Madenlerin Kamulaştırılması Durumunda Maden Gelirine Göre Değer Biçilmelidir
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi
Esas No : 2020/4312
Karar No : 2020/10333
Karar Tarihi : 2020-11-24





MAHKEMESİ : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4560 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

- K A R A R –

Dava, 4560 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

Mahkemece uyulan bozma ilamı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm; taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyleki;

1)Dava konusu taşınmazın maden işletme ruhsatı ve izni verilen yerlerden olduğu anlaşılmakla, dava konusu taşınmaza maden gelirine göre değer biçilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazda maden gelirinin yalnızca değer artışı sağlayacağını kabul eden rapora göre hüküm kurulması doğru değildir.

Bu itibarla; 16.05.2019 tarihli Maden Mühendisi raporunda belirtilen üretilebilecek bentonit miktarı (toplam rezervi) ile değerlendirme tarihi olan 2013 yılı bentonit satış bedelinin çarpımı sonucu bulunan değerden, işletme giderlerinin mahsubu ile bulunacak net gelir üzerinden maden geliri hesaplandıktan sonra; dava konusu taşınmazın üzerinde fındık ağaçları bulunduğu anlaşıldığından, bu fındık ağaçlarının bedeli de hesaplanarak maden gelirine ilave edilmek suretiyle kamulaştırma bedelinin hesaplanması için bilirkişilerden ek rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,

2) Dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, bozma kararı öncesi hükmedilen bedele ilk karar tarihine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7139 sayılı Yasa ile değişik 10/9 maddesi uyarınca bozma kararı sonrası oluşan fark bedele işletilecek yasal faizin bitiş tarihinin kararın kesinleşme tarihi olması gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine karar verilmesi,

3)Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi,

Doğru görülmemiştir.

Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 24.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.