Tören ve Kutlamalar - Yönetmelik Maddesinin İptali
Danıştay İdari Dava Daireleri
Esas No : 2017/3358
Karar No : 2019/2332
Karar Tarihi : 2019-05-15





Özet:

  • Davacı tarafından, ulusal ve resmi bayramların önem ve etkinliğinin ortadan kaldırıldığı; kutlamalarda, yargının temsil edilmediği; çelenk koyma hakkının ortadan kaldırıldığı; mülga Yönetmelikte yer alan hükümlerin dava konusu düzenleme ile kaldırılmasının sebepleri ile haklı gerekçelerinin ortaya konulamadığı belirtilerek, Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
  • 2429 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenler konusunda düzenleme yapmak bakımından verilen yetki kapsamında, ulusal bayram, resmi bayramlar, mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve tarihi günlerin kutlanmasını sağlamak amacıyla yapılacak törenlerin ve kutlama ilkelerinin belirlenmesi amacıyla düzenlenen Yönetmeliğin belirtilen dava konusu maddelerinde, herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiştir.
  • Bu itibarla, Daire kararının, idare hukukunun temel ilkeleri ile üst normlara aykırı bir yönü bulunmayan dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi ile 6. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

 

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesi'nin 08/03/2017 tarih ve E:2013/6, K:2017/1294 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: 05/05/2012 tarih ve 28283 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, "Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği"nin, 1. maddesinin; 2. maddesinin 4. fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentleri ile 6. fıkrasının; 3. maddesinin 2. fıkrasının; 4. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinin 1, 2, 3 ve 5 numaralı alt bentlerinin; 5. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkralarının; 6. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkralarının; 7. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinin 1 numaralı alt bendinin 1. ve 2. cümleleri ile (b) bendinin 2, 3 ve 4 numaralı alt bendlerinin; 8. maddesinde yer alan "Başkentte Ankara Valiliği, Başkent dışında valilikler ve kaymakamlıklarca oluşturulacak kutlama komiteleri tarafından" ibaresi ile aynı maddenin 3. (son) cümlesinin ve Yönetmeliğe ekli (1) sayılı listenin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesi'nin 08/03/2017 tarih ve E:2013/6, K:2017/1294 sayılı kararıyla;

2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, 1923 yılında Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim gününün Ulusal Bayram olduğu, resmi bayram günlerinin sayıldığı 2. maddesinin (A) bendinde, 23 Nisan gününün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs gününün Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos gününün de Zafer Bayramı olduğu, anılan Kanun'un 4. maddesinde ise, ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenlerin Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor ve Kültür Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceğinin kurala bağlandığı;

2429 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca 16/04/2012 tarihli ve 2012/3073 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilerek, 05/05/2012 tarihli ve 28283 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren dava konusu Yönetmeliğin "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, Yönetmeliğin, ulusal bayram Cumhuriyet Bayramı ve resmi bayramlar Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, Zafer Bayramı ile mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve tarihi günlerin kutlanmasını sağlamak amacıyla yapılacak törenleri kapsadığının belirtildiği;

"Tören ve kutlama ilkeleri" başlıklı 2. maddesinde; Cumhurbaşkanının bulunduğu taşra tören ve kutlamalarında Başkent programının uygulanacağı; dış temsilciliklerimizde yapılacak tören ve kutlamaların, Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğünce verilecek talimata göre düzenleneceği; merkezinde birden fazla ilçe bulunan illerde ve bu ilçelerde kutlamaların, il kutlama komitesinin hazırlayacağı programa göre yapılacağı; Başkent dışında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başbakan veya Bakanların törene katılması durumunda Cumhuriyet Bayramı ve Zafer Bayramı tebrikatını, mahalli mülki amir ile birlikte kabul edeceği ve önde yer alacakları belirtilerek, dava konusu edilen kısımlarında ise, şeref tribününde mahalli mülki amirden önce yer alacakları; bu durumda ekli (1) sayılı listede yer alan kişilere şeref tribününün durumuna göre mahalli mülki amir, garnizon komutanı ve belediye başkanından sonra sıra ile yer verileceği, tören geçişini mahalli mülki amir, garnizon komutanı ve belediye başkanı ile birlikte şeref tribününde ayakta kabul ederek selamlayacakları Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ile Başbakanın katılmadığı, birden fazla Bakanın bulunduğu durumlarda Resmi Gazete'deki Bakanlar Kurulu listesinde önde olan Bakanın selamlamaya katılacağı, tensipleri halinde çelenklerinin mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı ile diğerlerinden önce konulacağı; bayramların dışında anıtlara çelenk koymak isteyen kuruluş, kişi veya kişi topluluklarının kırksekiz saat önceden mülki idare amirinden izin almak zorunda olduğu, izin alınmadan konulduğu görülen çelenklerin, kolluk tarafından kaldırılacağı hükümlerinin yer aldığı;

"Tören ve kutlama komitelerinin oluşumu ve görevleri" başlıklı 3. maddesinin dava konusu 2. fıkrasında; il ve ilçelerde, ulusal bayram, resmi bayramlar, mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve diğer tarihi günlerin kutlanmasının, vali veya görevlendireceği vali yardımcısı veya kaymakamın başkanlığında; garnizon komutanlığı, belediye başkanlığı, emniyet müdürlüğü, milli eğitim müdürlüğü, gençlik hizmetleri ve spor müdürlüğü ile mülki idare amirince uygun görülecek diğer kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla oluşan komite tarafından düzenleneceğinin belirtildiği;

Dava konusu Yönetmeliğin, "Cumhuriyet Bayramı törenleri" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında; Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim gününün ulusal bayram olduğu, Türkiye’nin içinde ve dışında Devlet adına yalnız 29 Ekim günü tören yapılacağı, Bayramın 28 Ekim günü saat 13.00’te Başkentte yapılan yirmibir pâre top atışı ile başlayacağı ve 29 Ekim günü saat 24.00’te son bulacağının düzenlendiği; 2. fıkrasının (a) bendinde ise, Başkent'te Bayramın nasıl kutlanacağının açıklandığı; maddenin 2. fıkrasının (b) bendinde ise, Başkent dışında Bayramın nasıl kutlanacağının açıklanarak dava konusu edilen kısımlarında, Atatürk anıt veya büstüne mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından çelenk konulacağı, mahallin en büyük mülki idare amirliğine ait çelengin anıtın alt kaidesinin tam ortasına, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait çelengin onun sağına, belediyeye ait çelengin ise soluna konulacağı, çelenk konulduktan sonra İstiklal Marşı ile birlikte bayrağın göndere çekileceği; mülki idare amiri tarafından tebrikatın, ekli (1) sayılı listede yer alan sıraya göre makamında kabul edileceği; mülki idare amiri tarafından, beraberinde garnizon komutanı ve belediye başkanı olduğu halde, törene katılanların ve halkın bayramının kutlanacağı, İstiklal Marşı ile birlikte bayrağın göndere çekileceği; tören geçişinin mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından şeref tribününden selamlanacağı hükümlerine yer verildiği;

Dava konusu Yönetmeliğin, resmi bayram olan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın nasıl kutlanacağının düzenlendiği 5. maddesinde; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 23 Nisan günü saat 08.00’de başlayıp, saat 24.00’te son bulacağı; Milli Eğitim Bakanının, günün anlam ve önemini belirten mesajını medya aracılığıyla bildireceği; Milli Eğitim Bakanının bir il törenine katılacağı; Atatürk anıt veya büstüne milli eğitim müdürlüğü tarafından çelenk konulacağı, çelenk konulduktan sonra İstiklal Marşı ile birlikte bayrağın göndere çekileceği; kutlama komitelerince hazırlanan programda yer alan diğer faaliyetlerin uygulanacağı, programda tören geçişi ve tebrikata yer verilmeyeceği hükümlerinin yer aldığı;

Resmi bayram olan Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin düzenlendiği 6. maddesinde; Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramının 19 Mayıs günü, Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’da karaya çıktığı saat olan 07.00’de başlayıp, saat 24.00’te son bulacağı; Gençlik ve Spor Bakanının, günün anlam ve önemini belirten mesajını medya aracılığıyla bildireceği; Gençlik ve Spor Bakanının bir il törenine katılacağı; Atatürk anıt veya büstüne gençlik hizmetleri ve spor müdürlüğü, bulunmaması halinde mülki amirin görevlendireceği bir müdürlük tarafından çelenk konulacağı, çelenk konulduktan sonra İstiklal Marşı ile birlikte bayrağın göndere çekileceği; kutlama komitelerince hazırlanan programda yer alan diğer faaliyetlerin uygulanacağı, programda tören geçişi ve tebrikata yer verilmeyeceği hükümlerinin bulunduğu;

Yönetmeliğin, resmi bayram olan Zafer Bayramı törenlerinin düzenlendiği 7. maddesinin 1. fıkrasında; Zafer Bayramının, 30 Ağustos günü saat 07.00’de başlayıp, saat 24.00’te son bulacağı, saat 12.00’de Başkentte yirmibir pâre top atışı yapılacağı, 2. fıkrasının (a) bendinde; Başkent'te Bayramın nasıl kutlanacağının açıklandığı; (b) bendinde ise, Başkent dışında Bayramın nasıl kutlanacağı açıklanarak, dava konusu edilen kısımlarında, Atatürk anıt veya büstüne mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından çelenk konulacağı, mahallin en büyük mülki amirliğine ait çelengin anıtın alt kaidesinin tam ortasına, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait çelengin onun sağına, belediyeye ait çelengin ise soluna konulacağı, çelenk konulduktan sonra İstiklal Marşı ile birlikte bayrağın göndere çekileceği; mülki idare amirinin, beraberinde garnizon komutanı ve belediye başkanı olduğu halde tebrikatı, ekli (1) sayılı listede yer alan sıraya göre makamında kabul edeceği; mülki idare amiri tarafından, beraberinde garnizon komutanı ve belediye başkanı olduğu halde, törene katılanların ve halkın bayramının kutlanacağı, İstiklal Marşı ile birlikte bayrağın göndere çekileceği; tören geçişinin mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından şeref tribününden selamlanacağı hükümlerine yer verildiği;

"Mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve diğer tarihi günler" başlıklı 8. maddesinde, mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve diğer tarihi günlerin kutlama faaliyetlerinin, Başkentte Ankara Valiliği, Başkent dışında valilikler ve kaymakamlıklarca oluşturulacak kutlama komiteleri tarafından belirleneceği; programda, günün anlam ve önemine uygun olarak yapılacak bilimsel toplantı, konferans, sergi, yarışma, tiyatro, halk oyunları, gösteriler ve konser gibi faaliyetlerin yer alacağı; programda tören geçişi ve tebrikata yer verilmeyeceği hükmüne yer verildiği;

Yönetmeliğe ekli (1) sayılı listede ise, Başkent dışındaki illerde tertip edilecek tebrikata giriş sırasının düzenleme altına alındığı;

Dava konusu Yönetmeliğin, 1. maddesinin; 2. maddesinin 4. fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerinin; 3. maddesinin 2. fıkrasının; 4. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinin 1, 2, 3 ve 5 numaralı alt bentlerinin; 5. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkralarının (5. maddenin 5. fıkrasının son cümlesi hariç); 6. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkralarının (6. maddenin 5. fıkrasının son cümlesi hariç); 7. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinin 1 numaralı alt bendinin 1. ve 2. cümleleri ile (b) bendinin 2, 3 ve 4 numaralı alt bendlerinin; 8. maddesinde yer alan "Başkentte Ankara Valiliği, Başkent dışında valilikler ve kaymakamlıklarca oluşturulacak kutlama komiteleri tarafından" ibaresi ile aynı maddenin 3. (son) cümlesinin ve Yönetmeliğe ekli (1) sayılı listenin (anılan listenin 9. sırasında yer alan "Hakimler, savcılar" ibaresi hariç) iptal istemi yönünden;

Ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenlere ilişkin dava konusu düzenlemelerin kanuni dayanağı olan, 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'un 4. maddesi uyarınca, ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenler konusunda düzenleme yapmak hususunda idarenin yetkisinin bulunduğu;

Dava konusu Yönetmelik ile, ulusal bayram Cumhuriyet Bayramı ve resmi bayramlar Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, Zafer Bayramı ile mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve tarihi günlerin kutlanmasını sağlamak amacıyla yapılacak törenlerin ve kutlama ilkelerinin güncellenmesi ve tek bir yönetmelikte birleştirilmesinin amaçlandığı;

Dava konusu Yönetmelikle, tören ve kutlamalara ilişkin temel esas ve usullerin belirlendiği, belirtilen esas ve usuller dahilinde, tören ve kutlama programlarını hazırlamak ve uygulanacak genel esasları belirlemek hususunda Başkentte yapılan Cumhuriyet Bayramı ve Zafer Bayramı törenlerinde Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğüne, il ve ilçelerde ise oluşturulan kutlama komitelerine görev ve yetkiler verildiği; ayrıca Yönetmelikte yer almayan hususlarda düzenleme yapmak konusunda mülki idare amirine de yetki verildiği; Yönetmeliğin uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesinde, Başkentteki tören ve kutlamalarda Dışişleri Bakanlığı'nın, Başkent dışındaki tören ve kutlamalarda ise İçişleri Bakanlığının yetkili olduğunun kabul edildiği;

2429 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenler konusunda düzenleme yapmak bakımından verilen yetki kapsamında, ulusal bayram, resmi bayramlar, mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve tarihi günlerin kutlanmasını sağlamak amacıyla yapılacak törenlerin ve kutlama ilkelerinin belirlenmesi amacıyla düzenlenen Yönetmeliğin belirtilen dava konusu maddelerinde, herhangi bir hukuka aykırılık görülmediği;

Yönetmeliğin, 2. maddesinin 6. fıkrasının iptal istemi yönünden;

Anayasanın "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26. maddesinde, herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu; bu hürriyetin resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı; bu hürriyetlerin kullanılmasının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabileceği; düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verildiği;

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde, herkesin görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olduğu; kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlüklerin, demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim ve koşullara, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabileceği düzenlemesine yer verildiği;

Anayasanın 26. maddesinde, herkesin düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra, bu hakkın kullanılmasına ilişkin yöntemler yönünden bir sınırlama getirilmediği;

Çelenk koyma hakkını da düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kapsamında bulunan bir hak olarak değerlendirmek gerektiği;

Ulusal ve resmi bayramlar dışında anıtlara çelenk koymak isteyen kuruluş, kişi veya kişi topluluklarının kırksekiz saat önceden mülki idare amirinden izin almak zorunda olduğuna ilişkin dava konusu düzenleme ile düşünceyi açıklama aracı olarak değerlendirilmesi gereken çelenk koyma hakkının, Anayasasının 26. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan hallerin varlığı söz konusu olmadığı halde mülki idare amirinden izin alma şartına bağlanarak sınırlandırılmasına yol açtığı anlaşıldığından, dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan anıtlara çelenk koyma hakkını kısıtlayan hükmün hukuka aykırı olduğu;

Yönetmeliğin, 5. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi ile 6. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi yönünden iptal isteminin incelenmesi:

Dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesinin 2. ve 4. fıkralarında il ve ilçelerde ulusal ve resmi bayramlarda tertip edilecek tören ve kutlama programlarının oluşturulacak kutlama komitelerince hazırlanacağının kabul edildiği;

2429 sayılı Kanun'un 4. maddesinin metninden de anlaşılacağı üzere, ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenler konusunda idareye yönetmelikle düzenleme yapma yetkisinin verildiği; söz konusu hüküm gereğince, yönetmelikte, yapılacak tören ve kutlamalarda ne türden faaliyetlerin icra edileceğinin açıklanması ve belirlenmesi gerekmekte iken, dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi ile 6. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesindeki hükümlerde, tören ve kutlamalarda geçiş merasimi ve tebrikata yer verilmeyeceği belirtilerek, sınırlamaya gidildiği;

Tören ve kutlamalarda ne türden faaliyetlerin icra edileceğinin yönetmelikle düzenlenmesi yönündeki dayanak kanun hükmü gerekliliğine uyulmadığı gibi, sadece tören kutlama programlarının içeriğine yönelik tahdit getirildiği;

Tören ve kutlamalara sınırlama getiren dava konusu Yönetmeliğin zikredilen hükümlerinin, ulusal ve resmi bayramlarda tertip edilecek törenlerde ne türden faaliyetlerin yapılması gerektiğinin yönetmelikle düzenlenmesini öngören 2429 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile bağdaşmadığı sonucuna ulaşıldığı;

Ayrıca, mülga Yönetmeliğin aksine davalı idarece, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarında tören geçişi ve tebrikata yer verilmemesi yönünde sınırlayıcı bir düzenleme getirilmesinin somut ve haklı gerekçelerinin de ortaya konulamadığından, dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi ile 6. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde yer alan hükümlerde hukuka uyarlık görülmediği;

Yönetmeliğe ekli (1) sayılı listenin 9. sırasında yer alan "Hakimler, savcılar" ibaresi yönünden iptal isteminin incelenmesi:

Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinin 2 numaralı alt bendi ile 7. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinin 2 numaralı alt bendinde Cumhuriyet ve Zafer Bayramlarında başkent dışında mülki idare amirlerinin tebrikleri ekli (1) sayılı listede yer alan sıraya göre makamlarında kabul edeceklerinin hükme bağlandığı; hakim ve Cumhuriyet savcılarına Yönetmeliğe ekli (1) sayılı listenin 9. sırasında yer verildiği;

Anayasanın başlangıç kısmında kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğunun belirtildiği;

Kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenerek hazırlanıp yürürlüğe konulan 1982 Anayasasının üçüncü kısmında da devletin temel örgütlenme biçiminin "Cumhuriyetin Temel Organları" başlığı altında sırayla yasama, yürütme ve yargı olarak düzenlendiği;

Bu anayasal düzenleme ve örgütlenme biçimi dikkate alındığında, ulusal ve resmi bayramlardaki törenlerde anılan kurumları (yasama, yürütme, yargı) temsile yetkili olanların, belirlenen bu sıraya göre törenlerde yer almaları gerektiği;

Yargıyı temsil eden hakim ve Cumhuriyet savcılarına, başkent dışındaki ulusal ve resmi bayramlardaki törenlerde belirtilen sıralamaya göre (1) sayılı listede yer verilmesi gerekirken, listenin beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci sırasında sayılanlardan sonra dokuzuncu sırada yer verilmesinde Anayasanın temel ilkelerine ve hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesinin 6. fıkrasının, 5. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi ile 6. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinin, Yönetmeliğe ekli (1) sayılı listenin 9. sırasında yer alan "Hakimler, savcılar" ibaresinin iptaline, kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :

Davacı tarafından, ulusal ve resmi bayramların önem ve etkinliğinin ortadan kaldırıldığı; kutlamalarda, yargının temsil edilmediği; çelenk koyma hakkının ortadan kaldırıldığı; mülga Yönetmelikte yer alan hükümlerin dava konusu düzenleme ile kaldırılmasının sebepleri ile haklı gerekçelerinin ortaya konulamadığı belirtilerek, Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Davalı idare tarafından, Dava konusu Yönetmelik ile eski düzenlemeyle tamamen yasak olan bayramlar dışında çelenk koyma serbestisi getirildiği ve izin alma şartıyla bayramlar dışında da çelenk koyabilme imkanının tanındığı, bu durumun kamu yararına uygun olduğu; 2429 sayılı Kanun uyarınca verilen yetki çerçevesinde tesis edilen düzenlemenin hukuka uygun olduğu; Mülga Yönetmelik ile kıyaslanarak hukuki denetim yapılamayacağı kaldı ki, dava konusu Yönetmeliğin, toplumsal, idari ve kültürel yapıdaki değişimin sonucu olduğu belirtilerek, Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :

Davacı tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Davalı idare tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ Refika ALTINOK'UN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Yönetmelikle yürürlükten kaldırılan "Resmi Bayramlar ve Anma Günlerinde Anıtlara Konulacak Çelenklerin Hazırlanma, Taşınma ve Sunulması Hakkında Yönetmelik" uyarınca, resmi bayramlar ve anma günlerinde, kutlama veya anma töreninin yapılacağı yerdeki kamu kuruluşları, siyasi partiler, kamu veya özel hukuk tüzel kişileri, her derecedeki okullar, gerçek kişilerden Cumhurbaşkanı, Millet Meclisi Başkanı, Başbakan, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Siyasi Parti Genel Başkanları anıtlara çelenk koyabilme hakkına sahipken; Ulusal ve resmi bayramlarda, siyasi partiler ile özel hukuk tüzel kişileri ve gerçek kişilerin Atatürk anıt veya büstüne çelenk koyma hakkının kaldırılması yolunda yapılan değişiklik, düşünceyi açıklama aracı olarak değerlendirilmesi gereken çelenk koyma hakkının, T.C. Anayasası'nın 26. maddesinin 2. fıkrasında sayılan hallerin varlığı söz konusu olmadığı halde sınırlandırılmasına yol açmaktadır.

Bu nedenlerle, Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 4., 5., 6. ve 7. maddelerinin Atatürk anıt veya büstüne çelenk koyma hakkını kısıtlayan hükümlerine ilişkin olarak verilen davanın reddine ilişkin kısmının bozulması, kalan kısımlar yönünden onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

2429 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca 16/04/2012 tarihli ve 2012/3073 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilerek, 05/05/2012 tarihli ve 28283 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği"nin istem kısmında belirtilen muhtelif maddelerinin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'un 1. maddesinde; 1923 yılında Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim gününün Ulusal Bayram olduğu, resmi bayram günlerinin sayıldığı 2. maddesinin (A) bendinde; 23 Nisan gününün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs gününün Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos gününün de Zafer Bayramı olduğu, anılan Kanun'un 4. maddesinde ise; ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenlerin Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor ve Kültür Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.

Dava konusu Yönetmeliğin, resmi bayram olan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın nasıl kutlanacağının düzenlendiği 5. maddesinde:

"(1) Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan günü saat 08.00’de başlar ve saat 24.00’te son bulur.

(2) Milli Eğitim Bakanı, günün anlam ve önemini belirten mesajını medya aracılığıyla bildirir.

(3) Milli Eğitim Bakanı bir il törenine katılır.

(4) Atatürk anıt veya büstüne milli eğitim müdürlüğü tarafından çelenk konulur. Çelenk konulduktan sonra İstiklal Marşı ile birlikte bayrak göndere çekilir.

(5) Kutlama komitelerince hazırlanan programda yer alan diğer faaliyetler uygulanır. Programda tören geçişi ve tebrikata yer verilmez." hükmü ile,

Resmi bayram olan Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin düzenlendiği 6. maddesinde ise;

"(1) Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı 19 Mayıs günü, Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’da karaya çıktığı saat olan 07.00’de başlar ve saat 24.00’te son bulur.

(2) Gençlik ve Spor Bakanı, günün anlam ve önemini belirten mesajını medya aracılığıyla bildirir.

(3) Gençlik ve Spor Bakanı bir il törenine katılır.

(4) Atatürk anıt veya büstüne gençlik hizmetleri ve spor müdürlüğü, bulunmaması halinde mülki amirin görevlendireceği bir müdürlük tarafından çelenk konulur. Çelenk konulduktan sonra İstiklal Marşı ile birlikte bayrak göndere çekilir.

(5) Kutlama komitelerince hazırlanan programda yer alan diğer faaliyetler uygulanır. Programda tören geçişi ve tebrikata yer verilmez." hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onuncu Dairesi kararının, davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası ile dava konusu Yönetmeliğe ekli (1) sayılı listenin 9. sırasında yer alan "Hakimler, savcılar" ibaresinin iptaline ilişkin hüküm fıkrası, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesinin 6. fıkrasının iptaline ilişkin hüküm fıkrası yönünden;

Anayasanın 26. maddesinde, herkesin düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra, bu hakkın kullanılmasına ilişkin yöntemler yönünden bir sınırlama getirilmediği dikkate alındığında, çelenk koyma hakkını da düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kapsamında bulunan bir hak olarak değerlendirmek gerektiği kuşkusuzdur.

Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesinin altıncı fıkrasındaki düzenleme, düşünceyi açıklama aracı olarak değerlendirilmesi gereken çelenk koyma hakkının, Anayasasının 26. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan hallerin varlığı söz konusu olmadığı halde mülki idare amirinden izin alma şartına bağlanarak sınırlandırılmasına yol açmakta olup, anıtlara çelenk koyma hakkının, milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliğini ihlal etmeden kullanılmasının, bildirimde bulunma koşulu ile sağlanması mümkün iken bu hakkın mülki idare amirinden izin alma şartına bağlanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi ile 6. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasına gelince;

Ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenlere ilişkin dava konusu düzenlemelerin kanuni dayanağı olan, 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'un 4. maddesi uyarınca, ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenler konusunda düzenleme yapmak hususunda idarenin yetkisinin bulunduğu açıktır.

Bu kapsamda çıkarılan dava konusu Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği ile; ulusal bayram Cumhuriyet Bayramı ve resmi bayramlar Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, Zafer Bayramı ile mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve tarihi günlerin kutlanmasını sağlamak amacıyla yapılacak törenlerin ve kutlama ilkelerinin güncellenmesi ve tek bir yönetmelikte birleştirilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Daire kararı ile iptaline hükmedilen dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlama programında tören geçişi ve tebrikata yer verilmeyeceği; 6. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde ise, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramının kutlamalarında tören geçişi ve tebrikatın yer almayacağı düzenlenmiştir.

Söz konusu hükümlerin, 2429 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenler konusunda düzenleme yapmak bakımından verilen yetki kapsamında tesis edildiği ve dayanak 2429 sayılı Kanun'da anılan resmi bayramlarda tören geçişi ve tebrikatın yapılmasını zorunlu kılan bir düzenlemenin yer almadığı gözetildiğinde, düzenlemelerde üst hukuk normuna aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Öte yandan, düzenleyici işlemlerin hukuki denetimi yapılırken, düzenlemelerin dayanağını teşkil eden üst normlar ile idare hukukunun temel ilkelerinin dikkate alınması gerekmekte olup, mülga Yönetmeliklerde bahse konu resmi bayramlarda tertip edilecek kutlamalarda tören geçişi ve tebrikata yer verileceğine ilişkin düzenlemenin, dava konusu Yönetmeliğe alınmamasının iptal sebebi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

2429 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca ulusal ve resmi bayramlarda yapılacak törenler konusunda düzenleme yapmak bakımından verilen yetki kapsamında, ulusal bayram, resmi bayramlar, mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve tarihi günlerin kutlanmasını sağlamak amacıyla yapılacak törenlerin ve kutlama ilkelerinin belirlenmesi amacıyla düzenlenen Yönetmeliğin belirtilen dava konusu maddelerinde, herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiştir.

Bu itibarla, Daire kararının, idare hukukunun temel ilkeleri ile üst normlara aykırı bir yönü bulunmayan dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi ile 6. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,

2. Temyize konu Danıştay Onuncu Dairesi'nin 08/03/2017 tarih ve E:2013/6, K:2017/1294 sayılı kararının dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi ile 6. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,

3. Anılan Daire kararının davanın reddi ile Yönetmeliğe ekli (1) sayılı listenin 9. sırasında yer alan "Hakimler, savcılar" ibaresinin iptaline ilişkin kısmının aynen, dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesinin 6. fıkrasının iptaline ilişkin hüküm fıkrasının ise yukarıda belirtilen açıklama ile ONANMASINA,

4. Kullanılmayan 51,70-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,

5. Bozulan hüküm fıkrası yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,

6. Kesin olarak, 15.05.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

X- Anayasanın "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26. maddesinde, herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu; bu hürriyetin resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı; bu hürriyetlerin kullanılmasının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabileceği; düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir.

Dava konusu yönetmeliğin 2 nci maddesinin altıncı fıkrası, anıtlara çelenk konulmasının milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliğini ihlal etmeden ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak kullanılmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiş olup, söz konusu hükümde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 2 nci maddesinin altıncı fıkrasının iptaline ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına katılmıyoruz.

KARŞI OY

XX- Daire kararının, dava konusu Yönetmeliğin 5 ve 6. maddelerinin 5. bendinin 2. cümlelerinin iptaline ilişkin kısmının onanması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına katılmıyoruz.

KARŞI OY :

XXX-T.C. Anayasası'nın "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26. maddesinde, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

Bu hürriyetlerin kullanılması, (Ek ibare: 3/10/2001-4709/9 md.) millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.

(Mülga: 3/10/2001-4709/9 md.)

Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.

(Ek: 3/10/2001-4709/9 md.) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava konusu Yönetmelikle yürürlükten kaldırılan "Resmi Bayramlar ve Anma Günlerinde Anıtlara Konulacak Çelenklerin Hazırlanma, Taşınma ve Sunulması Hakkında Yönetmelik" uyarınca; resmi bayramlar ve anma günlerinde, kutlama veya anma töreninin yapılacağı yerdeki kamu kuruluşları, siyasi partiler, kamu veya özel hukuk tüzel kişileri, her derecedeki okullar (bu konudaki istemlerini önceden iletmeleri ve durumlarının yasal gereklere uygun olması halinde), gerçek kişilerden Cumhurbaşkanı, Millet Meclisi Başkanı, Başbakan, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Siyasi Parti Genel Başkanları anıtlara çelenk koyabilme hakkına sahipken; dava konusu Yönetmelikle, Atatürk anıt veya büstüne, Cumhuriyet Bayramı ve Zafer Bayramında Başkent dışında mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında milli eğitim müdürlüğü tarafından; Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramında gençlik hizmetleri ve spor müdürlüğü, bulunmaması halinde mülki amirin görevlendireceği bir müdürlük tarafından çelenk konulacağı belirtilmiştir.

Ulusal ve resmi bayramlarda, siyasi partiler ile özel hukuk tüzel kişileri ve gerçek kişilerin Atatürk anıt veya büstüne çelenk koyma hakkının kaldırılması yolunda yapılan bu değişiklik, düşünceyi açıklama aracı olarak değerlendirilmesi gereken çelenk koyma hakkının, yukarıda metnine yer verilen T.C. Anayasası'nın 26. maddesinin 2. fıkrasında sayılan hallerin varlığı söz konusu olmadığı halde sınırlandırılmasına yol açmaktadır.

Bu nedenle, dava konusu Yönetmeliğin 4., 5., 6. ve 7. maddelerinin Atatürk anıt veya büstüne çelenk koyma hakkını kısıtlayan hükümlerinin hukuka aykırı olduğu anlaşıldığından, Daire kararının bu kısımlar yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına katılmıyorum.

(www.corpus.com.tr)