Fazla Fatura Kesen Eczacı - Bilirkişi Kurulu
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
Esas No : 2020/939
Karar No : 2020/2344
Karar Tarihi : 2020-03-16





Özet:

  • Davacı, eczacı olduğunu, eczanesini işlettiğini, davalının soruşturma raporuna dayanarak sigortalıya vermediği ilaçları vermiş gibi İl Müdürlüğüne fatura ettiği, bedelini aldığı gerekçesi ile yedi yıl süre ile sözleşmeyi feshettiğini, işlemin yasal olmadığını, Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını belirterek sözleşmenin feshi kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
  • Somut olayda davacının, Ağır Ceza Mahkemesinde suç işlemek için kurulan örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık suçlarından yargılandığı, açılan bu kamu davalarının zamanaşımı nedeni ile düştüğü, davacının resmi evrakta sahtecilik suçuna iştirak etmek suçundan açılan davada ise delil yetersizliğinden beraat ettiği, davacı hakkında zamanaşımı nedeni ile düşmeye dair verilen hükümlerin onandığı, davacının beraatine ilişkin hükmün ise bozulduğu, mahkemece anılan kamu davasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmediği anlaşılmaktadır.
  • Bu durumda ceza mahkemesinin kararının hukuk hâkimini bağlayacağı gözetilerek, söz konusu ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir.
  • Öte yandan, taraflar arasında yapılan sözleşmenin V/R maddesinde; daha önce gerek resmi gerekse özel kurum ve kuruluşlarda yapılan tedavilerde kullanılan ilaçların toplanan fiyat küpürlerinin reçetelere eklenmek, yapıştırılmak ve benzeri şekilde fatura edilmesi ayrıca sigortalı ve hak sahiplerine teslim edilmeyen ilaçların küpürlerinin kuruma fatura edilmesi halinde fesih süresi yedi yıldır, düzenlemesi yeralmaktadır. Davalı da sözleşmenin anılan hükmüne dayanarak sözleşmeyi yedi yıl süre ile feshetmiştir.
  • Mahkemece, hükme dayanak alınan bilirkişi raporu konunun uzmanı olmayan strateji uzmanı bir bilirkişi tarafından hazırlandığı gibi, bu rapora davacı vekilinin yaptığı itirazlar da ek bilirkişi raporu alınarak karşılanmamıştır.
  • Bu durumda, mahkemece; konusunda uzman bilirkişi kurulundan (eczacı, doktor, SGK konularında uzman bilirkişiden oluşan), bilimsel verilere dayalı, denetime açık rapor alınması, Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşen kararının da değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.

Davacı, eczacı olduğunu, ... eczanesini işlettiğini, davalının soruşturma raporuna dayanarak sigortalıya vermediği ilaçları vermiş gibi İl Müdürlüğüne fatura ettiği, bedelini aldığı gerekçesi ile yedi yıl süre ile sözleşmeyi feshettiğini, işlemin yasal olmadığını, Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını belirterek sözleşmenin feshi kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir .

Davalı, davanın reddini istemiştir .

Mahkemece, davalının fesih işleminin yasal olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş , hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir .

1- 6098 sayılı BK’nun 74.maddesi uyarınca hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de, ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararı ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi olaylar hukuk mahkemesini bağlar.

Somut olayda davacının, Ağır Ceza Mahkemesinde suç işlemek için kurulan örgüte üye olmak, nitelikli dolandırıcılık suçlarından yargılandığı, açılan bu kamu davalarının zamanaşımı nedeni ile düştüğü, davacının resmi evrakta sahtecilik suçuna iştirak etmek suçundan açılan davada ise delil yetersizliğinden beraat ettiği, davacı hakkında zamanaşımı nedeni ile düşmeye dair verilen hükümlerin onandığı, davacının beraatine ilişkin hükmün ise bozulduğu, mahkemece anılan kamu davasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmediği anlaşılmaktadır . Bu durumda ceza mahkemesinin kararının bazı hallerde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74’üncü (818 Sayılı Borçlar Kanununun 53.) maddesi uyarınca hukuk hâkimini bağlayacağı gözetilerek, söz konusu ceza davasının sonucunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 165/1 hükmü uyarınca bekletici mesele yapılması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekirken, bu konu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır .

2-HMK'nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakimin, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlenmiştir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.

Somut olayda, taraflar arasında yapılan 30/01/2001 tarihli sözleşmenin V/R maddesinde; daha önce gerek resmi gerekse özel kurum ve kuruluşlarda yapılan tedavilerde kullanılan ilaçların toplanan fiyat küpürlerinin reçetelere eklenmek, yapıştırılmak ve benzeri şekilde fatura edilmesi ayrıca sigortalı ve hak sahiplerine teslim edilmeyen ilaçların küpürlerinin kuruma fatura edilmesi halinde fesih süresi yedi yıldır, düzenlemesi yeralmaktadır. Davalı da sözleşmenin anılan hükmüne dayanarak 01/04/2003 tarihinde sözleşmeyi yedi yıl süre ile feshetmiştir .

Mahkemece, hükme dayanak alınan bilirkişi raporu konunun uzmanı olmayan strateji uzmanı bir bilirkişi tarafından hazırlandığı gibi, bu rapora davacı vekilinin yaptığı itirazlar da ek bilirkişi raporu alınarak karşılanmamıştır .

Bu durumda, mahkemece; konusunda uzman bilirkişi kurulundan (eczacı, doktor, SGK konularında uzman bilirkişiden oluşan), bilimsel verilere dayalı, denetime açık rapor alınması, Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşen kararının da değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacı yanın itiraz ettiği, uzman olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.