ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

İşe İade ve Tazminat İsteminde İşveren Vekili Olduğu İspat Edilemeyen İşçi İş Güvencesi Kapsamında Kabul Edilmelidir

24-01-2021 - 680

İşe İade ve Tazminat İsteminde İşveren Vekili Olduğu İspat Edilemeyen İşçi İş Güvencesi Kapsamında Kabul Edilmelidir


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
2020/3073
2020/11570
2020-10-13





Taraflar aralarındaki işe iade davası hakkında Bodrum İş Mahkemesi tarafından verilen 16/06/2016 tarihli ve 2015/504 esas , 2016/258 karar sayılı hükmün davacı tarafça temyizi üzerine temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 23/01/2020 tarihli ve 2016/27346 esas, 2020/1094 karar sayılı ilamıyla ONANMASINA karar verilmiştir.

Davacı vekilince Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin kararının maddi hataya dayandığı gerekçesi ile ortadan kaldırılması istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04/02/1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ile 09/05/1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı kararından dönülmesi mümkündür.

Somut uyuşmazlıkta, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 23/01/2020 tarihli ve 2016/27346 esas, 2020/1094 karar sayılı ilamıyla ONANMASINA karar verilmiş ise de; davacının işveren vekili olduğu yönünde dosyadaki delillerin yetersiz olup yasaya açıkça aykırılık hallerinin kamu düzeninden olup süre tutum dilekçesiyle incelenebileceği açık olduğundan 4857 sayılı İş Kanunu 18/son maddesinin olaya uygulanmasında maddi hata yapıldığı ve dolayısıyla hükmün aşağıda detaylı açıklanacak nedenlerle bozulması gerekirken onama ilamı tesis edildiği anlaşılmaktadır. Anılan sebeple, maddi hataya dayanan Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde proje ve yatırımlar direktörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine, müvekkilinin işe iadesine, işe başlatmama halinde işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen sürelere ilişkin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili; davacının işyerinin bütününü yöneten bir işveren vekili olduğunu, işe alım ve işten çıkartma yetksinin bulunduğunu, davacının çalıştığı süre boyunca iş sözleşmesine ve işyeri kurallarına aykırı davrandığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu:

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

4857 sayılı Kanun'un 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya iş yerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.

İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.

İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de iş yerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir.

Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de iş yerinin bütününü sevk ve idare edenlerin anılan anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İş yerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, iş yerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, iş yerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir.

Somut olayda; dosya kapsamından, davacının proje kalite ve yatırımlar direktörü olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin feshedildiği, Mahkemece, davacı ...'nın iş veren vekili olarak şirketi temsil ile şirketin sevk ve idaresinden sorumlu olduğu, şirketi temsilen sözleşmeler imzaladığı, birçok ülkede şirketini temsilen resmi ya da resmi olmayan üst düzey görüşmeler yaptığı ve bu görüşmelere karar verdiği, raporlama yaptığı, raporlamada üst düzey yöneticilerine bilgi verdiği, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre idari ve mali işlerden sorumlu, iş yerini sevk ve idare etme görevi yanında işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisine sahip işveren vekili olup iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının idari ve mali işlerden sorumlu olduğu gerekçede hatalı yazılmıştır.

Dosya içeriğindeki belgelerden, davalı şirketçe verilen vekaletname ekinde sunulan şirketin temsil ve ilzamına yetkili kişiler arasında davacının ismine yer verilmediği tespit edilmiştir. Ayrıca işverence sunulan vekaletnamelerin dayanağı şirket yönetim kurulu kararlarında, 29.09.2014 tarihli kararda şirketin kurulacak ... SH.A ünvanlı şirkete ortak olması için kuruluş işlemlerini şirket adına yürütmek için yetki verildiği, 08.01.2015 tarihli kararda ise davacıya hisse satış sözleşmesini şirket adına imzalaması için yetki verildiği, münferit işler için davacının şirket adına işlem yapmak için yetkilendirildiği tespit edilmiştir. Bu yetkilendirmeler davacıyı işveren vekili yapmaz. İşe alma ve işten çıkartttığına dair sunulan e-maillerin incelenmesinde ise davacının şirkete alınacak personel için iş görüşmesi yaptığı ve uygun olup olmadığına dair görüş bildirdiği, tek başına herhangi bir personeli işe aldığı veya işten çıkarttığına dair belgenin mevcut olmadığı tespit edilmiştir. Şirket adına davacının bazen tek, bazen de ... ve ... ile yurt dışına ziyaretler gerçekleştirdiği ve şirket Yönetim Kuruluna rapor sunduğu tespit edilmiştir. Sadece Arnavutluk ile sınırlı olmayan ..., ... v.b. bir çok bölgede proje araştırmaları yapıldığı rapor içeriklerinden tespit edilmiştir. Davalı şirket vekili cevabında davacının işyerinin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili olduğunu işe alım işten çıkartma yetkisinin olduğunu beyan etmiş ise de bu durumu ispat edememiştir. Bu nedenle davacının iş güvencesi hükümleri kapsamında olduğu anlaşılmakla davanın esası hakkında bir karar verilmek gerekirken davacının iş güvencesi kapsamında olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararının yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.10.2020 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
işe iade iş güvencesi işveren vekili tazminat haksız fesih işe başlatmama
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları