İtirazın İptali Davası Sürerken Tasarrufun İptali Davası da Açılmış İse İtirazın İptali Davasının Bekletici Mesele Yapılması Gerekir
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi
Esas No : 2018/674
Karar No : 2019/12482
Karar Tarihi : 2019-12-25





Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı ... aleyhine Bodrum 1.İcra Müdürlüğü'nün 2013/4833 sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğundan bahisle Bodrum 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2014/72 esas ile itirazın iptali davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, müvekkili ile davalı ...'ın ... Özel Sağlık Amb. Hizm. Tur. ve Tic. İth. İhr. Ltd. Şti'nin %50 hissesi ile ortağı olduğunu, 13/06/2013 tarih ve 2013/1 sayılı ortaklar kurulu kararı ve Bodrum 4. Noterliği'nin 13/06/2013 tarih ve 07052 yevmiye nolu hisse devri sözleşmesi ile müvekkilinin şirket payını davalıya devrettiğini, sözleşmede hisse devir bedeli olarak belirledikleri meblağın 2.000.000,00-TL olduğunu, 25 gün içinde bu bedelin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalı ...'ın bu hisse devir bedelinin 1.000.000,00-TL'sini ödeyememesi üzerine icra takibine giriştiğini, takibe girişilmesinden sonra davalı ...'ın anne bir kız kardeşi olan diğer davalı ...'ın 2.000.000,00-TL bedelli senet ile muvazalı borçlandığını, müvekkilinin giriştiği icra takibi sonrası müvekkilinin alacağının tahsilini imkansız kılmak ve önlemek amacıyla gerçekte olmayan bir borç yaratıldığını bu sebeple davalılar arasında düzenlenen muvazaalı borçlanmayı sağlayan bononun, buna dayalı Bodrum 2. İcra Müdürlüğü'nün 2013/5751 sayılı icra takibinin, bu dosyadaki icra işlemlerinin muvazaalı olduğunun ve hükümsüzlüğünün, hiç yapılmamış olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... vekili, borçlunun borcunu ödemekte aciz olduğuna ilişkin belgenin sunulması gerektiğini, aksi takdirde davanın sonuçlandırılmasının mümkün olmadığını, Bodrum 1.İcra Müdürlüğü'nün 2013/4833 sayılı takip dosyasında ... hakkındaki icra takibinin kesinleşmediğini, itirazın iptali davasının sonucunun beklenerek ancak icra takibinin kesinleşmesi halinde davanın esasına girmek zorunluluğu bulunduğunu, bu nedenlerle davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, gerek davalı borçlu hakkında kesinleşmiş bir icra takibi olmadığı gerekse iptal konusu tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmaması ve aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.

Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu önkoşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.

Somut olayda dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde; davacı tarafın davalı hakkında Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2013/4833 sayılı dosyası ile başlattığı icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğu ve yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğundan bahisle Bodrum 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/72 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı ve davanın hala derdest olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ortada kesinleşmiş bir icra takibi bulunmayacağından borçlu hakkında haciz uygulaması da istenemeyeceği, (İİK. md. 78) dolayısıyla geçici aciz vesikası yerine geçerek alacaklıya tasarrufun iptali davası açma hakkı veren tutanak düzenlenemeyeceği (İİK.md.105) veya kesin aciz vesikası verilemeyeceği açıktır.

Mahkemece, yapılan inceleme sonucu kesinleşmiş icra takibi bulunmadığı ve iptal konusu tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.

Bu nedenle anılan itirazın iptali davasının kesin olarak sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılarak, kesinleşmemiş ise anılan davanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi bu dosya içeriğine ve oluşacak sonuca göre dava şartları yeniden değerlendirilerek esasa girilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.