Kıymet Takdiri - Genel Mahkemede Tespit Davası
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No : 2019/1831
Karar No : 2019/1813
Karar Tarihi : 2019-12-18





Özet:

  • Davacı daha önce açtığı kıymet takdirine itiraz davasını gören mahkemenin dar yetkili olduğunu ve mülkiyet hakkının bir gereği olarak HMK’nın 106. maddesi anlamında bağımsız bir tespit davası açtığını öne sürmektedir.
  • Davacının İcra dairesince belirlenip kesinleşen kıymet takdirindeki değeri az bulduğu için bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
  • Davacının tespit davası sonucunda verilen kararla icra dairesindeki süreci durdurması da mümkün değildir.
  • Davacının, İcra Mahkemesi tarafından kıymet takdirine itiraz sonucu verilen kararda usule aykırılıklar olduğunu ve haklarının ihlal edildiğini iddia ederek bu davayı açtığı anlaşılmakla birlikte, kesin nitelikteki karara karşı başvurulabilecek yegane yol HMK’nın 363. maddesinde yazılı " Kanun Yararına Temyiz" olduğundan, davacının bu davayı açmasında hukuki menfaat dava şartı bulunmamaktadır.
  • Dava, HMK 106. maddesinde yazılı tespit davasının unsurlarını taşımamaktadır. Mahkemenin belirttiği gibi, davacının davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir menfaati de bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartı olup, mahkemece HMK’nın 115/1. maddesine göre resen yargılamanın her safhasında gözetilir.

 

İNCELENEN KARARI VEREN

MAHKEME : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 08/03/2019

DOSYA NUMARASI: 2019/141 Esas - 2019/293

DAVA : Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 18/12/2019

İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Çiftliği Mevkii, ... Ada, ... Parsel sayılı 8.365,02 m2 yüzölçümüne sahip 485/10000 arsa paylı B blok 5 nolu B tipi Dubleks villaya ilişkin gerçek ve rayiç değerinin belirlenmesi için huzurdaki davayı açtıklarını, müvekkili ... adına İstanbul .... İcra Müdürlüğünün ... E.numaralı dosyası üzerinden başlatılan icra takibi neticesinde Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü’nün ... Talimat sayılı dosyası üzerinden dava konusu taşınmaza ilişkin olarak bir inşaat mühendisi ile bir tapu fen bilirkişisinden oluşan heyet tarafından 15/05/2017 tarihli kıymet takdir raporu hazırlandığını, Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü marifetiyle müvekkiline ait İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Çiftliği Mevkii, ... Ada, ... Parsel sayılı 8.365,02 m2 yüzölçümüne sahip 485/10000 arsa paylı B blok 5 nolu B tipi Dubleks villaya ilişkin tanzim olunan 15/05/2017 tarihli kıymet takdir raporunda mezkur taşınmaz için belirlenen ''1.400.000,00-TL'' tutarındaki değer son derece düşük bulunarak taraflarınca 09/06/2017 tarihli dava dilekçesi ile Küçükçekmece 1.İcra Hukuk Mahkemesinde 2017/540 E.numarasına kayıtlı dosya üzerinden kıymet takdirine itiraz davası açıldığını, Kıymet takdirine itiraz davası kapsamında Küçükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından atanan bir emlak değerleme uzmanı, bir gayrimenkul yatırım uzmanı ve bir harita kadastro mühendisi bilirkişisinden oluşan heyet tarafından 19/10/2017 tarihli kıymet takdir raporu hazırlandığını, hazırlanan raporda da Küçükçekmece ....İcra Müdürlüğünce düzenlenen 15/07/2017 tarihli rapor ile birebir aynı şekilde mezkur taşınmaza değeri ''1.400.000,00-TL'' olarak belirlendiğini, belirlenen bu değer taşınmazın gerçek ve rayiç değerini yansıtmadığını, ayrıca İcra Hukuk Mahkemeleri sınırlı yargılama yetkisine sahip mahkemelerden olduğunu, kararları kesin hüküm oluşturmadığını, icra iflas prosedürü içerisinde ittihaz olunan kıymet takdiri kararları istinaf ve temyiz incelemesinden geçmediğini belirterek İcra Hukuk Mahkemelerinin genel mahkemelerin yetkisini kaldırmadığından işbu davayı mahkememizde ikame ederek gayrimenkulün gerçek ve rayiç değerinin belirlenmesini Mahkememizden talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevaplarında özetle; Müvekkili bankanın tahsilinde ve tahsil edildiği oranda kendi borcuna mahsup edilmek üzere ciro ve teslim edilen bonolara dayanak takip borçluları hakkında İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile esas takip işlemlerine başlandığını, bu takip kapsamında borçluya ait dava konusu edilen İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Çiftliği Mevkii, ... Ada, ... Parsel ... Blok, ... Nolu B tipi dubleks villa vasıflı taşınmaz ilgili icra takip dosyasından haczedildiğini, hacze konu taşınmazın Küçükçekmece ... İcra Müdürlüğü'nün ... talimat sayılı dosyasından 15/05/2017 tarihli bilirkişi raporu tanzim edildiğini, davacı tarafça Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü’nün 2012/3892 Talimat sayılı dosyasından tanzim edilen 15/05/2017 tarihli taşınmaz kıymet takdiri raporuna Küçükçekmece 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/540 E sayılı dava dosyası ile itiraz edildiğini, davacının davasının kesin olarak reddine karar verildiğini, mahkememizin huzurdaki davaya bakmaya görevli olmadığını belirterek davanın görev yönünden reddine karar verilmesini taleple beyan etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/03/2019 tarih ve 2019/141 Esas - 2019/293 Karar sayılı kararında; " ... Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından, davalı banka aleyhine icra takibine konu taşınmazla ilgili İcra Hukuk Mahkemesi tarafından belirlenen taşınmazın rayiç değerinin düşük olduğundan bahisle mahkememiz nezdinde taşınmazın kıymet taktirine esas değerinin belirlenmesi amacıyla iş bu davanın açıldığı, İİK 128/a maddesi gereğince kıymet taktirine yönelik olarak İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararların kesin olduğu, kesin karar kapsamında taşınmazın satış işlemlerinin ikmal edileceği, mahkememiz tarafından belirlenecek taşınmazın rayiç değerinin İİK 128/a maddesi kapsamında herhangi bir hüküm ifade etmeyeceği, her davada olduğu gibi, bu davada da davacı tarafın dava açmakta hukuki yararı bulunması gerektiği, HMK 114/1-h maddesi gereğince hukuki yararın dava şartı olduğu, bu bağlamda açılan dava yönünden davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığından HMK 114/1-h, 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ... " karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; "Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın HMK 114/1-h ve 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu olayda müvekkili ...'na ait gayrimenkulün gerçek ve rayiç değerinin tespitinin talep edilmiş olduğunu, müvekkilinin mülkiyet hakkının korunmasını da sağlamak amacı ile açılmış olan bu davada hukuki yararlarının mevcudiyetinin tartışmasız olduğunu, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 08.03.2019 tarih ve 2019/141 E., 2019/293 K. Numaralı karar ile "açılan dava yönünden davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığından" denilmek suretiyle davanın usulden reddine karar verildiğini, dava konusu olayda müvekkili ...’na ait gayrimenkulün gerçek ve rayiç değerinin tespitinin talep edildiğini, müvekkilinin mülkiyet hakkının korunmasını da sağlamak amacı ile açılmış olan bu davada hukuki yararlarının mevcudiyetinin tartışmasız olduğunu, Hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, eksik inceleme sonucu davanın kesin olarak reddine karar veren İcra Mahkemesi hükmünde usul ve yasaya uyarlık bulunmadığını, karara karşı hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurduklarını, Ortada, bir mülkiyet hakkı söz konusu olmakla, diğer bütün hakların kendisinden türediğinin kabul edilmesi nedeniyle hakların anası olarak nitelendirilen mülkiyet hakkının, temel hak ve özgürlükler arasında özel bir öneme sahip olduğunu, sosyal bir hukuk devletinin en temel kişi hak ve özgürlükleri arasında yer alan mülkiyet hakkının müvekkili aleyhine ihlali niteliğini taşıyan bu karara karşı huzurdaki davayı açmakta hukuki yararlarının olmadığı yönünde verilen kararda usul ve yasaya uyarlık bulunduğunu, Küçükçekmece İcra Hukuk Mahkemesi tarafından görülen kıymet takdirine itiraz davasında, anayasal haklardan olan hukuki dinlenilme haklarının ve bunun sonucunda adil yargılanma ilkesi de ihlal edilmek sureti ile şekli anlamda kesin olan bir karar verildiğini, şekli anlamda kesinleşen İcra Mahkemesi kararına karşı, istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru imkanları da bulunmadığını ve tüm bu nedenlerle müvekkilinin söz konusu mezkur taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını savunmak ve koruma altına almak için ilk önce Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açmış oldukları ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 30.01.2019 tarihli kararı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklanıyor olması nedeniyle görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilerek Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne göndermiş olduğu işbu davayı açmış bulunmakta olup, hukuki yararlarının mevcudiyeti yönündeki kararı Yüksek Mahkemenin takdirlerine bıraktıklarını, Sonuç olarak, İcra Mahkemesinin şekli anlamda kesinleşen kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemesi nedeniyle icra mahkemesince verilen kararlara rağmen, aynı taraflar arasında aynı konu ve aynı sebebe dayanılarak genel mahkemelerde dava açılmasında kesin hüküm engeli olmadığını, bu itibarla Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü marifetiyle müvekkiline ait ... İli, ... İlçesi, ... Mah. ... Mevkii, ... ada ... parsel sayılı 8.365,02 m2 yüzölçümüne sahip 485/10000 arsa paylı B blok 5 nolu B tipi Dubleks villaya ilişkin tanzim olunan 15.05.2017 tarihli kıymet takdir raporunda mezkur taşınmaz için belirlenen "1.400.000,00 TL" tutarındaki değer ile yine bu kıymet takdirine itiraz sonucu alınan 19.10.2017 tarihli kıymet takdir raporunda 1.400.000,00 TL olarak belirlenen değerlerin taşınmazın gerçek değerinden oldukça düşük olması nedeniyle işbu müracaatlarının kabulüne karar verilerek dava konusu taşınmazın gerçek ve reel rayicinin tespiti sağlamak üzere yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, Her ne kadar taraflar arasındaki uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklanıyor olması nedeniyle yargılamaya Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nde devam edilmişse de, Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin genel ve asıl görevli mahkemeler olmaları nedeniyle işbu dava konusu ile ilgili yargılama yapabilecek görev ve yetkiye sahip olduklarını, bu itibarla davada hukuki yararlarının mevcudiyetinin tartışmasız olup, bu itibarla davada hukuki yararlarının mevcudiyetinin tartışmasız olduğunu, davanın usulden reddi kararının kaldırılarak dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini, İşbu davanın açılmasında hukuki yararlarının mevcudiyetinin tartışmasız olduğunu, istinaf başvurularının kabulü ile dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği yönünde karar verilmesini talep ettiklerini, İcra Hukuk Mahkemesi tarafından adil yargılanma hakkı ihlal edilmek sureti ile hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmeksizin reddedilen davaya ilişkin olarak haklarına haklarını aramak ve sonuna kadar savunmak amacı ile daha geniş inceleme yetkisine sahip Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açmış oldukları davanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin kararı neticesinde Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi ve Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından da davanın HMK 114/1-h uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı bir karar olup, ancak genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde etkin bir yargılamanın yapılabilecek olması nedeniyle işbu kararın kaldırılmasını, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, bir gayrimenkulün reel ve rayiç değerinin tespitinin genel mahkemelerde her zaman istenebileceğini, bu hususun İcra Hukuk Mahkemeleri’nin tekelinde ve yetkisinde olmadığını, Küçükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından 2017/540 E sayılı dosya kapsamında görülen davada hukuki dinlenilme haklarına riayet edilmeksizin mülkiyet hakkının müvekkili aleyhine ihlal edilmesi sureti ile davanın reddi kararı verilmesi nedeni ile işbu davanın açılmasında hukuki yararlarının mevcudiyetinin tartışmasız olup, bu itibarla Yüksek Mahkemeden istinaf başvurularının kabulü ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin hatalı kararının kaldırılmasını talep ettiklerini beyanla; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.03.2019 tarih ve 2019/141 E - 2019/293 Karar numaralı kararının bozulmasına/ ortadan kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı, İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mah. ... Mevkii, ... ada ... parsel sayılı 8.365,02 m2 yüzölçümüne sahip 485/10000 arsa paylı B blok 5 nolu B tipi Dublex villanın gerçek ve rayiç değerinin tespitini talep etmektedir. Davacının gerçek değerinin tespit edilmesini istediği taşınmazın, İstanbul ... İcra Müdürlüğü’nün ... sayılı dosyasında kesinleşen icra takibi kapsamında haczedildiği ve icra dairesince kıymet takdirinin yapıldığı, davacının İcra Dairesince yapılan kıymet takdirine karşı Küçükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/540 Esas sayılı dosyasına itiraz davası açtığı, davanın reddedildiği, davacının da bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Davacı daha önce açtığı kıymet takdirine itiraz davasını gören mahkemenin dar yetkili olduğunu ve mülkiyet hakkının bir gereği olarak HMK’nın 106. maddesi anlamında bağımsız bir tespit davası açtığını öne sürmektedir. Davacının İcra dairesince belirlenip kesinleşen kıymet takdirindeki değeri az bulduğu için bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 106. maddesine göre tespit davasıyla mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilebilir. Bunun dışında tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında tespit davasını açmakta hukuk korunmaya değer güncel bir yararı olmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Bunların dışında tespit davası sonunda verilen karar esas alınarak davalıya eda davası açılabilmelidir. Eldeki davada davacı icra dairesince değeri belirlenmiş taşınmazın değerinin tespitini talep etmektedir. Mahkemece verilen karar sonrası davacının, davalı bankaya karşı belirlenen değer esas alınarak eda davası açması mümkün değildir. Esasen taşınmazın ihaleye esas değerinin belirlenmesi, icra takip sistemi bünyesinde düzenlenmiş ve itirazlar da aynı şekilde takip hukuku bünyesinde halledilmiştir. Davacının tespit davası sonucunda verilen kararla icra dairesindeki süreci durdurması da mümkün değildir. Davacının, İcra Mahkemesi tarafından kıymet takdirine itiraz sonucu verilen kararda usule aykırılıklar olduğunu ve haklarının ihlal edildiğini iddia ederek bu davayı açtığı anlaşılmakla birlikte, kesin nitelikteki karara karşı başvurulabilecek yegane yol HMK’nın 363. maddesinde yazılı " Kanun Yararına Temyiz" olduğundan, davacının bu davayı açmasında hukuki menfaat dava şartı bulunmamaktadır. Yukarıda açıklandığı gibi dava, HMK 106. maddesinde yazılı tespit davasının unsurlarını taşımamaktadır. Mahkemenin belirttiği gibi, davacının davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir menfaati de bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartı olup, mahkemece HMK’nın 115/1. maddesine göre resen yargılamanın her safhasında gözetilir. Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay' da temyiz yolu açık olmak üzere 18/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Not: (www.corpus.com.tr)