Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 04.10.2021 tarihinde çalışmaya başladığını, 04.10.2022 tarihinde iş sözleşmesinin haksız olarak sendikal sebeple feshedildiğini, sendikal tazminat talepli olarak açmış oldukları işe iadeye ilişkin Emirdağ 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi 2022/312 Esas sayılı davasının hâlen derdest olduğunu, bu dosyada ihtiyari arabuluculuk tutanağının geçersizliği konusunda dava açmaları için iki haftalık kesin süre verildiğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshedildiği 04.10.2022 tarihinde usulüne uygun yapılmış bir arabuluculuk daveti ve süreci olmadan, davalı işveren personelince arabuluculuk evrakının imzalatıldığını, iş sözleşmesinin feshi ile ekonomik geleceği tehlikeye giren müvekkilinin zorda kalmasından istifade edildiğini, her ne kadar ihtiyari arabuluculuk tarihi 11.10.2022 olarak gözükse de müvekkilinin ihtiyari arabuluculuk tutanağını iş sözleşmesinin sonlandığı tarih olan 10.10.2022 tarihinde fesih evrakı ile birlikte feshe ilişkin belgeleri imzaladığını zannederek imzaladığını, müvekkiline tüm belgelere imza atmadığı takdirde işçilik alacaklarının ödenmeyeceği yönünde tehditte bulunulduğunu ve fesih evrakının imzalatıldığı söylenerek okumasına bile izin verilmeden birtakım belgeler imzalatıldığını, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshedilmesinin yaşadığı şokla beraber haklarını kaybetme korkusuyla tutanağı imzalamak zorunda kaldığını, davalı Şirketin müvekkilinin yasal haklarını kullanmasının önüne geçmek amacıyla arabuluculuk tutanağında yazan şartları hile ile müvekkiline dayattığını, müvekkili tarafından ihtiyari arabuluculuk yoluna başvuru yapılmadığını, arabulucunun müvekkili ile hiçbir şekilde iletişim kurmadığını, müvekkiline davet mektubu gönderilmediğini, her ne kadar tutanakta görüşmenin telekonferans yolu ile yapıldığı yazılmış ise de müvekkilinin arabulucu tarafından görüşmek ve müzakerede bulunmak için aranmadığını, telekonferans yolu ile görüşme yapmadığını, müvekkilinin arabulucu tarafından arabuluculuk kurumu ve sonuçları hakkında bilgilendirilmediğini, tüm ihtiyari arabuluculuk tutanaklarının müvekkiline davalı işveren çalışanı ...................... isimli personel tarafından, fesih gününde davalıya ait işyerinde imzalatıldığını, arabuluculuk tutanağında arabuluculuk görüşmelerine başlanıldığı ve görüşmelerin bittiği saatin yazılı olmadığını ve dosya numarası bulunmadığını, müvekkiline üzerinde anlaşıldığı belirtilen alacak kalemlerine ilişkin çok düşük miktarda bir ödeme yapıldığını, tutanağın aşırı yararlanma nedeniyle de geçersiz olduğunu, arabuluculuk tutanağında yer alan işe iade davası konularında da anlaşıldığı şeklindeki beyanın hukuken geçersiz olduğunu, yapılan arabuluculuk ve anlaşma tutanağının yok hükmünde olduğunu ileri sürerek 11.10.2022 tarihli ihtiyari arabuluculuk tutanağının geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları kabul etmediklerini, davacı ile müvekkili şirket arasında usulüne uygun şekilde arabuluculuk süreci yürütülüp anlaşma sağlandığını, davacıyla hür iradesi doğrultusunda ihtiyari arabuluculuk süreci yürütüldüğünü, anlaşma sağlanıp alacaklarının müvekkili Şirket tarafından davacıya ödendiğini, aşırı yararlanma iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davanın ikame edilmesinde davacının hukuki yararının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; arabuluculuk görüşmelerinin davalı işverene ait işyerinde yapılmış olmasının arabuluculuk tutanağını geçersiz hâle getirmeyeceği anlaşılmakta ise de dava konusu geçersizliği ve iptali istenen ihtiyari arabuluculuk belirleme tutanağının ve son tutanağının 11.10.2022 tarihinde düzenlendiği, arabuluculuk görüşmelerine başlanıldığı ve görüşmenin bittiği saatin yazılı olmadığı, görüşmenin ne kadar sürdüğünün anlaşılamadığı, dinlenen tanık beyanlarından arabulucu ile hiç görüşmenin yapılmadığının anlaşıldığı, işçilik haklarının arabuluculuğa taşındığı, faaliyetin ne olduğu, nelerin müzakere edildiği, işçilik alacaklarının miktarları ve anlaşmaya varamadıkları hususların neler olduğu açıklanmadan, yine arabuluculuğun hukuki sonuçları konusunda davacı tarafa bilgilendirme yapılmadan arabuluculuk son tutanağının davacı tarafa imzalatıldığı, arabulucu belirleme tutanağının ve son tutanağının aynı gün düzenlendiği, Arabaluculuk Daire Başkanlığının müzekkere yazı cevabından arabuluculuk dosyasının 08.11.2022 tarihinde açılış ve kapanışının gerçekleştirildiğinin belirtildiği, bu itibarla davalı işverenin arabuluculuk görüşmesi öncesinde davacı ile tartışmaksızın tüm evrakı önceden hazırladığı, davacının görüşme, düzenlenen tutanak içeriği ve süreç hakkında yeterince aydınlatılmadığı kanaatine varıldığı, arabuluculuk sürecinin davacının hür iradesi ile gerçekleşmediği, tutanağın imzalanmaması hâlinde tazminatlarını alamayacakları yönünde beyanda bulunulduğundan bu şekilde yapılan arabuluculuk tutanağının usulüne uygun geçerli bir tutanak vasfını haiz olmadığı, arabuluculuk tutanağının iptali istemine ilişkin bir davada iddia, arabuluculuk faaliyetinin hiç yapılmadığı veya usulüne uygun yapılmadığı yönünde ise anlaşma tutanağının iptali için davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması şartı aranmayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile 11.10.2022 tarihli taraflar arasında imzalanmış olan ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı vekilince sunulan belgelerden arabuluculuk görüşmelerinin davalı işverenliğe ait işyerinde yapılmış olması arabuluculuk tutanağını geçersiz hâle getirmeyeceği anlaşılmakta ise de; dava konusu geçersizliği ve iptali istenen ihtiyari arabuluculuk belirleme tutanağının ve son tutanağının 11.10.2022 tarihinde düzenlendiği, arabuluculuk görüşmelerine başlanıldığı ve görüşmenin bittiği saatin yazılı olmadığı, görüşmenin ne kadar sürdüğünün anlaşılamadığı, dinlenen tanık beyanlarından arabulucu ile hiç görüşmenin yapılmadığının anlaşıldığı, işçilik haklarının arabuluculuğa taşındığı, faaliyetin ne olduğu, nelerin müzakere edildiği, işçilik alacaklarının miktarları ve anlaşmaya varamadıkları hususların neler olduğu açıklanmadan, yine arabuluculuğun hukuki sonuçları konusunda davacı tarafa bilgilendirme yapılmadan arabuluculuk son tutanağının davacı tarafa imzalatıldığı, arabuluculuk belirleme tutanağının ve son tutanağının aynı gün olduğu, bu itibarla davalı işverenin arabuluculuk görüşmesi öncesinde davacı ile tartışmaksızın tüm evrakları önceden hazırladığı, davacının görüşme, düzenlenen tutanak içeriği ve süreç hakkında yeterince aydınlatılmadığı kanaatine varıldığı, arabuluculuk sürecinin davacının hür iradesi ile gerçekleşmediği, tutanağın imzalanmaması hâlinde tazminatlarını alamayacakları yönünde beyanda bulunulduğundan bu şekilde yapılan arabuluculuk tutanağının usulüne uygun geçerli bir tutanak vasfını haiz olmadığı, tutulan arabuluculuk tutanağının yasanın aradığı koşullara uygun olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
Tarafların kendi ... iradeleri ile ihtiyari arabuluculuk sürecinin başlatılmasına ve yürütülmesine karar verdiklerini ve arabulucu belirleme tutanağı ile arabulucuyu tayin ettiklerini, 11.10.2022 tarihli arabuluculuk son tutanağında zikredilen işçilik alacakları bakımından tarafların anlaşmaya vardıklarını ve müvekkili Şirketin davacıya tüm işçilik alacaklarına karşılık ödeme yaptığını,
Arabulucu belirleme tutanağının ve son tutanağın aynı gün düzenlenmiş olmasının iptal gerekçesi olmadığını,
Arabuluculuk sürecinin bir gün içinde tamamlanmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu,
Arabuluculuk görüşmelerine başlanıldığı ve görüşmenin bittiği saatin yazılı olmaması, görüşmenin ne kadar sürdüğünün anlaşılamaması gerekçesiyle arabuluculuk tutanağının iptal edilmesi gerektiğine ilişkin kanuni bir düzenleme ve yüksek mahkeme içtihadı bulunmadığını,
Arabuluculuk son tutanağı incelendiğinde hangi konuların anlaşma konusu olduğunun açık olduğunu, miktar içermese de arabuluculuk tutanağının geçerli olduğu yönünde yüksek mahkeme kararları olduğunu,
İstinaf incelemesinde de davacının hür iradesi olmadığı gerekçesinin devam ettirildiğini, ancak bu hususa hangi delillerle ve ne şekilde kanaat getirildiğinin izahtan yoksun kaldığını,
Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için davacının hata, hile, ikrah hâllerinden biri dolayısıyla iradesinin fesada uğradığı düşünülse bile hak düşürücü sürenin geçmesi dolayısıyla davacının buna dayanmasının mümkün olmadığını,
Husumetli ve çelişkili tanık anlatımlarının görgüye değil duyuma dayalı olduğunun göz ardı edildiğini, hükme esas alınamayacak tanık anlatımları ile kanaate varılmasının hukuka aykırı olduğunu,
Gerekçeli kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297. maddesinde belirtilen şartları taşımadığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, dava konusu ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR