Direnme Kararı - İlk Karardan Başka Bir Hüküm Kurulması - Gerçek Bir Direnme Kararı Olmadığı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 2020/566
Karar No : 2021/3
Karar Tarihi : 2021-02-02





MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 6. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra mahkemece verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının belirlenebilir olduğunu düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, işyeri kayıtları ve özellikle ücret bordroları olmadan hesap yapılamayacağını, bu nedenle davanın belirsiz ve kısmi alacak davası olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek, ödenmeyen işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

Davalı vekili cevap dilekçesinde; iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği iddiasının yerinde olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının belirlenebilir olduğundan belirsiz alacak davasına konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

İzmir 6. İş Mahkemesinin 29.04.2013 tarihli ve 2012/91 E., 2013/207 K. sayılı kararı ile; davacının iş sözleşmesi ücretlerinin düzenli ödenmemesi sebebiyle haklı nedenle feshettiği, yıllık izninin 14 günlük kısmının kullandırıldığı veya karşılığının ödendiğinin davalı işveren tarafından ispatlanamadığı, davalı işyerinde genel tatil günlerinde çalışıldığı ancak karşılığının ödendiğine dair belge sunulmadığı, bakiye ücret alacağı dava açıldıktan sonra ödendiğinden bu talebin konusuz kaldığı, hafta tatili ile fazla çalışma ücreti talepleri ile ilgili iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

İzmir 6. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 14.10.2014 tarihli ve 2013/17492 E., 2014/27637 K. sayılı kararı ile; “Somut olayda, dava dilekçesinde, davanın hem kısmi hem de belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı belirtilmiş; hangi talepleri yönünden belirsiz alacak, hangi talepleri yönünden kısmi dava açıldığı hakkında bir açıklama yapılmamıştır. Bu halde, talep sonucu açık olmadığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/2. maddesi gereğince, davacı tarafa bir haftalık kesin süre verilerek, dava konusu edilen her bir alacak yönünden talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesi istenmeli ve neticeye göre yapılacak değerlendirmeyle sonuca gidilmelidir. Bu yönde bir işlem tesis edilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle ve bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığı da belirtilerek karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

İzmir 6. İş Mahkemesinin 01.06.2015 tarihli ve 2015/3 E., 2015/273 K. sayılı kararı ile; bozma öncesi karardaki gerekçeye ek olarak, temyiz dilekçesi ekinde sunulan hesap pusulası ile dekont örneğine göre yıllık izin ücreti alacağının ödendiği, bu alacağın da reddedildiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.

İzmir 6. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararına karşı süresi içinde davalı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.04.2019 tarihli ve 2015/22-3533 E., 2019/497 K. sayılı kararı ile “…Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince; Mahkemece verilen ilk kararın Özel Dairece, dava konusu edilen her bir alacak yönünden talebin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesinin istenmesi ve neticeye göre yapılacak değerlendirmeyle sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece önceki gerekçelere ilaveten temyiz dilekçesi ekinde sunulan hesap pusulası ile dekont örneğine göre yıllık izin ücreti alacağının ödendiği, bu alacağın da reddedildiği gerekçesi ile direnme kararı verildiği, Özel Daire bozma kararının hangi neden ya da nedenlerle yerinde olmadığına ilişkin açıklama ve gerekçeye yer verilmediği görülmüştür.

O hâlde, Mahkemece yapılacak iş, Anayasanın 141/3'üncü ve ona koşut bir düzenleme içeren HMK’nın 297'nci maddelerindeki hükümler gözetilerek ve özellikle bozma kararında yer verilen bozma gerekçelerine karşı, direnmenin gerekçesini de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda göstermek olmalıdır.

Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere direnme kararının usulden bozulmasına karar verilmelidir…” gerekçesiyle karar usulden bozulmuştur.

İzmir 6. İş Mahkemesinin 16.06.2020 tarihli ve 2019/416 E., 2020/110 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra yeniden başlanılan yargılama sırasında davacı vekilinin mahkemeye sunduğu 26.02.2020 tarihli dilekçesinde, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti taleplerinin belirsiz alacak; kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarına ilişkin taleplerinin ise kısmi dava olarak kabulünü talep ettiği ve davacı vekilinin bu beyanı dikkate alınarak yargılamaya devam edildiği belirtilerek ilk direnme kararı gibi hüküm kurulmuş, karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dilekçesinde, davanın “kısmi ve belirsiz alacak davası” olarak belirtildiği eldeki davada, talep sonucunun açık olmadığından bahisle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/2. fıkrası gereğince, davacı tarafa bir haftalık kesin süre verilerek dava konusu edilen her bir alacak yönünden talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğu hususunun açıklatılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davacı vekilinin 26.02.2020 tarihli dilekçesi ve 16.06.2020 tarihli duruşmada fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının belirsiz alacak davası; kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının kısmi dava olduğuna dair beyanı dikkate alınarak hüküm kurulduğu, şu hâlde mahkemece Özel Daire bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde davacı vekilinin beyanına dayalı olarak oluşturulan hükmün gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE

Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi).

Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.

İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.

Somut olayda, Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra yapılan yargılamada, davacı vekili Özel Daire bozma kararı uyarınca fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacakları yönünden belirsiz alacak davası; kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları yönünden kısmi dava olarak talepte bulunduklarını açıklamış, mahkeme tarafından da davacı vekilinin bu beyanı dikkate alınarak hüküm kurulmuştur.

Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, mahkemece davacı vekilinin beyanı doğrultusunda değerlendirme yapıldığı ve Özel Daire bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, mahkemece verilen kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu açıktır.

Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.

Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.02.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.