İhtiyati Tedbir ile İhtiyati Haciz Arasındaki Fark
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No : 2020/1057
Karar No : 2020/1079
Karar Tarihi : 2020-10-27





 

İhtiyati tedbir isteyen vekili; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 12.12.2014 tarihli Devir-Temlik-Taahhüt-İbra Sözleşmesi ve 12.12.2014 tarihli sözleşmenin tadiline ilişkin ek protokol imzalandığını, protokollere uygun olarak 37 adet bağımsız bölümün davalı şirket tarafından müvekkili şirkete devrin 11.08.2016 tarihinde gerçekleştirildiğini, bu bağımsız bölümlerin, 30.08.2017 tarihinde şirketten geri alınmadığını, bu sebeple müvekkili şirketin söz konusu bağımsız bölümleri satmak için çaba gösterdiğini, 37 bağımsız bölümden 25'ini çeşitli tarihlerde ve davalı şirketin bilgisi dahilinde sözleşmelerde davalının ödemekle yükümlü olduğu belirtilen "Satış Bedeli+%12'lik satış bedelinden daha düşük bir bedelle, üstelik tapu satış harçlarını da kendisi ödemek zorunda kalarak ancak satabildiğini, müvekkili şirketin mülkiyetinde kalan bağımsız bölümler nedeniyle aidatları da ödemek zorunda kaldığını, ihtarname ile bu bedellerin müvekkili şirkete ödenmesinin ihtaren bildirildiğini, davalı şirketin ödeme yapmaması üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, müvekkillerinin alacaklarını tahsilini sürüncemede bırakmak amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalının malvarlığını 3. şahıslara devrini yaparak Türkiye'den çıkacağına ilişkin çok ciddi şüphe ve duyumlar olduğunu, davanın sonuçsuz ve amaçsız kalmaması ve müvekkili şirketin telafi edilemez şekilde zarara uğramasını önleyebilmek için davalı şirketin İstanbul ili, Maltepe ilçesi, ... Caddesi, ... pafta, ... ada, ... parsel sayısında ve ... ada, ... parsel sayısında kayıtlı maliki bulunduğu bağımsız bölümleri ve tespit edilecek başkaca adına kayıtlı tüm taşınmaz mallar ile taşınır malları üzerine H.M.K.'nın 389 maddesi ve müteakip maddeleri hükümleri dairesinde teminatsız olarak tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkin olduğu, üzerine ihtiyati tedbir konulması istenilen davalı şirketin İstanbul İli, Maltepe İlçesi, ... Caddesi, ... ada, ... parsel ve ... ada, ... parsel sayısındaki taşınmazların ve başkaca tespit edilecek adına kayıtlı taşınmaz ve taşınır malların eldeki davada uyuşmazlık konusu olmadığı, gerekçesiyle HMK.'nın 389. ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalıya ait tapu kayıtlarını belirttikleri taşınmazların tamamen uyuşmazlık konusu ile ilgili olduğunu, davalı şirketin tümüyle yabancı ortaklı ve yönetim kurulunda tümüyle yabancılardan oluşan bir şirket olduğunu, davalı şirketin Türkiye'deki tek malvarlığının, dava konusu ... sitesinde hala satışını gerçekleştiremediği tedbir taleplerine konu bağımsız bölümler olduğunu, davalı şirketin ünvanının dahi bu bağımsız bölümlerin bulunduğu konut projesi ile aynı olduğunu, davalının mevcut malvarlığını 3. şahıslara devrederek Türkiye'den çıkması durumunda müvekkili şirketin alacağının tahsil edilemez hale geleceği ve müvekkili şirketin telafisi imkansız şekilde zarara uğrayacağının açık olduğunu, İlk Derece Mahkemesi'nin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair ara kararın kaldırılarak davanın sonuçsuz ve amaçsız kalmaması, ileride telafisi imkansız zararlara uğramalarının önlenmesi bakımından İlk Derece Mahkemesi'nin ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararın kaldırılarak davalı şirketin İstanbul ili, Maltepe ilçesi, ... Caddesi ... pafta, ... pafta, ... ada, ... parsel sayısında ve ... ada, ... parsel sayısında kayıtlı taşınmazlar üzerinde maliki bulunduğu bağımsız bölümleri ve tespit edilecek başkaca adına kayıtlı tüm taşınmaz malları ile taşınır malları üzerine teminatsız olarak H.M.K.'nın 389. ve müteakip maddeleri hükümlerince ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE: Davacı şirket gerek talep, gerekse istinaf başvuru dilekçesinde talebinin ihtiyati tedbire ilişkin olduğunu belirterek dava süresince davalının malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. HMK'nın 389. maddesi uyarınca, "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. "şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,'' Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır'' düzenlemesini içermektedir. Somut olayda, sözleşmeye dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali davası olduğu, dolayısıyla davalının malvarlığı ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının iş bu davanın konusunu teşkil etmediği açıktır. HMK.nun 389 maddesinin açık hükmü gereği ihtiyati tedbire ancak davalı borçlunun uyuşmazlık konusu olan mal varlığı değerleri bakımından karar verilebileceği, para alacağı talepli davalarda koşulları varsa İİK hükümlerine göre ihtiyati haciz kararı verilebileceği,somut uyuşmazlıktaki gibi konusu para alacağı olan davalarda ihtiyati tedbir kararı verilmesi imkanı bulunmadığı yargı kararları ile sabittir .Mahkemece HMK 389 maddesi gereği,öncelikli koşul olan,“... ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği” koşulu yönünden davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmayıp, ara kararına yönelik ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde bulunmamaktadır. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı-ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK 'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsup edilmesine başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.'nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 27/10/2020