Mal Rejimi - Konut Kredisi - Katılma Alacağı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No : 2018/13899
Karar No : 2019/5631
Karar Tarihi : 2019-06-10





Özet:

  • Davaya konu taşınmazın alım bedelinin tamamının krediyle karşılandığı kabul edilerek, katılma alacağına hükmedilmiş ise de verilen karar dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Davaya konu taşınmaz için 25.09.2012 tarihinde 120 ay vadeli, 27 taksiti evlilik içine isabet eden 33.750 TL tutarında konut kredisi çekildiği anlaşılmaktadır. Gerek dosya kapsamında toplanan deliller, gerekse tarafların itirazına uğramayan 27.02.2017 tarihli taşınmazın değerinin tespitine yönelik bilirkişi raporuna göre davaya konu taşınmazın alım bedelinin tamamının krediyle karşılanmadığı, bir miktar peşinat ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre, taraflarca itiraz edilmeyen ve 27.02.2017 tarihli bilirkişi raporuyla belirlenen değer edinim değeri kabul edilerek, kredi ile karşılanmayan kısmın kişisel mal olduğu da davalı tarafından iddia ve ispat edilemediğine göre, kredi ile karşılanmayan bu bölüm üzerinden, yukarıda bahsedilen Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda katılma alacağı hesabı yapılması gerekir.
 
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... 3. Aile Mahkemesi hükmüne karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı ..., evlilik içinde edinilen ... ... 10105 ada 3 parselde kayıtlı 1 numaralı bağımsız bölüme ait tapunun yarısının veya bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiş, dava değerini 80.000 TL olarak göstermiştir.

Davalı, davaya konu taşınmazın konut kredisiyle alındığını,borcunun halen devam ettiğini, davacının talebinin fahiş olduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile 9000 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir.

... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, taşınmazın alım bedelinin tamamının konut kredisiyle karşılandığı ve evlilik içine isabet eden ödemeler edinilmiş mal kabul edilerek belirlenen oranın taşınmazın belirlenen güncel değeriyle çarpımı neticesi bulunan artık değerin yarısının 9000 TL olduğu, İlk Derece Mahkemesince belirlenen alacağın yasal düzenleme ve ilkelere uygun olduğu gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna başvurmuştur.

1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK'nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.

Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.

Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.

Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.

Somut olaya gelince; eşler, 22.12.2008 tarihinde evlenmiş, 10.12.2014 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad. 10, TMK mad.202). Tasfiyeye konu 10105 ada 3 parselde kayıtlı 1 numaralı bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 24.09.2012 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).

Mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince, davaya konu taşınmazın alım bedelinin tamamının krediyle karşılandığı kabul edilerek, katılma alacağına hükmedilmiş ise de verilen karar dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Davaya konu taşınmaz için 25.09.2012 tarihinde 120 ay vadeli, 27 taksiti evlilik içine isabet eden 33.750 TL tutarında konut kredisi çekildiği anlaşılmaktadır. Gerek dosya kapsamında toplanan deliller, gerekse tarafların itirazına uğramayan 27.02.2017 tarihli taşınmazın değerinin tespitine yönelik bilirkişi raporuna göre davaya konu taşınmazın alım bedelinin tamamının krediyle karşılanmadığı, bir miktar peşinat ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre, taraflarca itiraz edilmeyen ve 27.02.2017 tarihli bilirkişi raporuyla belirlenen değer edinim değeri kabul edilerek, kredi ile karşılanmayan kısmın kişisel mal olduğu da davalı tarafından iddia ve ispat edilemediğine göre, kredi ile karşılanmayan bu bölüm üzerinden, yukarıda bahsedilen Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda katılma alacağı hesabı yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kaynak:(www.corpus.com.tr)