Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Somut olayda hükümlü, hakkında verilen mahkumiyet kararından sonra:
Başka bir dosyada tanık olarak dinlenen S.D.’nin,
Kendini IHH görevlisi olarak tanıtıp yardım vaadiyle banka kartlarını topladığını,
Bu kapsamda hükümlünün de kartını aldığını,
Mağdurların gönderdigi paraları ATM’lerden kendisinin çektiğini,
Bu anlatımlar nedeniyle Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinde hükümlü hakkında beraat kararı verildiğini,
belirtmiş ve bu beyanları “yeni delil” olarak ileri sürerek yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme ise:
S.D.’nin cezaevinde “suç üstlenen” biri olduğunu,
Benzer şekilde birçok dosyada bu tür ifadelerde bulunduğunu,
Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi gerektiğini,
soyut şekilde gerekçe göstererek talebi reddetmiştir.
Yüksek Mahkeme ne dedi?
S.D.’nin beyanı, ilk yargılama sırasında mahkemenin bildiği ve inceledigi bir olgu değildir.
Dosyada, S.D. hakkında “suç üstlenme” nedeniyle verilmiş bir mahkumiyet kararı da tespit edilmemiştir.
Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki tanıklık, hükümden sonra ortaya çıkan ve sanık lehine değerlendirilmesi gereken “yeni delil” niteligindedir.
Bu tür yeni deliller, CMK m. 311/1-e kapsamında yargılamanın yenilenmesi sebebi olabilir.
Sonuç olarak;
➡️ Mahkeme önce bu delilin “kabule şayan” olduğu değerlendirip yargılamanın yenilenmesine karar vermeli,
➡️ Ardından sanığın hukuki durumunu, bu yeni delili de dikkate alarak yeniden tartışmalıydı.
Soyut “bu kişi suç üstleniyor” gerekçesiyle talebin peşinen reddi kanuna aykırı bulunmuş ve karar kanun yararına bozulmuştur.
Hükümlünün yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.03.2023 tarihli ve 2020/104 Esas, 2020/340 Karar sayılı ek kararının, itiraz edilmeksizin kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 13.02.2024 tarihli ve 2023/23364 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 08.03.2024 tarihli ve KYB-2024/20754 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 08.03.2024 tarihli ve KYB-2024/20754 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre, ... isimli şahsın benzer suçlarda ve farklı dosyalarda da suç üstlendiği gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiş ise de,
Sanığın ilk beyanında ve aşamalarda verdiği savunmalarında özetle, ... Parkı'nda oturduğu esnada yanına ... isimli şahıs ile birlikte bir kadının geldiği, İhh'da çalıştıklarını, yardım yapmak amacıyla kart bilgisi ve şifresini kendilerine vermesi karşılığında kendisine para vereceklerini belirttikleri, sanığın bu teklifi kabul ettikten sonra 200,00 Türk lirasını alarak kartını ve şifresini verdiği,
Müşteki ...'ın, internet üzerinde kiralık villa ilanı gördüğü, ilanda belirtilen telefon numarası üzerinden WhatsApp üzerinden iletişime geçerek sanığa ait hesap numarasına 500,00 Türk lirası gönderdiği, birdaha şahısa ulaşamadığından bahisle şikayetçi olması üzerine inceleme konusu dosyanın açıldığı ve sanığın mahkumiyetine karar verildiği,
Sanığın inceleme dışı Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/195 esas sayılı dosyasında, aynı tip suçtan ve benzer olaydan yargılanması esnasında, tanık ...'ın alınan beyanında, parklarda yalnız gördüğü, maddi durumunun kötü olduğu insanların yanına yaklaşarak maddi menfaat karşılığında hesap kartlarını ve şifresini aldığını, sanığı tanıdığı, aynı yöntemle kartını ve şifresini alarak işlemiş olduğu dolandırıcılık suçlarında kullandığını beyan ettiği, Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/02/2023 tarihli ve 2021/195 esas, 2023/41 sayılı kararı ile tanık ...'ın beyanları esas alınarak sanık hakkında beraat kararı verildiği ve suç duyurusunda bulunulduğunun anlaşılması karşısında,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311/1-e maddesi uyarınca kesinleşen hükümden sonra ortaya çıkan bu durumun yargılamanın yenilenmesi sebebi olabileceği nazara alınarak, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olduğuna karar verildikten sonra sanığın hukukî durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.03.2020 tarihli ve 2019/148956 Soruşturma ve 2020/10819 Esas sayılı iddianamesi ile hükümlü ... hakkında, "...şikâyetçinin sahibinden.com isimli internet sitesinde görmüş olduğu kiralık yazlık ilanı ile ilgili olarak 0 505 (...) (..) (..) numaralı telefon numarası ile görüştükten sonra, şüpheliye ait banka hesabına kapora olarak 300,00 TL gönderdiği halde şüphelinin kendisini dolandırdığı..." iddiasıyla bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.12.2020 tarihli ve 2020/104 Esas, 2020/340 Karar sayılı kararında yer alan "...müştekinin www.sahibinden.com sitesinde gördüğü ilan üzerine iletişime geçtiği GSM numarasının 0505 (...) (..) (..) olduğu, söz konusu hattın açık hat diye tabir edilen ve adres ve kimlik bilgileri tespit edilemeyen yabancı bir kişinin adına kayıtlı olduğu, müştekinin 24.07.2019 tarihinde saat 15:07'de "713291861 nolu ilana istinaden ödeme" açıklaması ile sanığın hesabına 300 TL para gönderdiği, söz konusu tutarın aynı gün saat 15:22'de bankamatikten kart ve şifre kullanılarak çekildiği, ATM para çekme kamera kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre parayı çeken kişinin sanık olup olmadığının kesin belirlenemediği muhtemel farklı kişi olduğunun rapor edildiği anlaşılmaktadır. Sanık savunmasında, söz konusu telefon numarasının kendisi tarafından kullanılmadığı, kendisine ait olan hesabın parkta karşılaştığı iki kişi tarafından istendiğini, kendisine yardım yapılacağını söylendiğini, kartını ve şifresini vermesi üzerine kendisine 200 TL verildiğini, suç işlemediğini beyan etmiştir. Mahkememizce sanık hakkında açılan başkaca davalara ilişkin istenen ifade örneklerinden de sanığın hesabına gelen başkaca paralarla ilgili açılan soruşturma ve davalarda da benzer şekilde savunma yaptığı anlaşılmıştır. Kendisine yardım yapılması için kişinin hesap numarası istenebilecek olsa da kart ve şifre bilgilerinin istenmesinin gerçeklikten uzak oluşu, sanığın kart ve şifrelerini verip karşılığında para alması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde sanığın savunmasının suçtan ve cezadan kurtulmaya dönük olduğu kanaatine ulaşılarak savunmasına itibar edilmemiştir. Sanık hesabını para karşılığı kullandırtarak hesabı ile ilgili yapılacak eylemlere rıza göstermiştir. Sanık atılı suçu işlemediği yönünde savunmada bulunmuş ise de, mahkememizce hesabını para karşılığı kullandırtarak iştirak ettiği kabul edilen eylemin maddi ve manevi unsurları ile dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, eylemin www.sahibinden.com isimli internet sitesi kullanılmak suretiyle bilişim sistemleri araç kılınarak gerçekleştirildiği..." şeklindeki gerekçeyle bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ve son cümlesi, 62 nci, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca neticeten 3 yıl 4 ay hapis ve 500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş; bu karar istinaf edilmeksizin 05.05.2021 tarihi itibarıyla kesinleştirilmiştir.
Hükümlü, 10.03.2023 havale tarihli dilekçesi ile "kendisini İHH görevlisi olarak tanıtıp yardım yapacağından bahisle banka kartını alan kişinin S.D. olduğunu öğrendiğini, bu kişinin Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/195 Esas sayılı dosyasında bu hususta tanık olarak ifade verdiğini, bu ifadenin yeni delil mahiyetinde olduğunu..." bildirmek suretiyle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.03.2023 tarihli ve 2020/104 Esas, 2020/340 Karar sayılı ek kararındaki "Hükümlü ...'in mahkememize göndermiş olduğu dilekçesinde yeniden yargılanma talebinde bulunmuş ise de suçu işlediği iddia edilen S.D.'nin benzer suçlarda ve farklı dosyalarda da suç üstlendiği, bu şekilde farklı hükümlülerin benzer talepler gönderdiği, S.D.'nin cezaevinde suç üstlendiğinin daha önce anlaşıldığı..." şeklindeki gerekçeyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiş ve bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
5271 sayılı Kanun'un "Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri" başlıklı 311 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi;
"(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
...
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa."
Şeklindedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 04.05.2023 tarihli ve 2022/11-574 Esas, 2023/272 Karar sayılı ilamında; "...yargılamanın yenilenmesini; kanunda sınırlı şekilde sayılan yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin en az birisine dayalı olarak kesinleşmiş bir hükümde adli hata bulunduğu iddiasıyla kural olarak hükmü veren mahkemeye başvurulmasıyla başlayan, hükmü veren hâkimin katılımı olmaksızın, mahkemece başvurunun şekil ve esas açısından kabulüne karar verilmesi hâlinde devam edilerek hükme konu sanık ve fiil hakkında yeniden kovuşturma yapılmasına imkân sağlayan, olağanüstü bir kanun yolu olarak tanımlamak mümkündür. Yargılanın yenilenmesi, mutlaka istek üzerine yapılabilecek, davasız yargılama olmaz ilkesinin doğal sonucu olarak mahkemece re'sen yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmesi mümkün olmayacaktır. Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü de yargılamanın yenilenmesine engel teşkil etmeyecektir. Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulmasına ilişkin yenileme nedeni CMK'nın 311. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenmiştir. Delil ve olayların, yargılanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için yeni olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın yeni olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da yeni sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de yeni sayılmaktadır. Daha önceden mahkemeye bildirilen ancak mahkeme tarafından değerlendirilerek inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil ve olgular yeni değildir. Buradaki yenilikten anlaşılması gereken taraf bakımından değil, mahkeme bakımından olay ya da delilin yeni olmasıdır. Mahkemece bilinmeyen, incelenmeyen, yargılama konusu yapılmayan ve bu nedenle değerlendirilmeyen deliller yeni delil veya olay kapsamındadır. Yenilik açısından önemli olan delil vasfına sahip olacak biçimde içerikteki yeniliktir. Bu nedenle hükümlünün bildiği veya bilmesi gereken bir olay veya delil, mahkemece bilinmiyorsa veya öğrenilmekle birlikte değerlendirilmemişse yargılanın yenilenmesi nedeni olabilecektir. Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda önemli de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır. Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller ile birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılıcak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur. Buna göre, yargılama aşamasında yerel mahkemece temas edilen, bilgi sahibi olunan, incelenen ve hüküm verilirken göz önüne alınan, temyiz aşamasında da Özel Dairece incelenip değerlendirilen bir delile ilişkin olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmak mümkün olmadığı gibi bu tür nedenlere dayalı olarak yapılan taleplerin de kabul edilmemesi gerekmektedir. Bu nedenle, gerek ilk derece yargılamasında gerekse temyiz aşamasında ileri sürülen, yargılama makamlarının bilgi sahibi olduğu, suçun sübutu ve nitelendirmesi bakımından göz önüne alınan, bu şekilde aşamalarda değerlendirilen olay ve delillere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması durumunda, CMK'nın 318. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca mahkemece yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule değer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir... " denilmektedir.
Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; hükümlünün 10.03.2023 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu duruşma tutanağına göre, Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/195 Esas sayılı dosyasında tanık sıfatıyla dinlenen S.D.'nin, "Benim hakkımda çok sayıda dolandırıcılık suçundan açılmış davam ve kesinleşmiş kararlarım vardı, 2019 yılında bu sebeple firari idim, her iki kulağımda da işitme problemim olduğu için işitme cihazı kullanırım, o tarihlerde yurt dışına kaçmak istiyordum, bu sebeple para lazımdı, internetten insani yardım vakfına ait siteden bakarak kendime sahte kimlik kartı yaptım, ayrıca bu yaptığım kimlik kartını iple boynuma asmıştım, hesaplarımda dondurulmuştu, Okmeydanında ve diğer bazı yerlerde parklarda yalnız gördüğüm maddi durumunun iyi olmadığı giyim ve kuşamından belli olmayan insanların yanına gidip kendilerine para yardımı yapılacağını söyleyerek banka kartlarını alıyordum, bu şekilde yargılandığım bir sürü dosyam var ancak henüz toplam infaz sınırı olan 28 yıllık sürem dolmadı, az bir süre kaldı, ayrıca internetten çıkarttığım formları da doldurmuştum, inanmayan olunca onları gösteriyordum, ben daha sonra yakalanıp cezaevine girdim, Şeyhmus isimli şahısta karantina koğuşunda beni gördü, bana suçlarını itiraf et diye söyledi, bende kabul etmedim, daha sonra ailesine durumu anlatmış, onlarda benim annemi bulmuşlar, annem gelip bana doğruları söylemezsen hakkımı helal etmem diye söyledi, ben Şeyhmus isimli şahsı görünce tanıdım, zira bu şahsı parkta görünce önce QNB ya da Garanti bankası kartı almıştım, telefon numarasını da almıştım, kartlar bloke olunca kendisini bir iki kere daha aradım, hatta inanması için buluştuğumuzda kendisine vakfın yardımı adı altında 500 TL de para verdim, olay bu şekilde olmuştur, Ben sanık ile farklı odalardayım ancak odalarımız maltayı paylaşmaktadır, orada görüştüğümüz oluyor, mağdur kişilerin gönderdikleri paraları çoğunlukla ben çekiyordum, ancak bazen C.T., M.G., E.D. gönderilen paraları çekiyorlardı, gündüzleri ben çekiyordum, kameraya görüntü vermemek için şapka takıp çekiyordum, mavi lacivert takım elbise giyiyordum, güneş gözlüğü takıyordum, ancak her zaman gözlük olmuyordu, ben cezaevine 2019 yılı 30 Aralıkta cezaevine girdim, 2020 yılının Ekim ayında açık cezaevinden firar ettim, Şeyhmus cezaevine 2022 yılında geldi, benim Şeyhmus tan kartını aldığım tarihte ve suç tarihi işlediğim tarihte ben hiç cezaevine girmemiştim, Şeyhmus'un kartı ile yaptığım olaylar 2017-2018-2019 yıllarıydı görüntülerdeki bu şahıs ben değilim E.'ye benziyor ama kesin emin değilim, E. cezaevinde değil halen aramaları vardır, firaridir." şeklinde beyanda bulunduğu ve bu beyana istinaden Mahkemenin 15.02.2023 tarihli ve 2021/195 Esas, 2023/41 Karar sayılı kararıyla hükümlünün beraatına karar verildiği, bu kararın istinaf aşamasında olduğu; UYAP üzerinden yapılan incelemede, S.D.'nin hükümlü hakkında devam eden farklı yargılamalar sırasında da aynı şekilde beyanda bulunduğu ve dosyada suç üstlenme suçundan hakkında mahkûmiyet kararı verildiğine yönelik bir bilgi veya belgeye rastlanmadığı; yargılamanın yenilenmesi talebinde belirtilen bu hususun, yargılama aşamasında yerel mahkemece temas edilen, bilgi sahibi olunan, incelenen, hüküm verilirken göz önüne alınan olaylara ilişkin olmayıp, yeni bir delil niteliğinde bulunduğu, bu itibarla kesinleşen hükümden sonra ortaya çıkan bu durumun 5271 sayılı Kanun'un 311 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yargılamanın yenilenmesi nedeni olabileceği nazara alınarak, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olduğuna karar verildikten sonra sanığın hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden talebin reddine karar verilmesi Kanun'a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür,
III. KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 24.03.2023 tarihli ve 2020/104 Esas, 2020/340 Karar sayılı ek kararının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için dava dosyasının, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
04.2024 tarihinde karar verildi.
KARARI YAZDIR
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun