Muris Muvazaası - Tapu İptal ve Tescil - Tanıktan Feragat - Dava Arkadaşlığı
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
Esas No : 2019/1299
Karar No : 2020/6762
Karar Tarihi : 2020-12-16





Özet:

Bilindiği üzere, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK'nın 190. maddesi ve TMK'nın 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Öte yandan, HMK'nın 240/3. maddesinde, “Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için, işin niteliğine uygun kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır." düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda davacının tanık listesinde bildirdiği tanıklarından ...'a duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin tebliğ edildiği, tanığın 12.07.2016 tarihli duruşmaya gelmemesi üzerine mahkemece tanığın zorla getirilmesine karar verildiği, kolluk tarafından, tanığın ikamet adresinin kapalı olup irtibat kurulamadığından tanığın duruşmada hazır edilemediğinin bildirildiği, mahkemece, 20.10.2016 tarihli duruşmada bu durumun tutanağa bağlanmasıyla yetinildiği, adı geçen tanık dinlenmeksizin sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Davacı, tanığının dinlenmesinden feragat etmemiş, mahkemece, HMK'nın 240/3. maddesi uyarınca davacıya yeni adres bildirmesi için imkan tanınmamıştır.Öte yandan, davada HMK'nın 241. maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı da açıktır.Hal böyle olunca, HMK'nın 240/3. maddesi uyarınca, davacıya dinlenmeyen tanığının yeni adresini bildirmesi için süre verilmesi, bu tanıkla ilgili yapılacak usuli işlemlerin sonucuna göre toplanan ve toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilerek temliklerin mal kaçırma amacıyla muvazaalı yapılıp yapılmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Kabule göre de, davacılar ve davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan temliklerin ayrı tarihlerde olduğu hususu da gözetildiğinde davacılar lehine her bir davalı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmak üzere tek vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS



Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine, ...Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, mirasbırakan tarafından her iki davalıya da yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davalı ...’ın istinaf talebinin reddine, davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, her iki davalı bakımından davanın kabulü ile iptal tescile ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ( katılma yoluyla vekalet ücretine hasren) ile davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ün 12 nolu bağımsız bölümün tamamı adına kayıtlı iken farklı tarihlerde, ikinci eşi olan davalı ... ile ...’in ilk eşinden olma oğlu olan diğer davalı ...’a ½’ şer paylarla satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldıklarını, alım güçlerinin bulunduğunu, davalı ...'in kanser hastası olan mirasbırakana bakıp, tedavi masraflarına destek olduğunu, mirasbırakanın başkaca taşınmazlarının bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır. İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakan tarafından davalı ...’a yapılan temlikin muvazaalı olduğu ancak diğer davalı ...’e taşınmazın evliliği temin amacıyla temlik edildiği, mal kaçırma amacının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, mirasbırakan tarafından her iki davalıya da yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davalı ...’ın istinaf talebinin reddine, davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, her iki davalı bakımından davanın kabulü ile iptal tescile karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ün tamamı adına kayıtlı 12 nolu bağımsız bölümün ½ payını 21.05.2010 tarihinde davalı ...’e, geriye kalan ½ payını ise 18.03.2014 tarihinde diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, 1944 doğumlu mirasbırakanın 03.06.2014 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak eşi davalı ... ile ilk eşi ...’den olma çocukları davacıların kaldığı, mirasbırakanın ilk eşi ... ile 24.10.1967 tarihinde evlenip, 16.07.2012 tarihinde boşandığı, mirasbırakan ile davalı ...’in 12.10.2012 tarihinde evlendikleri, davalı ...’ın, ...’in önceki eşi ...’dan olma çocuğu olduğu sabittir.
Bilindiği üzere, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK’nın 190. maddesi ve TMK’nın 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Öte yandan, HMK’nın 240/3. maddesinde, “Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için, işin niteliğine uygun kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır." düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda davacının tanık listesinde bildirdiği tanıklarından ...'a duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin tebliğ edildiği, tanığın 12.07.2016 tarihli duruşmaya gelmemesi üzerine mahkemece tanığın zorla getirilmesine karar verildiği, kolluk tarafından, tanığın ikamet adresinin kapalı olup irtibat kurulamadığından tanığın duruşmada hazır edilemediğinin bildirildiği, mahkemece, 20.10.2016 tarihli duruşmada bu durumun tutanağa bağlanmasıyla yetinildiği, adı geçen tanık dinlenmeksizin sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, tanığı ...'nün dinlenmesinden feragat etmemiş, mahkemece, HMK'nın 240/3. maddesi uyarınca davacıya yeni adres bildirmesi için imkan tanınmamıştır.Öte yandan, davada HMK'nın 241. maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı da açıktır.Hal böyle olunca, HMK'nın 240/3. maddesi uyarınca, davacıya dinlenmeyen tanığı ...'ın yeni adresini bildirmesi için süre verilmesi, bu tanıkla ilgili yapılacak usuli işlemlerin sonucuna göre toplanan ve toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilerek temliklerin mal kaçırma amacıyla muvazaalı yapılıp yapılmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Kabule göre de, davacılar ve davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan temliklerin ayrı tarihlerde olduğu hususu da gözetildiğinde davacılar lehine her bir davalı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmak üzere tek vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.Taraf vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 371/1-a maddesi gereğince ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK'nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.