Haksız Eylem - Maddi Ve Manevi Zararların Tazmini
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi
Esas No : 2018/4057
Karar No : 2020/2612
Karar Tarihi : 2020-07-07





Özet:

  • Dava; haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir. 
  • Tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 
  • 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. 
  • Somut olayda; davacının yaralanma derecesi, olayın meydana geliş biçimi, olay tarihi ve ilkeler nazara alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir.
 
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 06/01/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/11/2017 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 02/05/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava; haksız eylemden kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. Bölge adliye mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, müvekkilinin olay tarihinde gece vakti evine dönerken davalıların saldırısına uğradığını, yüzünde hayati fonksiyonu etkileyecek derecede oluşan kırıklar sonucunda müvekkilinin yüzünün tanınmaz hale geldiğini, müvekkilinin yüzünde oynama yapılarak sosyal medyada davalılar tarafından paylaşıldığını, günlerce işe gidemediğini, psikolojisinin bozulduğunu, tedavisi için harcamalar yaptığını bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi zararlarının müştereken ve müteselsilen davalılardan tazmini isteminde bulunmuştur.

Davalılardan ... vekili, davanın reddini savunmuştur.

Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hükme karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.

Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesince; davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi (6098 sayılı TBK' nın 56. maddesi) hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Somut olayda; davacının yaralanma derecesi, olayın meydana geliş biçimi, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu sebeple bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekir.

SONUÇ: Yukarıda (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle reddine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/07/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

kaynak:(www.corpus.com.tr)