Mahkemenin UYAP Üzerinden Kontrol Edilebilecek Bir Duruşma İçin Belge Sunulmadığı Gerekçesiyle Mazereti Reddetmesi Hatalıdır
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi
Esas No : 2024/14417
Karar No : 2025/9144
Karar Tarihi : 2025-06-03





Özet:

Yargıtay, mazeret dilekçesinde belirtilen diğer duruşmanın UYAP sistemi üzerinden kolayca kontrol edilebileceğini, bu nedenle ayrıca belgelendirme şartı aranamayacağını vurgulamıştır.

 

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Sağlık Bakanlığı ... Doğum ve Kadın Hastalıkları Hastanesinde davalının tüp bebek tedavisi görmüş gibi sağlık kurulu raporu tanzim edilerek reçete düzenlendiğini, reçetede yazan ilaçların alındığını, bilahare davalının kurumca ilaç ve tedavi giderleri karşılanmayan özel merkezlerde tedavi görerek kurum zararına neden olduğunun müfettiş incelemesi ile tespit edildiğini belirterek yatırılmayan ücretin yasal faiziyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; tüp bebek tedavisi gördüğünü ve ödemelerin usule uygun olduğundan davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 15.05.2014 tarih ve 2009/2566-2014/508 sayılı ilk kararı ile bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Daire 31.05.2017 tarih, 2015/9954 - 2017/3492 sayılı ilamıyla mahkemece hükme esas alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı gerekçesiyle mahkemece; davalının tüp bebek tedavi sürecinin tedavi masrafı ve kullanılan ilaçların Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri dikkate alınarak gerek görülür ise yeni ve konusunda uzman bir bilirkişiden tarafların iddia ve savunmaları, müfettiş raporunda tespit edilen hususlar da değerlendirilerek bir rapor alınması ve hesaplamanın yapılması gerektiğine değinilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 16.09.2021 tarihinde 6100 sayılı HMK'nın 150. maddesi gereği ''Taraflarca takip edilmeyen davanın 6100 sayılı HMK nın 150 maddesi uyarınca 3 ay içinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına,'' karar verildiği, davacı tarafından sunulan 16.09.2021 tarihli dilekçe üzerine dosya yeniden işleme alınarak taraflara duruşma gününü bildirir tebligatlar yapıldığı, mahkeme dosyasının 08.02.2022 tarihli 13. celsesine davacı vekilinin katılmadığı, duruşma gün ve saatinden haberdar olduğu dosya içeriğinden anlaşılmakla, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.11.2010 tarih 2010/9-491 Esas 2010/593 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi " O halde, mazereti bulunduğunu bildiren tarafın, bunu belgelendirmesi gerektiği gibi yargılamada devamlılığı sağlamak üzere duruşma gününün bildirilmesi için gerekli giderleri de yatırması gereklidir." mazeretini belgelendirmeyen davacı vekilinin dilekçesi kabul edilmeyerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, dosyanın Küçükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1274 Esasına kayıtlı iken mahkemenin bölünmesi sonucu Küçükçekmece 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/51 Esasına kaydolduğunu, 16.09.2021 tarihli dosyanın işlemden kaldırılması kararının hukuka aykırı olduğunu, yeni mahkeme bilgileri ve duruşma gününün taraflarına tebliğ edilmediğini, 16.09.2021 tarihli duruşmaya katılmak için Küçükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesine gidildiğini, mahkeme hakiminin o tarihte izinli olması dolayısıyla dosyaya mazeret dilekçesi sunulduğunu, dolayısıyla Küçükçekmece 6. Sulh Hukuk Mahkemesince verilmiş olan dosyanın işlemden kaldırılması kararının doğru olmadığını, 17.09.2021 tarihli dilekçeleri ile durum anlatılarak sehven yapılan işlemden dönülmesi talep edildiği halde mahkemece dilekçelerinin dosyanın yenilenme talebi olarak kabul edildiğini, Küçükçekmece 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.09.2021 tarihli duruşmasına katılamamada hiçbir kusurları bulunmadığını, sonrasında 08.02.2022 tarihli duruşmaya sunulan mazeret dilekçelerinin ise mazeretin belgelendirilmediği gerekçesiyle reddedildiğini oysa mazeret dilekçesinde aynı gün ve saatte başka mahkemede duruşma olduğunun belirtildiğini, fazla ilişkin tüm haklar saklı kalmak kaydıyla huzurdaki davanın açıldığını, bu açıdan alacak miktarının artması ihtimali de söz konusu olduğundan yerel mahkeme kararının kesin olarak verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, gerekçeli kararda her ne kadar kesin karar denilmiş olsa da bu denli ağır hukuk ihlalleri yapıldığı ortadayken kararın bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, kurum zararının tahsili istemine ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinde; davanın Küçükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/2566 Esas sayısı ile açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen ilk kararın davacı vekili tarafından temyiz edildiği ve Dairece; davalının tüp bebek tedavi sürecinin tedavi masrafı ve kullanılan ilaçların Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri dikkate alınarak gerek görülür ise yeni ve konusunda uzman bir bilirkişiden tarafların iddia ve savunmaları, müfettiş raporunda tespit edilen hususlar da değerlendirilerek bir rapor alınması ve hesaplamanın yapılması gerektiğine değinilerek bozma kararı verildiği, bozma kararından sonra yargılamanın Küçükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1274 Esas sayısı ile 11. celseye kadar devam ettiği, 16.09.2021 tarihine bırakılan 12. celse ise davacı vekiline hiçbir tebligat ve bildirim yapılmadan, mahkemenin bölünmesi nedeniyle duruşmanın Küçükçekmece 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/51 Esas sayısı ile yargılamasına devam edildiği ve bu aşamada davacı vekili tarafından takip edilmeyen davanın 3 ay işlemden kaldırılmasına 16.09.2021 tarihinde karar verildiği, davacının 17.09.2021 tarihli dilekçesi ile mazeret dilekçesinin dosya arasına girmediği yönünde beyanda bulunduğu ve bu dilekçesinin yenileme talebi olarak kabul edilerek duruşma günü verildiği, davacı vekili tarafından başka mahkemede aynı tarih ve saatte mevcut olduğu iddia edilen duruşma dosyası gerekçe gösterilerek 08.02.2022 tarihinden yeniden mazeret dilekçesi sunulduğu, ancak mahkemece mazeret dilekçesinin belgelendirilmediği gerekçesiyle bu defa da davanın açılmamış sayılması yönünde karar verildiği anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması” başlığı altında düzenlenen 150 nci maddesinin ikinci fıkrasında; “ Usulüne uygun davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.”, altıncı fıkrasında ise; “İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde dava açılmamış sayılır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Bilindiği üzere hukuk yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. İşte hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlığı halinde uygulama alanı bulurlar. Aksi halde, araçla ulaşılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bağın bulunmaması anlamsızlığı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır.

Bu nedenle geciken adaletin, adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen usul kuralları, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26/01/2014 tarihli ve 2013/3-1238 E. 2014/957 K. sayılı ilamı).

Somut olayda; Küçükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1274 Esas sayısı ile 11. celseye kadar yargılaması devam eden dosyada, 16.09.2021 tarihine bırakılan 12 celsenin davacı vekiline hiçbir tebligat ve bildirim yapılmadan, mahkemenin bölünmesi nedeniyle Küçükçekmece 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/51 Esas sayısı ile yargılamasına devam edildiği anlaşılmış olmakla; mahkemenin dosyanın işlenmeden kaldırılmasına dair 16.09.2021 tarihli kararı usul ve yasaya uygun değildir.

Kaldı ki yenileme sonrası, davacı vekili tarafından 08.02.2022 tarihli celse için mahkemeye sunulmuş olan aynı tarihli mazeret dilekçesi ile mahkemesi ve esas numarasını belirtilerek başka mahkemede aynı tarih ve saatte mevcut olduğu iddia edilen duruşma dosyası gerekçe gösterilerek duruşmaya katılamayacağına yönelik beyanda bulunulduğu ancak mahkemece belgelendirilmediği gerekçesiyle bu mazeret dilekçesinin de kabul edilmediği anlaşılmakla, bu 2 nci mazeret dilekçesinin de davacı tarafından aynı tarihte varlığı iddia edilen duruşmasının UYAP sisteminden kontrol edilebileceği anlaşıldığından, belge eklenmesine gerek yoktur. Davanın açılmamış sayılmana karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Değerlendirme bölümünde açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan mahkeme kararının BOZULMASINA,

Dosyanın mahkemeye gönderilmesine,

03.06.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.