Usuli Kazanılmış Hak - Aleyhe Hüküm Verme Yasağı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No : 2019/4329
Karar No : 2021/4783
Karar Tarihi : 2021-06-07





Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma üzerine yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların murisine ait 18 ada 53 parsel sayılı taşınmaza davalının trafo yapmak suretiyle elattığını, daha önce elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil davası açtıklarını belirterek, 03.12.2010 tarihinden itibaren fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL ecrimisil talep etmiş, yargılama sırasında 21.02.2014 tarihli dilekçe ile talebini 13.247,29 TL’ye artırmıştır. Birleşen davada ise 23.09.2013-02.06.2016 tarih aralığı için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL ecrimisil talep etmiş, bozma ilamından sonra ise 08.06.2018 tarihli dilekçeyle, asıl dava için talebini 14.389,20 TL’ye, birleşen dava için talebini 16.301,48 TL’ye artırmıştır.

Davalı vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, 03.12.2010-23.09.2013 tarih aralığı için toplam 13.247,29 TL ecrimisilin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, yalnız davalı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi; “...ecrimisil verilmesinde bir isabetsizlik yok ise de, önceki dönem kesinleşen ecrimisil miktarına Üretici Fiyat Endeksinin tamamı yansıtılmak suretiyle belirlenecek miktardan az olmamak koşuluyla bulunacak ecrimisilin hüküm altına alınması gerektiği” belirterek hükmü bozmuş, Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra, aynı taraflar arasında görülen bir başka dava dosyası ile birleştirilerek yeniden bilirkişi raporu alınmış ve asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, toplam 30.690,68 TL ecrimisil bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10.000 TL’sine birleşen dava tarihinden, 6.301,48 TL’sine 08.06.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, ecrimisil talebine ilişkindir.

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Kural olarak, mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir ve davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

Taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde Yargıtayın temyiz eden tarafın yararına olarak verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme artık, temyiz eden tarafın önceki bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır.

Somut olayda, mahkemece ilk kararda davanın kabulüne, 13.247,29 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildikten sonra, karar yalnızca davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyan mahkemece asıl dava yönünden usuli kazanılmış hakka riayet edilmeyerek asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, asıl dava için 14.389,20 TL, birleşen dava için 16.301,48 TL olmak üzere toplam 30.690,68 TL ecrimisil bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, HUMK'un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 07.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.