Paydaşlar Arasında Ecrimisil Talep Edilmesi - İntifadan Men - Faiz Hesaplaması
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No : 2018/13316
Karar No : 2021/1803
Karar Tarihi : 2021-03-02





"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi.
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı, ortak murisleri ...'dan kalan 3 parsel sayılı taşınmazdaki ev ve dükkanları kardeşleri olan davalılar ..., ... ve ... ...'in kiraya vermek suretiyle, 2450 parsel sayılı taşınmazdaki besihane ve evi ise diğer kardeşi olan davalı ...'in bizzat kullandığını, çekişmeli taşınmazlardan elde edilen kira gelirlerinden istifade edemediğini, davalıların kendi aralarında yaptıkları paylaşıma uygun olarak çekişmeli taşınmazların gelirlerini paylaştıklarını ileri sürerek muris ...'nın ölüm tarihi olan 04.07.2008 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için 5.000,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiş, 28.04.2014 tarihli dilekçesi ile ecrimisil isteğini 13.650,08 TL'ye arttırmıştır.
Davalılar, kardeşleri olan davacının intifadan men koşulunu yerine getirmediğinden geriye dönük ecrimisil isteyemeyeceğini, ayrıca davacının çekişmeli 3 parsel sayılı taşınmazdaki bir adet dükkanı kiraya vermek suretiyle kullandığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, intifadan men koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1.Hukuk Daire’sinin 20.06.2016 tarihli 2015/4720 Es, 2016/7436 Kar. sayılı ilamı ile “Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 3 ve 2450 parsel sayılı taşınmazların tarafların ortak murisi ... üzerine kayıtlı olduğu, muris ...'nın 04.07.2008 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davalılar ..., ..., ... ve ... ile davacı ...'yu bıraktığı, 14.02.2014 tarihli fen bilirkişi raporu uyarınca çekişme konusu 3 parsel sayılı taşınmazdaki binanın zemin katında birbirinden bağımsız 3 adet dükkan ile birinci katında biri 2+1 ve diğeri 3+1 olmak üzere iki adet daire bulunduğu, 2450 parselin tapuda tarla vasfında kayıtlı olduğu ancak 14.02.2014 tarihli fen bilirkişi raporu ve ekli kroki uyarınca 17169 m2 alana sahip taşınmazın A harfi ile gösterilen 12410 m2'sinin tarla, B harfi ile gösterilen 4484 m2'sinin meyvelik, C harfi ile gösterilen 125 m2'sinin ahır, D harfi ile gösterilen 60 m2'sinin samanlık ve E harfi ile gösterilen 90 m2'sinin ev niteliğinde olduğu sabittir. Taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Hâl böyle olunca, davacı lehine, davalılar ... ..., ... Yener ve ... tarafından kiraya verilmek suretiyle kullanılan 3 parsel sayılı taşınmazdaki iki adet daire ve iki adet dükkan ile davalı ... tarafından kullanılan 2450 parsel sayılı taşınmazın meyvelik bölümü üzerinden hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi hatalıdır.”gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüyle 115 ada 3 nolu parselde kayıtlı 343,23 m2 bahçeli kargir ev vasıflı parsel üzerinde bulunan binanın; birinci katta bulunan 2+1 dairenin 2008-2009 yılları arası bir yıl kullanmış bulunun muris ...'nun mirasçıları olan davalılar ..., ... ve ...'den 196,20TL, birinci katta bulunan 3+1 daireyi 04.07.2008 -18.12.2012 tarihleri arasında kullanmış bulunan davalı ... 'dan 2.281,40 TL, zemin kat sol tarafta bulunan birinci dükkanı 04.07.2008-18.12.2012 tarihleri arasında kullanmış bulunan ...'dan 1.140,60 TL, zemin kat sol taraflta bulunan ikinci dükkanı 04.07.2008-18.12.2012 tarihleri arasında kullanan davalı ...'dan 1.140,60 TL Zemin kat sol tarafta bulunan 4. dükkanı 04.07.2008-18.12.2012 tarihleri arasında kullanan davalı ...'dan 684,00 TL, 0 ada 2450 nolu parselde kayıtlı meyvelik ve tarla vasıflı taşınmazın 2008 ve 2013 yılları arasında kullanan davalı ...'dan 950,90 TL alınarak davacı ...'ya ödenmesine dair hüküm tesis edilmiş davacı vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
1-Davalı ...’nun temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Davalı aleyhine hükmedilen ve temyize konu edilen dava değeri 950 TL olup karar tarihi itibarıyla 2.080 TL sınırını geçmemektedir. HUMK'un 5219 Sayılı Yasa ile değişik 427. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 2017 yılı için miktar veya değeri 2.080 TL'yi geçmeyen kararlar kesin olduğundan miktar yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Davacı vekili fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile 04.07.2008 – 21.122012 tarihleri arasına tekabül eden 13.650.00 TL ecrimisil bedelinin işgalin başlangıcından itibaren kademeli kanuni faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davacı lehine hükmedilen ecrimisile kademeli faiz işletilmesi gerekirken yazılı şekilde sadece ecrimisilin tahsiline karar verilmiştir. Mahkemece yapılacak iş ,dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii ile ecrimisil talep edilen dönemdeki her bir yıl için ayrı ayrı ecrimisil hesaplattırıp , hüküm altına alınan miktarın ne kadarlık kısmının hangi döneme ait olduğu, dönem sonları ve hangi miktara hangi tarihten itibaren faiz işletileceği hususlarının belirtilmesi suretiyle infazda tereddüt oluştarmayacak şekilde faiz yönünden de karar vermek olmalıdır. Mahkemece faiz konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’nun temyiz dilekçesinin reddine , (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 02.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi