Hile Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptali Ve Tescil İle El Atmanın Önlenmesi İstemi
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
Esas No : 2016/4714
Karar No : 2019/6184
Karar Tarihi : 2019-12-02





Asıl ve birleştirilen dava hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Asıl ve birleştirilen davada davacı ..., maliki olduğu 1816 ada 16 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 ve 2 no’lu bağımsız bölümleri dava dışı şarkıcı ...’in (Acil) dava dışı menejeri ... ile birlikte gelerek almak istemeleri üzerine 1.000.000,00 TL bedelle anlaşıp 20.06.2007 tarihli sözleşme yaptıklarını, dava dışı ...’in satış bedelini ödemediğini ayrıca taşınmazın başka biri üzerine devrini istediğini ancak kendisinin bunu kabul etmeyip devir yapmadan tapudan ayrıldığını, adı geçen şarkıcının “maliye ile problemim var, maliye el koyar” diyerek tekrar baskı yapıp kandırmaya başladığını, tapuyu alıp satış bedelini ödemeden ortadan kaybolduklarını, tapunun davalı ...’e dava dışı vekil ... eliyle alındığını öğrendiğini, bilahare aynı vekil tarafından bu kez davalı ...’ya devredildiğini, faizle para veren bu kişilere şarkıcı ...’in borcu olduğu halde sanki arkadaşmış gibi yanına geldiklerini ve hile ile tapuları aldıklarını, hiçbir bedel ödenmediğini, kandırıldığı gibi ivazlar arasında açık oransızlık olduğunu ileri sürerek dava konusu 1816 ada 16 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 ve 2 no’lu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiş; birleştirilen davada, dava konusu taşınmazların kendisini dolandıran grupta yer alan dava dışı ...’e ve onun tarafından da vekaleten davalı eşi...’e asıl dava tarihinden sonra hileli olarak devredildiğini ileri sürerek iptal tescil isteğinde bulunmuştur.

Asıl davada davalı ..., iddia edilen oluşum içerisinde yer almadığını, adı geçen kişileri tanımadığını, dava konusu taşınmazları tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olarak davalı ...’den bedeli mukabilinde satın alıp yine bedeli mukabilinde... isimli kişiye sattığını, davada taraf sıfatı kalmadığını; birleştirilen davada davalı..., davacının satış bedeli için dava dışı şarkıcı tarafından verilen bonoların tahsili cihetine gitmesi gerektiğini, diğer davalılarla işbirliği içinde olduğu iddasının yersiz olup, emlak alım satımı yapan davalı ... ve dava dışı Alaattin ile temas kurarak birikimleriyle ve takas yoluyla dava konusu taşınmazları satın aldığını, dava dışı eşi Sadık hakkında tehdit suçundan kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlar; asıl davada davalılardan ... herhangi bir savunma getirmemiş; davalı Zinet birleştirilen davasında, asıl davanın davacısı ...’nın dava konusu taşınmazları herhangi bir hakka dayanmaksızın kullandığını ileri sürerek el atmanın önlenmesini ve 13.02.2008 tarihinden itibaren ecrimisilin tahsilini istemiştir.

Mahkemece, her ne kadar ceza davası beraatle sonuçlanmış ise de asıl davada davalı ...’a yapılan satışta davacının iradesinin hile ile sakatlandığı, asıl davada davalı ikinci el Fahreddin ile birleştirilen davada davalı son kayıt maliki Zinet’in de tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişiler olmadıkları zira davalı ... ile davalı Zinet’in dava dışı eşi Sadık’ın en başından beri olayların içinde yer alan kişiler oldukları gerekçesiyle son kayıt maliki olan birleştirilen davada davalı Zinet hakkındaki davanın kabulü ile iptal tescile, davalı Zinet tarafından açılan ve asıl dava ile birleştirilen el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli davanın reddine, asıl davada davalılar Şehmus ve Fahreddin yönünden kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle pasif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, eksiğin giderilmesi suretiyle getirtilen kayıtlardan, 20.06.2007 tarihli emlak alım satım sözleşmesine göre, davacı ... ile dava dışı ...’in dava konusu 1816 ada 16 parsel sayılı taşınmazın 1.000.000 TL bedelle dava dışı ...’e satışı, 200.000 TL peşinatın ödenip geri kalanın 5 ay sürede aylık 100.000 TL bedellerle ödenmesi, 09.07.2007 tarihinde 300.000 TL ara ödeme yapılması hususlarında anlaştıkları, davacının maliki olduğu dava konusu 1816 ada 16 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 ve 2 no’lu dükkan vasıflı bağımsız bölümleri bizzat 21.06.2007 tarihinde satış yolu ile davalı ...’e temlik ettiği, davalı ...’a vekaleten işleme dava dışı ...’in katıldığı, davalı ...’un da dava konusu 1 ve 2 no’lu bağımsız bölümleri yine dava dışı vekili ... eliyle 06.09.2007 tarihinde satış yolu ile davalı ...’ya temlik ettiği, adı geçen davalının da dava konusu 1 ve 2 no’lu bağımsız bölümleri 13.02.2008 tarihinde birleştirilen davada davalı...’e satış yolu ile temlik ettiği, işleme davalı Zinet’e vekaleten dava dışı ...’in katıldığı, davacı ...’nın banka hesabına 21.06.2007 tarihinde yani satış tarihinde 200.000 TL’nin dava dışı ... tarafından yatırıldığı, dava dışı ... (Acil) ve ...’ın borçlu, davacı ...’nın alacaklı olduğu toplam 800.000 TL bedelli bonoların davacıya verildiği ve davacının İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2008/2742 Esas sayılı dosyası üzerinden 100.000’er TL bedelli beş adet bonoya dayalı olarak 06.02.2008 tarihinde dava dışı ... (Acil) ile ... aleyhinde icra takibi başlattığı ve halen devam ettiği, ...Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/24313 Sor. Sayılı dosyasında müştekilerin davacı ... ile dava dışı oğlu Ali Solma, şüphelilerin dava dışı ..., ..., davalı ... olduğu, suç tarihinin 05.02.2008 (davadan sonra) olup tehdit suçundan şüpheliler hakkında delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilip kesinleştiği, yine ...Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/65459 Sor. Sayılı dosyasında müştekinin davacı ..., şüphelilerin dava dışı ..., ..., ..., ..., ... ile davalı ...olduğu, suç tarihinin 2007 olup eldeki davaya konu olayla ilgili olarak adı geçen şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilip kesinleştiği, davalı ... ve dava dışı ... (Acil) ile ilgili olarak ise dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı, ...3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/457 Esas 2012/215 Karar sayılı 14.05.2012 tarihli kararına göre adı geçen sanıklar hakkında “ her ne kadar sanıklar hakkında dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış ise de katılanın sahibi bulunduğu taşınmazın satışı hususunda katılan ve sanık ...’in yaptıkları pazarlık sonucunda anlaştıkları, bu anlaşma öncesinde ya da anlaşma sırasında sanık ... ya da diğer sanığın hile sayılabilecek, katılanı yanılgıya düşürecek herhangi bir eylemlerinin sözkonusu olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki nitelikte bulunduğu, eylemlerinin suç teşkil etmediği” gerekçesiyle beraatlerine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 26.01.2015 tarih 2014/9908 Esas 2015/1183 Karar sayılı ilamı ile onanarak bu tarih itibariyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Hemen belirtmek gerekir ki, satış bedeli (semen) satış akdinin asli unsurlarından birisidir. Ancak satış bedelinin ödenmemiş olması tek başına tapu kaydının iptal nedeni değildir.

Somut olayda, davacının satış iradesinin bulunduğu, hatta temlikten bir gün önce emlak alım satım sözleşmesi yaptığı, satış bedeline karşılık davacıya peşinat ödendiği ve kalan kısım için verilen bonoların davacı tarafından icra takibine konu edildiği, uyuşmazlığın, satış bedelinin tamamen ödenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, davacı ... tarafından kayıt maliki davalı ...’e karşı açılan iptal tescil istekli birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Ayrıca, birleştirilen davada davalı...’in el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli açtığı birleştirilen davanın, eldeki davanın sonucuna göre karara bağlanması için de hüküm bozulmalıdır.

Asıl ve birleştirilen davada davacı ...’nın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine. Birleştirilen davada davalı/birleştirilen davada davacı ...’in değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.