İtiraz Edilmeyen Bilirkişi Raporu Usuli Kazanılmış Hak Doğurur
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Esas No : 2021/2841
Karar No : 2025/52
Karar Tarihi : 2025-02-13





Özet:

Dava, trafik kazası sonucu mağdur olan bir çocuğun kalıcı iş göremezlik nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir. Mahkeme, çalışma gücü kaybı yönetmeliği uyarınca yeniden alınan heyet raporunda, küçüğün maluliyet oranını %6,3 olarak belirlemiştir. Bu maluliyet oranına göre hazırlanan aktüerya bilirkişi raporunda, PMF 1931 yaşam tablosu ve progresif rant tekniği kullanılarak tazminat hesaplaması yapılmıştır. Raporlar davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, ancak hiçbir itirazda bulunulmamıştır. Yargıtay’ın Değerlendirmesi: Davalının sessiz kalması, usuli kazanılmış hak doğurmuştur. Raporlara itiraz edilmediği için, bu belgeler doğrultusunda verilen karar hukuka uygundur. Sonuç: Mahkemenin, itiraz edilmeyen heyet ve bilirkişi raporlarını esas alarak verdiği hüküm isabetli bulunmuş ve karar onanmıştır. Bu karar, raporlara itiraz edilmemesi halinde doğan usuli kazanılmış hakkın, yargılamada bağlayıcı sonuçlar doğuracağını açık biçimde ortaya koymaktadır.

DAVA:

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... günü saat ... sıralarında Denizli ili, ... İlçesi ... mahallesinde meydana gelen trafik kazasında, sürücü ... sevk ve idaresindeki ... plakalı araç sürücüsünün ... Kavşağı istikametinden ... sokak istikametine seyir halinde iken DUR levhasına uymayarak ... sokak istikametindeki kavşağa girdiği esnada, ... sokak istikametinden ... sokak istikametine seyir halinde olan sürücü ... idaresindeki ... plakalı araca sol tarafından çarpması neticesinde ... plakalı araç içerisinde yolcu konumunda bulunan müvekkili çocuğun yaralandığını, kaza ile ilgili olarak Denizli C.Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını, kazaya sebebiyet veren ... plakalı aracın kaza tarihinde davalı ... tarafından sigortalandığını, davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan toplam 1.000,00 TL daimi ve geçici maluliyet (sakatlık) tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davacı vekili 04.06.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile 500,00 TL kalıcı iş göremezlik taleplerini 136.209,58 TL artırarak 137.209,58 TL'nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş ve ıslah harcını da yatırmıştır.

CEVAP:

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davalı şirkete başvurusu esnasında gerekli belgeler ile başvurmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İDM KARARININ ÖZETİ :

Mahkemece; "davanın kısmen kabulü ile 106.634,52 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 12/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak velayeten davacıya ödenmesine, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin ve sürekli iş göremezlik tazminatına dair fazlaya ilişkin talebin reddine," şeklinde karar verilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ :

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirkete başvuru esnasında gerekli olan tüm belgeleri ibraz etmediğini, 2918 sayılı kanunun 90, 97 ve 99. maddeleri kapsamında işlem yapılması gerektiğini, maluliyet tespitine ilişkin yargılama aşamasında tanzim edilen özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği esas alınarak karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporundaki sigortalı araç sürücüsü hakkındaki kusur tespitinin tamamen bilirkişinin yorumundan ibaret olup, hatalı olduğunu, hesaplanan tazminattan hatır taşıması tenzili yapılmadığını, yargılama aşamasında doğru ceza dosyasının getirtilmediğini ve eksik veriler üzerinden hüküm kurulduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili temerrüde düşmediğinden aleyhlerine hüküm kurulsa dahi faiz işletilmemesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

G E R E K Ç E

Duruşma açılmasını gerektiren sebep bulunmadığından HMK'nın 353. Ve 355. Maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.

Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Kişilik hakları zedelenenler aynı kanunun 58. maddesi gereğince manevi tazminat isteyebilirler.

Kural olarak Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 tarih ve 2008/4/564 esas, 2008/536 kararı). Ancak, maddi olgunun belirlenmesi bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 231 inci maddesi) kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olmadığının kabulü gerekir. Ceza mahkemesince davalının eylemi nedeniyle verilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinden, ceza mahkemesinin maddi olayı kabulü hukuk hakimini bağlamayacaktır. Buna karşın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla sonuçlanan ceza mahkumiyeti, maddi vakıanın oluşu yönünden hukuk mahkemesini bağlayıcı etki göstermese de, ceza mahkemesince elde olunan veriler, hukuk mahkemesince "kanıt" olarak kullanılabilir.

Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının ... Soruşturma, ... Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın incelenmesinde; şüpheli araç sürücüsü ... ile diğer araç sürücüsü ...'in taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet verme suçundan haklarında soruşturma yapılmış ise de suçun şikayete tabi olduğu, mağdurların yaralanmaları nedeniyle şüpheliler hakkında herhangi bir şikayetin bulunmadığı anlaşıldığından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.

Somut olayda, .... tarihinde Denizli İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... sokak ile bu sokakla birleşen isimsiz yol kavşağında sürücü ...'in sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı otomobil ile tali yol durumundaki isimsiz yol üzerinden gelip, istikametine göre kavşak girişinde DUR levhası bulunan 4 yönlü kontrolsüz kavşak noktasına diğer yönlerden gelen ve geçiş önceliği olan araçları yeterince kontrol etmeden geriş yaptığı esnada ... sokak üzerinden gelip, geçiş önceliği kendisinde olan kavşak noktasına giriş yaparak ... sokak yönüne doğru geçişini yapmakta olan sürücü ...'nin sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracın sol yan kısmına çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası olduğu ve bu kazada araç içerisinde bulunan küçük ...'ün yaralandığı sabittir.

... tarihli kaza tespit tutanağı içeriğine göre; ... plakalı araç sürücüsü ...'in asli kusurlu, ... plakalı araç sürücüsü ...'nin ise kusursuz olduğu yönünde görüş bildirilmiş, 04.02.2020 tarihli yerel bilirkişi raporunda da ... plakalı araç sürücüsü ...'in %90 oranında ... plakalı araç sürücüsünün de çocuğun emniyet kemerini takmaması nedeniyle %10 oranında kusurlu olduğuna dair görüş bildirilmiştir.

Yerel mahkemece meydana gelmiş olan kazada yaralanmış olan ...'ün maluliyet oranının tespiti yönünde Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurumu Anabilimdalı Başkanlığının ... tarihli raporu ile kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik gereğince kalıcı iş göremezlik oranının %3 olduğu tespit edilmiştir.

Yine aynı kurum tarafından düzenlenen 13.04.2021 tarihli heyet raporu ile; bu kez Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri yönetmeliği kapsamında küçük ...'ün kalıcı iş göremezlik oranının %6,3 olduğu tespit edilmiştir.

Aktüerya bilirkişi tarafından küçük ...'ün maluliyet oranına göre hem TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz esası uygulanmak suretiyle, hemde PMF 1931 Yaşam Tablosu ve Progresif Rant Tekniği dikkate alınmak suretiyle tazminat miktarının ne kadar olacağına dair hesaplamalar yapılmıştır.

"...Anayasa Mahkemesi'nin 17.07.2020 tarih- ...-... sayılı kararı ile KTK'nun 90 ıncı maddesindeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir" bölümündeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda" ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki, Uyuşmazlık Hakem Heyetince , hükme esas alınan hesap raporunda PMF 1931 Yaşam Tablosu ve progresif rant tekniğine göre zarar tespiti yapılmış olup davacı vekilinin bu rapora göre bedel artırım talebinde bulunduğu ve Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına da itiraz etmediği gözetildiğinde davacının talebiyle bağlı kalınarak PMF 1931 Yaşam Tablosu progresif rant usulüne göre belirlenen zarara karar verilmesi gerekir..." (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 22.10.2024 tarih ve 2024/9657 Esas - 2024/10029 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 04.02.2021 tarih ve 2020/11295 Esas - 2021/780 Karar sayılı ilamları)

Bu duruma göre; davalı ... tarafından sigortalanmış olan ... plakalı araç sürücüsü ...'in meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğunun anlaşıldığı, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları hakkındaki yönetmelik uyarınca davacı küçüğün maluliyet oranının %3 olarak belirlendiği, yukarıda belirtilen Yargıtay içtihatları doğrultusunda davacı küçüğün kalıcı iş göremezlik tazminatının PMF 1931 Yaşam Tablosu Prograsif Rant Usulüne göre belirlenmesi gerektiği, davacı küçük hakkında ilk alınan maluliyet raporuna her iki tarafın itiraz etmesi üzerine mahkemece bu kez davacı küçüğün çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği gereğince yeniden heyet raporunun aldırıldığı ve bu rapora göre küçüğün maluliyet oranının %6,3 olarak belirlendiği, aktüerya bilirkişinin raporunda PMF 1931 Yaşam Tablosu ve Prograsif Rant Tekniği uygulanmak suretiyle davacı küçüğün kalıcı iş göremezlik tazminatının hesaplandığı, sonradan alınan heyet raporu ile aktüerya bilirkişi raporu davalı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalının 2. raporlara herhangi bir itirazının olmadığı bu itibarla itiraz edilmeyen rapora göre davacının usuli kazanılmış hakkının oluştuğu ve bu hakkın korunması gerektiği anlaşılmakla davacı küçük hakkında düzenlenen maluliyet raporu ile 03.06.2021 havale tarihli aktüerya bilirkişinin ek raporuna itibar edilerek yerel mahkemece kurulan hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Hal böyle olunca, 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf talebinin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davalının istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

Davalıdan alınması gereken 7.284,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.388,05 TL'nin mahsubu ile bakiye 5.896,15 TL'nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,

Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,

Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme ile harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,

Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 13/02/2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.