ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

İşçinin Kendi İsteği İle Ayrıldığını Bildiren İstifa Dilekçesi - İstifa Etme Nedeninin Sonradan İspatlanması

06-11-2021 - 328

İşçinin Kendi İsteği İle Ayrıldığını Bildiren İstifa Dilekçesi - İstifa Etme Nedeninin Sonradan İspatlanması


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
2016/31597





Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı iş yerinde 2002 Ocak ayından itibaren 21.10.2014 tarihine kadar boyacı olarak çalıştığını ve ücret alacakları ödenmediğinden iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, talep edilen alacakların zaman aşımına uğradığını, davacının 21.10.2014 tarihinde kendi isteği ile istifa ettiğini, yıllık izinlerini kullandığını, davalı işyerinde çalışma saatlerinin haftanın 5 günü 08:00-18:00 saatleri arasında olduğunu, gün içerisinde 50 dk. öğle arası yemek molası ve 15'er dakikadan iki defa çay molası olduğunu, ayda iki cumartesi de böyle çalışıldığını ancak diğer iki cumartesi de hiç çalışılmadığını, 25.09.2013 tarihli ÇSGB teftiş raporunda bu hususların tespit edildiğini, işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, 25.09.2013 tarihli tutanak gereğince bu tarihe kadar olan resmi bayram ve tatillerde yapılan çalışmaların bedellerinin banka yoluyla ödendiğini, bu tarihten sonra ise resmi bayram ve tatillerde çalışma yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, dosya içerisinde mevcut, davacı işçiye ait işyeri özlük dosyasının içerisinde, davacının imzasını taşıyan el yazılı istifa dilekçesi bulunduğu, beyanları tespit edilen tanık beyanlarından, davacı işçinin davalı işveren tarafından istifaya zorlanmadığı, başka bir iş bulduğu için kendi iradesi ile iş akdini sonlandırdığının anlaşıldığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 25/09/2013 tarihli tutanağı da göz önünde bulundurularak tüm dosya kapsamı doğrultusunda ödenmeyen fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağı bulunmadığı ve yıllık izinlerinin tümünü kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu:

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.

İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.

Somut olayda, davacı davalı iş yerinde 20/08/2002 – 21/10/2014 tarihleri arasında 12 yılı aşkın süre boyacı olarak çalışmış olup mahkemece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 25/09/2013 tarihli tutanağı gerekçe gösterilerek davacının fazla mesai ücret talebi ret edilmiştir. Bahsi geçen raporda davalı iş yerinde haftanın 5 günü 08.30-18.00 saatleri arasında tek vardiya halinde çalışıldığı ( günde 50 dk yemek ve günde 15’er dakikadan 2 defa çay ve sigara molası olmak üzere) günde toplam 80 dakika mola verildiği, iki haftada bir cumartesi günleri 8.30-18.00 saatleri arasında çalışılarak denkleştirme uygulanarak haftalık çalışma süresinin 45 saati aşmadığı tespit edilmiştir. Dosya kapsamındaki teftiş tutanağına göre davacının tüm hizmet süresi boyunca sürekli olarak aynı çalışma düzeninde çalıştığı benimsenerek sonuca gidilmiş ise de, teftiş raporunun 25/09/2013 tarihinde düzenlendiği ve raporda en son iş yerinde Mart 2011 tarihinde iş baş müfettişleri ... ve ... tarafından teftiş yapıldığından bu tarih esas alınarak inceleme yapıldığının belirtildiği dikkate alındığında, raporun Mart 2011 ile 25/09/2013 tarihleri arası için bağlayıcı olduğu, 25/09/2013 tarihinden sonraki ve Mart 2011 öncesi dönem için bağlayıcı kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, teftiş raporuna göre davacının fazla çalışma yaptığı ispat edilememiş ise de, anılan dönemlerin dışında kalan döneme ilişkin fazla çalışma iddiasının başka delillerle ispatı gerektiği dikkate alınmalıdır. Her ne kadar davacı tanığı 2010 yılına kadar davalı iş yerinde çalıştığını beyan etmiş ve çalışma dönemi zamanaşımı kapsamında kalmakta ise de davalı tanıkları, ‘’ İş yerinde mesai saatlerimiz sabah 08:30 akşam 18:00 saatleri arasıydı. Bir hafta 6 gün diğer hafta 5 gün çalışılırdı. Günde iki kez sabah 10:00 ve akşam 16:00 saatlerinde 15er dk. çay molası vardı. Öğlen 12:00 de 50dk. yemek molası vardı’’ şeklinde beyanda bulunmuş olup ayrıca dosya içerisinde davalı işyerinde denkleştirme esasının uygulandığına dair herhangi bir belge de bulunmamaktadır. Buna göre de davacının Mahkemece Mart 2011-25/09/2013 dönemi dışında diğer deliller ve tanık anlatımlarına göre fazla çalışma yapıp yapmadığının belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir.

Mahkemece yapılacak iş, söz konusu döneme ilişkin olarak davalı iş yerinde Mart 2011 tarihinde yapılan teftişe ilişkin rapor ve tüm ekleri de dosyaya celp edilerek, diğer deliller ve tanık anlatımlarına göre değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesidir.

Davacının iş akdinin feshi ve bu bağlamda kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktası da taraflar arasındaki ayrı bir uyuşmazlık konusudur.

Somut olayda, davacı tarafından imzası inkar edilmeyen istifa dilekçesi dosya arasına sunulmuştur. 21/10/2014 tarihli istifa dilekçesinde “kendi isteğimle iş yerinizden istifa ediyorum, gerekli işlemlerin yapılmasını arz ederim” şeklinde istifa iradesinin ileri sürüldüğü görülmektedir. Davacı açtığı davasında ise ücret alacaklarının ödenmemesi sebebi ile iş sözleşmesine son verdiğini belirtmiştir.

Mahkeme tarafından yazılı gerekçeyle davacının istifa ettiğinden kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de bu tespit yerinde değildir. Yukarıda açıklandığı üzere genel ifadeler taşıdığı anlaşılan istifa dilekçelerinde davacının daha sonra dava dilekçesi ile istifa sebebini somutlaştırmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı ise istifa sebebini ücret alacaklarının davalı işveren tarafından ödenmemesi olarak somutlaştırmış olduğundan yukarıdaki bentte yer alan bozma gereği yerine getirildikten sonra davacının fazla mesai ücret alacağının bulunduğu ve işveren tarafından ödenmediğinin ispat edilmesi halinde davacının kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Anılan yön gözetilmeden eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle kıdem tazminatının reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 09/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları