Sigorta Başlangıç Tarihinin Tespiti Davası
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
Esas No : 2020/5471
Karar No : 2020/5471
Karar Tarihi : 2020-11-26





Özet:

  • Mahkemece davacı adına 01/11/1987 tarihinde işe başladığına yönelik işe giriş bildirgesinin verildiği ve bu bildirge ile davacıya verilen sigorta sicil numarasının o yılın serilerinden olduğu; bu bildirgenin davalı olarak gösterilen ...'ın işyerine ait olmadığı, bildirgede geçen işveren sicil numarasının İbrahim Yazıcı ünvanlı bir işyerine ait olması ile bu işyerinin de 02/02/1981-01/04/1981 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu ve dinlenen tüm nitelikli tanıkların davacının 1987 yılında davalı ... yanında çalışmasının bulunmadığını belirtmeleri, Gedipaşa ayakkabı piyasasında o dönem bir bayan çalışanın olması durumunda bileceklerine yönelik beyanları da değerlendirildiğinde davacının 1987 yılında fiili çalışmasının bulunmadığı ve bu bildirgenin sicil, adres ve işyeri numaralarının birbirini doğrulamadığından daha önce yapılan fotoğraf incelemesine de değer verilemeyeceği değerlendirilerek davanın reddine karar verildiği, oysaki işe giriş bildirgesinin verildiği belirlenen İbrahim Yazıcı’ya ait işyeri kayıtları,dönem bordroları istenmeden ve gerçek işveren belirlenmeden sonuca gidilmesi hatalıdır.

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01/11/1987 tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava konusu somut olayda mahkemece, davacı adına 01/11/1987 tarihinde işe başladığına yönelik işe giriş bildirgesinin verilmesi ve bu bildirge ile davacıya verilen sigorta sicil numarasının o yılın serilerinden olduğu belirtilmiş ise de; bu bildirgenin davalı olarak gösterilen ...'ın işyerine ait olmadığı, bu bildirgede geçen işveren sicil numarasının... ünvanlı bir işyerine ait olması ile bu işyerininde 02/02/1981-01/04/1981 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu ve dinlenen tüm nitelikli tanıkların davacının 1987 yılında davalı ... yanında çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hizmet tespitine ilişkin talebin yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesi gereğince 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.

Bu tür davalarda mahkemece yapılacak iş, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen işyerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar getirtilmeli, dönemsel sigorta primleri bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte başka işverenler ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyasının varlığı araştırılarak celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanıkların anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, işin mevsimlik olduğu anlaşılırsa dönemleri belirlenmeli, bu dönemde davacı ile işveren arasındaki sözleşmenin askıda olduğu ve mevsimlik dönemlerde hak düşürücü sürenin işlemeyeceği gözönünde bulundurulmalı; böylelikle; çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri, mevsimlik mi, sürekli mi olduğu, yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alındığında kısmi çalışma mümkün olduğundan kısmi ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır.

Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, Mahkemece davacı adına 01/11/1987 tarihinde işe başladığına yönelik işe giriş bildirgesinin verildiği ve bu bildirge ile davacıya verilen sigorta sicil numarasının o yılın serilerinden olduğu; bu bildirgenin davalı olarak gösterilen ...'ın işyerine ait olmadığı, bildirgede geçen işveren sicil numarasının İbrahim Yazıcı ünvanlı bir işyerine ait olması ile bu işyerinin de 02/02/1981-01/04/1981 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu ve dinlenen tüm nitelikli tanıkların davacının 1987 yılında davalı ... yanında çalışmasının bulunmadığını belirtmeleri, Gedipaşa ayakkabı piyasasında o dönem bir bayan çalışanın olması durumunda bileceklerine yönelik beyanları da değerlendirildiğinde davacının 1987 yılında fiili çalışmasının bulunmadığı ve bu bildirgenin sicil, adres ve işyeri numaralarının birbirini doğrulamadığından daha önce yapılan fotoğraf incelemesine de değer verilemeyeceği değerlendirilerek davanın reddine karar verildiği, oysaki işe giriş bildirgesinin verildiği belirlenen İbrahim Yazıcı’ya ait işyeri kayıtları,dönem bordroları istenmeden ve gerçek işveren belirlenmeden sonuca gidilmesi hatalıdır.

Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme, araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.