Özel Hayatın Gizliliğini İhlal - Suç Tarihinde Mağdurun Reşit Olmaması - Babanın Katılma Hakkı - Kamusal Alan
Yargıtay 12. Ceza Dairesi
Esas No : 2016/2244
Karar No : 2017/5453
Karar Tarihi : 2017-06-21





Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Mahalli Cumhuriyet savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Özel hayatın gizliliği hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı olan haklardan olması nedeniyle şikayet ve davaya katılma hakkının, suç tarihinde 17 yaşını, duruşmada beyanı alınırken 18 yaşını doldurmuş olan ve özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiği iddia olunan katılan ...'ya ait olması karşısında, katılan ...'nın babasının soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suçtan dolayı doğrudan zarar görmediği ve katılan ...'ya yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan açılan davaya katılma hakkı bulunmadığı gözetilmeden, katılan ...'nın babası olan ...'ın katılma isteminin kabulüne karar verilerek CMK'nın 237/1. maddesine aykırı hareket edilmesi,

2- Dosya kapsamına göre, sanık ...'in, kaldırımda yürümekte olan mağdurlar ... ile ...'yı ısrarla takip edip, kamera fonksiyonunu aktif hale getirdiği cep telefonunun çekim yönünü, 25 metre ilerisinde olan mağdurlara doğru odaklayarak, mağdurların bilgileri dışında fotoğraflarını çektiği ve ihbar üzerine kolluk görevlilerince yakalanıp, sanığa ait cep telefonununda inceleme yapılması sonucunda mağdurların arkalarından görüntülendiği tek kare fotoğrafın tespit edildiği olayda;

Özel hayat kavramının; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içermesi karşısında, kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibinin geçerli olduğu ve kamuya açık alana çıkan her kişinin, bu alandaki her görüntü veya sesinin kaydedilip, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterdiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı nazara alınarak, sanığın sübut bulan zincirleme şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK'nın 134/1 ve 43/2. madde ve fıkrası atfıyla aynı Kanun'un 43/1. madde ve fıkraları gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, mağdurların kamusal alanda olmaları nedeniyle sanığa yüklenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşmadığına dair özel hayatı salt mekana indirgeyen ve yasal olmayan gerekçe ile sanığın beraatine karar verilmesi,

Kabul ve uygulamaya göre de:

Sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğunun kabul edilmesi karşısında, sanık hakkında CMK'nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraat hükmü kurulması gerekirken, sanığa yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olduğundan bahisle CMK'nın 223/2-b madde, fıkra ve bendi gereğince beraat kararı verilmesi,

Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 21.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.