Kadının Hasta Kocasına Bakmasının Af Anlamına Gelmeyeceği
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
Esas No : 2018/3719
Karar No : 2019/4249
Karar Tarihi : 2019-04-09





Özet:

  • Tarafların 1997 yılında evlendikleri, davalı-karşı davacı erkeğin 2005 yılında beyin kanseri teşhisiyle ameliyat olduğu, tedricen rahatsızlığının arttığı, vücut fonksiyonlarında kayıp oluştuğu, son safhaya gelindiğinde erkeğin rahatsızlığı nedeniyle bakım ve gözetime muhtaç hale geldiği, davacı-karşı davalı kadının uzunca bir süre eşine baktığı,
  • Bu süreç içerisinde davalı-karşı davacı erkeğin eşine karşı sürekli küfür ve hakaret ettiği, eşine karşı bir kaç kez şiddet uygulamaya çalıştığı, mahkemenin kabulünün aksine, davacı-karşı davalı kadının, tek başına hayatını idame ettiremeyecek derecede rahatsızlığı bulunan eşi ile zorunlu hal nedeni ile aynı çatı altında yaşamaya devam etmesinin, kadının maruz kaldığı şiddet girişimlerini ve süreklilik arz eden küfür ve hakaret eylemlerini affettiği, hoşgörü ile karşıladığı şeklinde yorumlanamayacağı ve davalı-karşı davacı erkeğin bu eylemlerinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur olarak kabulü gerektiği,
  • Şu halde mahkemece davacı-karşı davalı kadına yüklenen kusurlu davranışlar ile davalı-karşı davacı erkeğin sürekli küfür ve hakaret ile şiddete teşebbüs olarak gerçekleşen kusurlu davranışlarının eşit düzeyde olduğu anlaşılmaktadır.
  • Hal böyle iken, davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı erkek yararına maddi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına dair Dairemizin 12/03/2018 gün ve 2016/13935-2018/3113 sayılı ilamıyla ilgili davacı-karşı davalı kadın tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.

Mahkemece, tarafların karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda, karşılıklı davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı kadının sürekli ve düzenli gelirinin olması nedeniyle tedbir nafakasının reddine, kusur durumu dikkate alınarak kadının yoksulluk, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, 10.000 TL maddi tazminatın davacı-karşı davalı kadından alınarak davalı-karşı davacı erkeğe verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü ve fe'rileri ile reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiş, Dairemizin 12.03.2018 gün ve 2016/13935 esas, 2018/3113 karar sayılı ilamı ile davacı-karşı davalı kadının tüm temyiz itirazların reddine, davalı-karşı davacı erkeğin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkemece davacı-karşı davalı kadına yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların, davalı-karşı davacı erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu ve erkek yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesi koşulları oluştuğu gerekçesiyle davalı-karşı davacı erkeğin manevi tazminat talebinin kabulü gerektiğinden bahisle hükmün kısmen onanmasına, kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

1-Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre, davacı-karşı davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme itirazları yersizdir.

2-İlk derece mahkemesince davalı-karşı davacı erkek tarafından, davacı-karşı davalı kadına karşı vuku bulan şiddet, tehdit ve hakaret eylemlerinden sonra tarafların ayrılmadığı, evliliklerine devam ettiği, davacı-karşı davalı kadının eşini affettiği, bu hususların davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenilemeyeceği, davalı-karşı davacı erkeğin rahatsızlığından dolayı ilk başlarda kendi işlerini yapabildiği ancak son zamanlarda yatalak ve bakıma muhtaç hale geldiği, davacı-karşı davalı kadının yatalak eşine bakmadığı, bakıcı parası için müracaat ederek alacağı bakıcı parası ile eşine bakmak yerine, bakıcı parası almak için müracaat etmekten kaçınarak, gündelik işlerde çalıştığı ve evde yalnız kalması sağlığı için tehlikeli olan eşini evde yalnız bıraktığı ve en son davalı-karşı davacı erkeği kardeşlerinin götürmesi için akrabalarını telefon ile aradığı, davalı-karşı davacı erkeğin ise yardıma ve bakıma muhtaç olması nedeniyle eşine agresif davranışlar sergilediği, davacı-karşı davalı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu belirtilerek karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Yapılan yargılama ve toplanan deliller ile dosya kapsamı itibariyle, tarafların 1997 yılında evlendikleri, davalı-karşı davacı erkeğin 2005 yılında beyin kanseri teşhisiyle ameliyat olduğu, tedricen rahatsızlığının arttığı, vücut fonksiyonlarında kayıp oluştuğu, son safhaya gelindiğinde erkeğin rahatsızlığı nedeniyle bakım ve gözetime muhtaç hale geldiği, davacı-karşı davalı kadının uzunca bir süre eşine baktığı, bu süreç içerisinde davalı-karşı davacı erkeğin eşine karşı sürekli küfür ve hakaret ettiği, eşine karşı bir kaç kez şiddet uygulamaya çalıştığı, mahkemenin kabulünün aksine, davacı-karşı davalı kadının, tek başına hayatını idame ettiremeyecek derecede rahatsızlığı bulunan eşi ile zorunlu hal nedeni ile aynı çatı altında yaşamaya devam etmesinin, kadının maruz kaldığı şiddet girişimlerini ve süreklilik arz eden küfür ve hakaret eylemlerini affettiği, hoşgörü ile karşıladığı şeklinde yorumlanamayacağı ve davalı-karşı davacı erkeğin bu eylemlerinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur olarak kabulü gerektiği, şu halde mahkemece davacı-karşı davalı kadına yüklenen kusurlu davranışlar ile davalı-karşı davacı erkeğin sürekli küfür ve hakaret ile şiddete teşebbüs olarak gerçekleşen kusurlu davranışlarının eşit düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı erkek yararına maddi tazminata ( TMK m.174/1) hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Ne var ki bu husus ilk incelemede gözden kaçtığından onanmış olmakla, kadının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebi haklı ve yerinde görülmüş olup, karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemiz ilamının kaldırılmasına, hükmün bu sebeple değişik gerekçeyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440/1-4. maddeleri gereğince, davacının karar düzeltme talebinin yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple KABULÜNE, Dairemizin 12.03.2018 gün, 2016/13935 esas ve 2018/3113 karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, hükmün kusur belirlemesi ve davalı-karşı davacı erkek yararına hükmolunan maddi tazminat yönlerinden değişik gerekçeyle BOZULMASINA, kadının erkeğin kabul edilen boşanma davası, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerine ilişkin karar düzeltme taleplerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana verilmesine, oyçokluğuyla karar verildi. 09.04.2019 (Salı)

 KARŞI OY YAZISI

Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davacı-karşı davalı kadının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi gerekir. Sayın çoğunluğun kabul kararına iştirak edilmemiştir.