayılı Kararı
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; kural olarak ihtiyati tedbir kararının davacının yaklaşık olarak alabileceği katkı, değer artış payı katılma alacağı ve faiz gibi fer'ilerinin toplam miktarını karşılayacak biçimde değerlendirilerek verilebileceği, karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düşmeyeceği, araçların şirket tüzel kişiliğine ait olup şirketin davada taraf olmadığı, şirketin ayrı tüzel kişiliği bulunduğu gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağına karar verilmiştir.
R. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 18.07.2024 Tarih, 2024/1424 Esas ve 2024/1863 Karar Sayılı Kararı
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı kararı ile; Mersin 6. Aile Mahkemesince 26.11.2022 tarihli ara kararla davalının hisse sahibi olduğu şirket adına kayıtlı taşınmaz ve araçlara konulan ihtiyati tedbir konulduğu, 23.05.2024 tarihli ara karar ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 229 uncu maddesi uyarınca eklenecek değerlerde üçüncü kişilerin infaz sorumluluğu olduğu gerekçesiyle, şirket adına kayıtlı 27 adet araç üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, diğer araç ve taşınmazlar üzerindeki tedbirin devamına karar verildiği, davalı erkeğin şirkette hissesi olduğu, tedbire konu yönlerden bir kısım iddiaların yargılama gerektirdiği, ara karar ve ara karar gerekçesinin, dosyadaki bilgi ve belgelere, davanın, ihtiyati tedbirin mahiyetine, usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalının hissedarı olduğu şirket adına kayıtlı mallar üzerine ihtiyati tedbir konulacağına karar verilmiştir.
IV. DEĞERLENDİRME
1. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) nolu bendi uyarınca, bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulu, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan isteyebilir.
2. 6100 sayılı Kanun'un 389 ve devamı maddelerinde ihtiyati tedbir müessesi düzenlenmiş olup aynı Kanun'un 389 uncu maddesinin birinci fıkrası '' Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ...'' şeklindedir.
3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) ''Tüzel kişilik ve ehliyet'' başlıklı 125 inci maddesi '... (1) Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir./ (2) Ticaret şirketleri, Türk Medenî Kanununun 48 inci maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar saklıdır. ...'' şeklinde düzenlenmiştir.
4. 6100 sayılı Kanun'un ''Ortakların kişisel alacaklıları'' başlıklı 133 üncü maddesi ikinci ve üçüncü fıkrası da ''... (2) Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir./ (3) Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de haizdir. ...'' şeklinde düzenlenmiştir.
5. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 257 nci maddesi ve devamında ihtiyati haciz müessesi düzenlenmiş olup 257 nci maddesinin birinci fıkrasında rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcundan dolayı, ikinci fıkrasında da vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haczin konulabileceği düzenlenmiştir. Aynı Kanun'un 85 inci maddesi ve devamında da taşınır ve taşınmaz malların haczi düzenlenmiş olup özellikle aynı Kanun'un 88 inci maddesinin birinci fıkrası ''...Haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetler ile altın, gümüş ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder. ...'', 94 üncü maddesinin birinci fıkrası ...'' Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlâl ettiği oranda batıldır. Haczedilen payların satışı, taşınır malların satışı usulüne tâbidir. Diğer taşınırlarda icra dairesi başkasına devre mâni tedbirleri alır. ...'' şeklinde düzenlenmiştir.
6. Kural olarak, mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı hakları doğar. Eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp şahsi alacak hakkıdır (4721 sayılı Kanun md. 227/1, 231, 236/1, YİBGK'nun 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 Karar sayılı kararı).
7. 4721 sayılı Kanun'un 239 uncu maddesinin birinci fıkrası "... Katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” şeklinde düzenlenmiş olup aynı Kanun'un 226 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında ise "... Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler. ..." hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır. Başka bir anlatımla, tasfiye alacaklısı ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamaz, ancak borçlu eş isterse, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava sonuçlanıncaya kadar borcunu ayın olarak ödemeyi kabul edebilir.
8. Açıklanan bu kuralın istisnaları, 4721 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması ve aynı Kanun'un 240 ncı maddesinde düzenlenen aile konutu veya eşyanın söz konusu olması halinde tahdidi olarak belirtilmiş olup, temyize konu davadaki somut olayda, açıklanan istisnai durumlar da somut olayda mevcut değildir.
9. Ayrıca, kural olarak, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 sayılı Kanun md. 235/1). Ancak edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" de göz önünde bulundurulur. 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.
10. Bu tür uyuşmazlıklarda da; öncelikle, davalı eş tarafından 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesinde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır.
11. Karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi halinde, işlemin (tasarrufun) iptaline karar verilemez ve üçüncü kişi davalı olarak gösterilse dahi bu aşamada davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağından sorumlu tutulmaz. Sadece, üçüncü kişi hakkında 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesindeki amaç ve doğrultuda lehine kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi ve tasfiye sırasında borçlu eşin mal varlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine 4721 sayılı Kanun'un 241 inci maddesine göre eksik kalan miktarla sınırlı olarak alacak davası açılabilecektir. Başka bir anlatımla, borçlu eşin mal varlığı veya terekesi tasfiye borcunu ödemeye yetiyorsa, hiçbir zaman lehine kazandırma yapılan üçüncü kişi davacıya ödenecek katılma alacağından sorumlu tutulmayacaktır.
12. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; uyuşmazlık, eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davasında davalı eşin hissedar olduğu şirkete ait mal varlığına ihtiyati tedbir kararı verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
13. Öncelikle, mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp şahsi alacak hakkı niteliğinde olup 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesi uyarınca karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi halinde dahi işlemin (tasarrufun) iptaline karar verilemez ve üçüncü kişi davalı olarak gösterilse dahi bu aşamada davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağından sadece davalı eş sorumlu olup üçüncü kişi sorumlu tutulmaz. Ancak 4721 sayılı Kanun'un 241 inci maddesi uyarınca Kanun'da belirtilen şartların oluşması halinde eksik kalan katılma alacağı miktarla sınırlı olarak üçüncü kişi aleyhine alacak davası açılabilecektir.
14. Diğer yandan, 6100 sayılı Kanun'un 389 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olup mal rejiminin tasfiyesi davalarında tasfiye konusu mal davalı eş adına olan şirket hissesi ve ortakların hisseye bağlı mal varlıksal nitelikteki hakları olup ayrı tüzel kişiliği bulunan şirket adına kayıtlı mal varlığı tasfiye konusu değildir.
15. Ayrıca, 6102 sayılı Kanun'un 133 üncü maddesi uyarınca, ortağın kişisel alacaklıları da alacaklarını sermaye şirketlerinde ancak ortağa düşen kâr veya tasfiye payı yanında senede bağlanmış ve bağlanmamış payların haczi ve paraya çevrilmesi yoluyla isteyebilir.
16. O halde, tüm açıklamalara göre, başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın, mal rejiminin tasfiyesinde tasfiye konusu malın davalı eşin şirket hissesi ve ortak olan davalının hisseye bağlı mal varlıksal nitelikteki hakları olduğu ve mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan şahsi alacaktan öncelikle davalı eşin sorumlu olduğu, davalı eşin hisse sahibi olduğu şirketin ayrı tüzel kişiliği olup üçüncü kişi konumunda olduğu anlaşılmakla, ayrıca şirket adına kayıtlı mal varlığına ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği şeklinde yukarıda tarih ve sayıları belirtilen Bölge Adliye Mahkemelerin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığının giderilmesine karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
1. Mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davalarında tasfiye konusu malın davalı eşin şirket hissesi ve ortak olan davalının hisseye bağlı mal varlıksal nitelikteki hakları olduğu ve mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan şahsi alacaktan öncelikle davalı eşin sorumlu olduğu, davalı eşin hisse sahibi olduğu şirketin ayrı tüzel kişiliği olup üçüncü kişi konumunda olduğu anlaşılmakla, ayrıca şirket adına kayıtlı mal varlığına ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğine, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki uyuşmazlığın belirlenen şekilde giderilmesine,
2. Dosyanın Adana Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,04.02.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
KARARI YAZDIR