İş Kazası - Maluliyet Oranının Belirlenmesi
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
Esas No : 2021/3016
Karar No : 2021/7178
Karar Tarihi : 2021-05-27





Özet:

Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın ilgili ihtisas kurulu ile üniversitelerin tıp fakülteleri ilgili bilim dalı başkanlıklarınca ya da Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nca düzenlenen raporlar arasında çelişkinin mevcut olması halinde, çelişkinin Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp Üst Kurulu tarafından giderilerek, sigortalının sürekli iş göremezlik oranı ve başlangıç tarihi kesin olarak karara bağlanması da zorunludur. Dosyadaki Adli Tıp 2. Üst Kurulu Raporunda sürekli iş göremezlik başlangıç tarihinin belirlenmediği anlaşılmakla; yukarıda anılan prosedür çerçevesinde, davacının varsa geçici iş göremez kaldığı dönem de belirlendikten sonra, sürekli iş göremezliğe girdiği tarihi kesin olarak belirlemek üzere Adli Tıp Üst Kurulu’ndan ek rapor alınıp, sonucuna göre davacının sürekli iş göremezlik gelirine hangi tarihte girdiği değerlendirilerek davacı tarafın talepleri hakkında karar verilmelidir. Kabule göre de; iş göremezlik aylığının davacının belirlenen sürekli iş göremezlik derecesine göre belirlenmesi gerekliliği karşısında, davacının sürekli iş göremezlik derecesinin hükümde infaza elverişli şekilde gösterilmemesi hatalı bulunmuştur.

Dava; davacının geçirdiği iş kazası nedeniyle kaza tarihi olan 25/09/2011 tarihinden itibaren iş göremezlik aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile ödenmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak

ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne dair karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Eldeki davada, mahkemece verilen 15/01/2016 tarihli karar, (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 02/10/2017 tarih ve 2016/4976 Esas 2017/7111 Karar Sayılı ilamı ile “ davacıya, işverenin usulüne uygun olarak davaya dahil edilmesi için süre vermek, daha sonra; davacının sürekli iş göremezlik oranının tespiti için öncelikle Yüksek Sağlık Kurulu'ndan rapor almak, Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu 'nun raporu arasında çelişki olması halinde Adli Tıp Genel Kurulu'ndan alınacak rapor ile çelişkiyi gidererek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.

Eldeki davada, bozmaya uyulmuş ise de bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.

Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada, davalı işveren usulünce davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmış, sonrasında bozma gereğince yasal prosedür takip edilerek Yüksek Sağlık Kurulundan ve Adli Tıp 2. Üst Kurulundan rapor aldırılmış, alınan Adli Tıp 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen 32022-872 sayı, 26/09/2019 tarih ve 1738 sayılı rapor ile, 01/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak davacının %23.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı hususu değerlendirilmiş ve mahkemece davacının kaza tarihi olan 25/09/2011 tarihinden itibaren iş göremezlik aylığı almaya hak kazandığı yönünde davanın kabulüne dair karar verilmiştir.

Sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğuna ilişkin 506 sayılı Kanunun 109. maddesi mülga olup, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yol hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'na itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28/06/1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/02/2010 gün ve 2010/21-60 Esas, 2010/90 Karar sayılı ilamı ile 06/10/2010 gün ve 2010/10-390 Esas, 2010/448 Karar sayılı ilamların da belirtildiği üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın ilgili ihtisas kurulu ile üniversitelerin tıp fakülteleri ilgili bilim dalı başkanlıklarınca ya da Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nca düzenlenen raporlar arasında çelişkinin mevcut olması halinde, çelişkinin Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp Üst Kurulu tarafından giderilerek, sigortalının sürekli iş göremezlik oranı ve başlangıç tarihi kesin olarak karara bağlanması da zorunludur.

Dosyadaki Adli Tıp 2. Üst Kurulu Raporunda sürekli iş göremezlik başlangıç tarihinin belirlenmediği anlaşılmakla; yukarıda anılan prosedür çerçevesinde, davacının varsa geçici iş göremez kaldığı dönem de belirlendikten sonra, sürekli iş göremezliğe girdiği tarihi kesin olarak belirlemek üzere Adli Tıp Üst Kurulu’ndan ek rapor alınıp, sonucuna göre davacının sürekli iş göremezlik gelirine hangi tarihte girdiği değerlendirilerek davacı tarafın talepleri hakkında karar verilmelidir.

Kabule göre de; iş göremezlik aylığının davacının belirlenen sürekli iş göremezlik derecesine göre belirlenmesi gerekliliği karşısında, davacının sürekli iş göremezlik derecesinin hükümde infaza elverişli şekilde gösterilmemesi hatalı bulunmuştur.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27/05/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.