Namus Sebebiyle Öldürme Eylemine Töre Saikiyle Öldürmeye İlişkin Hükümler Kıyas Yoluyla Uygulanamaz
Yargıtay 1. Ceza Dairesi
Esas No : 2014/2849
Karar No : 2014/4347
Karar Tarihi : 2014-10-01





SUÇ : İştirak halinde töre saiki ile öldürme, kasten yaralama

TÜRK MİLLETİ ADINA

1-) Sanık E. mağdur M. T.'ı kasten yaralama suçu ile ilgili olarak CMK'nın 231/5 maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, CMK'nın 231/12 maddesine göre itiraz yoluna tabi olup, temyiz kabiliyeti bulunmadığından, itiraz mercii tarafından itiraz üzerine gerekli değerlendirme yapılarak verilen karar da kesin olduğundan, sanık müdafiinin bu suça yönelen temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

2-) Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar C. ve E.'ın maktül A. K.'e yönelik eyleminin sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozmaya uyularak verilen hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık C.müdafiinin sübuta, suçun niteliğine vesaireye ilişen, sanık E. müdafiinin eksik incelemeye, suçun niteliğine, haksız tahrik indirimi yapılması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine;

Ancak;

Dosya kapsamına göre; sanık C., reşit olan kızı D.’nun maktulle arkadaşlık yapmasına karşı çıktığı, bu nedenle D.nun baba evini terk ederek öldürülenle birlikte yaşamaya başladığı, olay günü sanıkların maktülden D.'yu teslim etmesini istedikleri sırada maktül ile aralarında çıkan tartışma sırasında sanık E..’ın tabancayı maktule yönelttiği, maktulün de E.’ın silah tutan elini tutarak ateş etmemesi için yalvardığı, bunun üzerine sanık C.’in. ile maktülün kafasına vurarak yere düşürdüğü, daha sonra maktülün yerden kalkarak kaçmaya başladığı, bunun üzerine elinde tabancası ile bekleyen E.'a "Ateş et, ne duruyorsun?" diye söylemesi üzerine, sanık E.n, maktül'e arkadan bir el ateş ettiği, başının arka kısmından yaralanan maktülün öldüğü olayda;

Her ne kadar sanıklar hakkında "töre saikiyle öldürme" suçundan hükümler kurulmuş ise de; Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü'nde "töre" kelimesinin; "bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, adet, bir topluluktaki ahlaki davranış biçimleri, adap" olarak tanımlandığı, ayrıca "saik" kelimesinin, "sebep, güdü, kasta öngelen ve onu hazırlayan düşünce", "öldürmenin töre saikiyle gerçekleştirilmesinin" ise "öldürmeye yönelik kastın, töre anlayışının etkisi altında şekillenmesi" anlamlarına geldiği, genelde iyi davranış biçimlerini ifade etmek için kullanılan "töre" kavramının zaman zaman "kötü" davranış biçimlerini ifade etmek için de kullanılabildiği, bu anlamda, Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinin konusunu oluşturan "töre"nin, "belli bir davranışı gerçekleştirenin veya belli bir yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesini gerektiren", "kötü bir töre"yi ifade ettiği, bir davranışın töreden kaynaklandığını söyleyebilmek için, bu davranışın "bir toplulukta genel olarak benimsenmiş, yerleşmiş yaşam biçimlerinden veya değer yargılarından kaynaklanmasının" gerekli olduğu, yasal düzenlemede geçen "saik" kelimesinin, öldürme fiilinin fail tarafından "başka her türlü etkiden uzak olarak sırf toplumda benimsenmiş olan genel bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranılmış olmasını cezalandırmayı görev addedip onun etkisiyle" işlenmesini, başka bir deyişle, "öldürme kastının, kötü törenin etkisiyle oluşması lüzumunu" ifade ettiği, bu durumdaki failin "öldürme eylemini" gerçekleştirirse toplum tarafından "saygınlık" ile ödüllendirileceğini, gerçekleştirmediği takdirde ise "kınanacağını" düşünmesi ve bu eylemi saygınlık kazanmak ya da kınanmamak için işlemesi gerektiği, dolayısıyla "töre saikiyle öldürme"den bahsedilebilmesi için, öncelikle mağdurun "toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olmasının, ikinci olarak bu aykırı davranışın "ölümle" cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesinin, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesinin" şart olduğu, burada "toplumdan" kastedilenin "tüm ülke" olabileceği gibi "köy, mahalle, geniş aile gibi" küçük bir topluluk da olabileceği, "töre saikiyle öldürme" suçunun oluşması açısından bunlar arasında fark bulunmadığı, "töre" kavramıyla sık sık karıştırılan "namus" kavramının ise "bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet, doğruluk, dürüstlük" olarak tanımlandığı, bu anlamda, töre ile namusun benzer ancak farklı kavramlar oldukları, törenin belli koşullarda namusu da içine alan üst bir kavram olarak ortaya çıkabileceği durumlar var ise de, diğer koşulların bulunmadığı hallerde, sırf kişilerin sübjektif namus anlayışından, kıskançlıktan, cinsel arzu ve isteklere karşılık alamamaktan, kınamaktan, hoşlanmamaktan, tasvip etmemekten, söz geçirememekten kaynaklanan öldürme fiillerinin "töre saikiyle öldürme" olarak nitelendirilemeyeceği, aynı şekilde, toplumun tasvip etmediği veya kınadığı davranışları işleyenlerin ya da yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesi" biçiminde gerçekleştirilen her fiilin de toplumdaki öldürme beklentisi açıkça ortaya konulmadan", sırf bu nedenle "töre saikiyle öldürme" olarak değerlendirilemeyeceği, buna göre, "töre cinayeti ile namus cinayetinin" aynı kavramlar olduğunun söylenemeyeceği, zira, suçta ve cezada kanunilik prensibi ile ceza hukukundaki kıyas yasağının, "töre saikiyle öldürme" suçunun uygulanma alanını bu şekilde genişletmeye izin vermeyeceği anlaşılmakla, bu açıklamalar ışığında, somut olayda; sanık C.'in reşit olan kızı D.'nun maktül ile birlikte yaşadığı, kendi subjektif değer yargılarına aykırı davrandığı için toplumsal bir istek olmaksızın maktule yönelik olarak kasten öldürme suçunu işleyen sanıklar C. ve E. hakkında haksız tahrik bulunmaksızın kasten öldürme suçundan TCK'nun 81. maddesi uyarınca hüküm kurulması gerekirken, Dairemizin sonradan değişmiş olan bazı içtihatlarına ve bu bağlamda bozma kararına da uyulup suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde töre saikiyle kasten öldürme suçundan TCK'nun 82/1-k, 62.

maddeleri gereğince hüküm kurulmak suretiyle fazla ceza tayini,

Bozmayı gerektirmekle, sanık C. ve sanık E. müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, re'sen de temyize tabi olan hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak (BOZULMASINA), 01/10/2014 gününde oybirj^ği ile karar verildi.