Tespit Davalarında Arabulucuya Başvurma Şartı
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No : 2019/3684
Karar No : 2020/960
Karar Tarihi : 2020-06-02





Özet:

  • Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK'nun 72. maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
  • Menfi tespit davalarında borçlu olunmadığının tespiti istendiğine ve alacak ya da tazminat ödenmesi istenemeyeceğine göre, bu tür davalardan önce arabulucuya başvurma şartı aranması, kanunun açık ifadesine aykırı olacaktır.
  • Diğer taraftan alacaklının arabuluculuğa başvurma zorunluluğu olmadan takip başlatması mümkün iken, borçlunun açtığı menfi tespit davasında arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı sayılması amaca uygun düşmeyeceği gibi, borçlunun menfi tespit davasından önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun kabulü halinde, borçlunun İİK'nun 72. maddesinde menfi tespit davasında öngörülen tedbirden yararlanması imkanı ile ilgili gecikme ve sakıncalar da sözkonusu olabilecektir.
  • Öyleyse mahkemece, menfi tespit davasında, zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.

 

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ: 06/09/2019

NUMARASI : 2019/528 Esas, 2019/658 Karar

DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ: 02/06/2020

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine İstanbul .... İcra Müdürlüğü'nün ... (Eski Esas ...) - ... (Eski Esas ...) - ... Esas, İstanbul .... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilleri tarafından takip konusu borçların ödendiğini, davalının borç ödemesine rağmen müvekkillerini haciz ve muhafaza yapmakla tehdit ettiğini, anılan takip dosyalarına toplam 381.550,00 TL ödeme yapılarak borçların tamamen ödendiğini belirterek müvekkillerinin icra dosyaları gereğince borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ticari davalarda arabuluculuğun dava şartı olduğunu, bu husus çözülmeden dava açılamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İlk derece mahkemesi iddia, savunma, TTK'nun 5/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu ve bu gereklilik yerine getirilmeden dava açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; uyuşmazlığın arabuluculuğa tabi olmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME : Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK'nun 72. maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece, zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı taraf karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. 19/12/2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Yasa'nın 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. TTK'nun 5/A maddesi; "(1)Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." hükmünü düzenlemektedir. Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinde, Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda arabuluculuk, dava şartı olarak belirlenmiştir. Anılan maddenin gerekçesinde, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların temelinden, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Madde metninde "...konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında..." denilmek suretiyle, talep sonucu eda istemi niteliğinde olan, alacak ve tazminatın ödenmesine ilişkin ticari davalarda, davadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Tespit davaları ise, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Menfi tespit davaları ile davacı, borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Menfi tespit davalarında borçlu olunmadığının tespiti istendiğine ve alacak ya da tazminat ödenmesi istenemeyeceğine göre, bu tür davalardan önce arabulucuya başvurma şartı aranması, kanunun açık ifadesine aykırı olacaktır.Diğer taraftan alacaklının arabuluculuğa başvurma zorunluluğu olmadan takip başlatması mümkün iken, borçlunun açtığı menfi tespit davasında arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı sayılması amaca uygun düşmeyeceği gibi, borçlunun menfi tespit davasından önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun kabulü halinde, borçlunun İİK'nun 72. maddesinde menfi tespit davasında öngörülen tedbirden yararlanması imkanı ile ilgili gecikme ve sakıncalar da sözkonusu olabilecektir. Öyleyse mahkemece, menfi tespit davasında, zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nun 353/1.a.4 bendi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/528 Esas, 2019/658 Karar, 06/09/2019 tarihli kararının HMK'nun 353/1a.4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere üye ...'nın muhalefeti ile oy çokluğu ile karar verildi. 02/06/2020

MUHALEFET ŞERHİ : TTK'nun 5/A maddesi metni göz önüne alındığında, zorunlu arabuluculuğun "ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri" yönünden dava şartı olarak öngörüldüğü düşünülebilir ise de, anılan maddede "talep sonucu" olan alacak ve tazminat istemlerine değil "dava konusuna" vurgu yapılarak, "konusu bir miktar paranın ödenmesi olan davalar" için dava şartı olan arabuluculuğun öngörüldüğünü belirtmek gerekmektedir. Alacak ve tazminat davaları yanında, menfi tespit davalarının da konusu bir miktar paranın ödemesine ilişkindir. Davacının menfi tespit davasını kazanması durumunda, davalının takibe konu ettiği para alacağının maddi hukuk anlamında ödenmiş olduğu tespit edilmiş olacaktır. Menfi tespit davasında para alacağının bulunmadığı ve arabuluculuğa tabi olmadığı yönündeki yorum, yasa koyucunun uyuşmazlıkları hızlı, adil ve etkin bir şekilde sonuçlandırılması amacıyla çıkardığı yasanın lafsına ve ruhuna uygun düşmeyeceği açıktır. Bu husus, alacak ve tazminat davalarında bir miktar paranın ödenmesi olarak tezahür ettiği gibi, menfi tespit davalarında ise bir miktar paranın ödenmemesi olarak ortaya çıktığından konu itibariyle menfi tespit davasının da dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/a-2 maddesi gereğince davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Dosya kapsamına göre, mahkemece tensiple davacıya gönderilen muhtıraya rağmen davacının verilen kesin süre içinde arabuluculuk son tutanağını dosyaya sunmadığı anlaşıldığından yerel mahkemece davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Bu sebeple sayın çoğunluğuna muhalifim.

(www.corpus.com.tr)