Kooperatife Üye Olunduğunun Tespiti Davası Beklenilmeden Taşınmazın Paylaştırılması Kanuna Aykırıdır
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi
Esas No : 2019/2168
Karar No : 2020/3656
Karar Tarihi : 2020-11-17





Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat, genel kurul kararının iptaline davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davada davalılar ......, ..., ..., ... ve ... yönünden kabulüne, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin asıl dosyadaki istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik verilen hükmün asıl ve birleşen davada davacılar vekilince duruşmalı, asıl ve birleşen davada davalılar vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davacılar vekili Avukat ..., davacı asıl ... ile asıl ve birleşen davalarda davalılardan .... Reis Yapı Kooperatifi vekili Avukat ..., davalılardan ... ve diğerleri vekili Avukat .... gelmiş, tebligata rağmen başka gelen olmadığı anlaşılmakla, onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- KARAR -

Asıl davada davacılar vekili, müvekkilerinin davalı kooperatife 1987 yılında ortak olduklarını, kooperatif yöneticilerinin kooperatif arsasını kendi üzerlerine geçirmek amacıyla ortakların kooperatifle ilşkisini kesmeye çabaladıklarını, müvekkillerinin kooperatif ortağı olduğunun mahkeme kararıyla tespit edildiğini, davalı kooperatifin tek malvarlığı olan taşınmazı davacılar haricinde yedi ortağına tapuda devrettiğini ileri sürerek, davalılar adına kayıtlı tapuların iptali ile müvekkilerine hisseleri oranında tesciline, mümkün olmazsa şimdilik 15.000,00 TL’nin her bir müvekkili için ayrı ayrı davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Birleşen davada davacılar vekili, yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporlarının tamamında defter tasdiki dışında hiçbir harcamanın olmadığının ve ortaklardan aidat toplanmadığının açıkça ifade edilmesine rağmen müvekkilerinin aidat ödediğini, davalıların ortak olarak kabulüne dair genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının geçerli hiçbir hukuki belgeye dayanmadığını ileri sürerek, davalı gerçek kişilerin kooperatif ortağı olmadığının tespitine, kooperatif ortağı olmayanların katılımı ile yapılan genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Asıl davada davalı kooperatif vekili, kooperatif üzerine kayıtlı bir taşınmazın bulunmadığından tapu iptal ve tescil davasının kooperatif aleyhine açılmasının mümkün olmadığını savunarak, birleşen davada da hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Asıl davada diğer davalılar vekili, müvekkillerinin, hem rutin aidat ödemelerini yaptıklarını, hem de kooperatifin cins değişikliği, parselasyon ve ferdileşme işlemlerini yapabilmesi için gerekli olan ekstra giderleri karşıladıklarını, taşınmazlar tapuda adlarına tescil olduktan sonra da birçok masraf yaparak taşınmazları bugünkü değerine ve haline ulaşmasını sağladıklarını, husumetin müvekillerine yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini savunarak, birleşen davada da davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, arsa dağıtımın anasözleşmeye göre yapıldığını usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kooperatif tarafından yapılan ferdileştirme işleminin iyiniyet kurallarına aykırı olmadığından tapu iptal ve tescil istenemeyeceği, kendisine konut tahsis edilemeyen ortağa verilecek tazminatın hesaplandığı, diğer davalıların tazminattan sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın tazminat yönünden kabulü ile davalı kooperatiften tahsiline, diğer davalılar hakkında açılan davanın reddine, birleşen davada ise ortaklık sıfatının sona erdirilmesinde yönetim ve genel kurulun yetkili olduğu, mahkemenin kooperatif organı yerine geçerek bu kararı veremeyeceği, bütün ortakların ortaklığının yok hükmünde olduğunun tespitinin de kooperatifin feshi sonucunu doğuracağı, kooperatifin genel kurul kararına dayalı olarak arsasını paylaştımasında hukaka aykırık olmadığı gerekeçesiyle birleşen davanın reddine dair verilen karar, asıl ve birleşen davada davacılar vekili ile asıl ve birleşen davada davalı kooperatif ortakları vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince, tazminat hesabının davacılar lehine olduğu, davacı ...'in daha fazla ödeme yaptığı iddiasıyla sunulan belgelerden, banka dekont toplamlarının kooperatif kayıtlarına geçen 16.895.000 YTL miktara tekabül etmesi nedeniyle ayrı ödemeler olarak kabul edilemeyeceği 4.500.000 YTL miktarlı iki adet PTT gönderi havalesinin tek başına bu ödemelerin yapıldığının kabulü için yeterli olmadığı, reddedilen tapu iptali davası yönünden vekalet ücretine hükmedilmediği, tazminat yönünden davaların kabul ve red edilen kısmına göre hesaplama yapıldığı, ancak, davalı kooperatif ortaklarına karşı iş bu dava açılamayacağından bu davalılar yönünden davaların pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmemesi ve her bir davacı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, asıl davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazlarına gelince; davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından, her bir davacı aleyhine, red edilen dava miktarlarına göre davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek,asıl davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bu karara karşı, asıl ve birleşen davada davacılar vekili ile katılma yoluyla asıl ve birleşen davada davalı kooperatif ortakları vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davalı kooperatif ortakları vekilinin tüm,davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Asıl dava,kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptal ve tescil mümkün olmazsa tazminat istemine ilişkindir.

Dosya kapsamından, davalı kooperatifin 22.06.2009 tarihli genel kurulunda mali yetersizlik nedeniyle kooperatife ait arsanın kur’a ile ortaklarına dağıtımına dair verilen karar sonucu 29.06.2011 tarihli yönetim kurulu kararıyla arsanın yedi ortağa paylaştırıldığı ve tapuda ferdileştirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı kooperatifçe dava konusu arsanın, davacıların kooperatife üye olduklarının tespiti amacıyla açtıkları Bodrum 3.Asliye Hukuk Mahkemesi 2007/433 E. sayılı dava dosyası sonucu beklenmeden kayıtlı ortaklarına tahsis edilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece, arsanın dava tarihindeki rayiç değerinin dokuz ortağa bölünmesi suretiyle her bir ortağın hak edeceği bedelin belirlenerek davacılar lehine bu bedele hükmedilmesi gerekirken, davacıların da içinde bulunduğu tüm ortakların yaptığı ödemelerle alındığı sabit olan arsanın davalı kooperatif tarafından davacılar dışındaki ortaklara tahsis edilerek davacılar zararına hareket edilmesi doğru olmamış, ilk derece mahkemesi kararı ile bu karara karşı istinaf isteminin reddi kararı usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

3-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre birleşen davada davacı vekili ile katılma yoluyla davalı kooperatif ortakları vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı kooperatif ortakları vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 27.03.2019 tarih ve 2018/2142 E. - 2019/489 K. sayılı istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden karar verilmesine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.06.2018 tarihli 2013/353 E., 2018/204K. sayılı ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı vekili ile davalı kooperatif ortakları vekilinin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, HMK'nun 373/1. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, asıl ve birleşen davada davacıların fazla yatırdığı harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalılardan alınmasına, vekili Yargıtay duruşmasına hazır bulunan davacı taraf yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 17.11.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.