Covid 19 Salgını Nedeniyle Ekonomik Sıkıntı - İhtiyati Tedbir Talebi - Mal Rejiminin Tasfiyesi
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Esas No : 2020/1962
Karar No : 2020/2005
Karar Tarihi : 2020-12-16





Davacı vekili, tarafların 2008 yılında evlendiklerini, boşanma davasının derdest olduğunu, mal rejiminin tasfiyesi ile davalı adına kayıtlı şirket hisselerine ihtiyati tedbir konulmasını istemiştir.

Mahkemece 22/02/2016 tarihli ara kararla, davalının ...... Turizm ve Gayrimenkul Yatırım Holding A.Ş de kayıtlı şirket hisselerinin 1/4 üne ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş; davalı vekilinin 02/03/2016 tarihinde ihtiyati tedbire itirazları duruşmalı incelenmiş ve itirazın reddine karar verilmiştir.

Davacı taraf bilahare şirkete konan ihtiyati tedbir sonrası tedbir kararının infazından önce, davalının şirket hisselerini üçüncü kişilere devrettiğini bildirerek, davanın devralanlara ihbarı ile devredilen hisselere ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş; mahkemece 17/05/2016 tarihli ara kararla, dava tarihinden önce yapılan devirlere ve üçüncü kişilere yönelik ihtiyati tedbir isteğinin reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili 22/06/2016 tarihli dilekçe ile evlilik içinde edinilen taşınmazlar ve araçlara ihtiyati tedbir konulmasını istemiş; 28/06/2016 tarihli ara kararla, üç adet araç ve Nevşehir, Muğla, Ankara ve İstanbul'da toplam yedi adet taşınmaza ihtiyati tedbir konulmuştur.

Davalı vekili 28/07/2020 tarihli dilekçeyle, davalının turizm sektöründe faaliyet gösterdiğini, covid 19 salgını nedeniyle batmanın eşiğine geldiğini, tüm çalışanlarının ücretsiz izne çıkarıldığını, tüm malvarlığının dosyada tedbirli olduğunu, 129 ada 1 parselin ise bankaya ipotekli ve hacizli olduğunu, dava değerinin 20.000 TL olup, boşanma davasının hala kesinleşmediğini, davalının mülkiyet haklarını kullanamadığını, nakit akışı sağlayabilmesi için 28/06/2016 tarihinde konulan 129 ada 1 parsel üzerindeki tedbirin kaldırılmasını, gerekirse teminat sunulacağını bildirmiştir.

Mahkemece, davalı vekilinin talebi duruşmalı incelenmiş ve 22/09/2020 tarihli ara kararla, tedbir konulan taşınmazların ve araçların dava konusu olduğu, şirket hisselerine konulan ihtiyati tedbirin hisse devri nedeniyle uygulanamadığı gerekçesiyle, tedbirlere itirazın reddine karar verilmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde, İstanbul Fatih 129 ada 1 parsele 28/06/2016 tarihinde ihtiyati tedbir konulduğunu, 28/07/2020 tarihli dilekçe ile teminat karşılığı tedbirin kaldırılmasını istemişlerse de, talebin reddolduğunu, davalının turizm sektöründe iştigal ettiğini, covid 19 nedeniyle pek çok işyerinin kapatıldığını, ticari hayatın devamı ve nakit akışı için 129 ada 1 parseldeki tedbirin kaldırılması gerektiğini, halen boşanma davasının kesinleşmediğini, mülkiyet hakkının kısıtlandığını, usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı itirazın reddi kararının kaldırılmasını, dava değerini aşmayacak teminat karşılığı tüm malvarlığı üzerindeki, olmazsa 129 ada 1 parseldeki tedbirin kaldırılmasını, incelemenin duruşmalı yapılmasını istemiştir.

Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekir. Yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilmelidir. Öte yandan ihtiyati tedbir kararı geçici nitelikte olup, durum ve şartların değişmesi ile her zaman değiştirilebilir.

Gerek öğretide gerekse Yargıtay kararlarında da kabul edildiği üzere, kanun koyucu ihtiyati tedbire ilişkin kararlara karşı başvurulabilecek kanun yollarını özenle, açıkça ve ayrıntılı şekilde düzenlemiş olup, HMK’nun 391 ve 394 üncü maddelerinde yer alan kanun yollarına ilişkin düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolu açık değildir. Kanun koyucu bu yöndeki iradesini hem kanun yoluna başvurulabilecek tedbir kararlarını açıkça belirterek, hem de bunların dışındaki kararlara karşı kanun yollarına başvurulmasını yasaklayarak düzenlemiştir. HMK’nun 391 inci maddesinde sadece ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmüşken, HMK’nun 394 üncü maddesinde ise sadece ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulacağı düzenlenmiştir. “Teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına” ilişkin 395 inci maddenin 3 üncü fıkrası ile “durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması”na ilişkin 396 ncı maddenin 2 nci fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK’nın 394 üncü maddesinin 5 inci fıkrasına bilinçli olarak atıf yapılmamıştır. Kanun koyucunun, ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolunu açma gibi bir iradesinin olmadığı HMK’nun 395 inci ve 396 ncı maddelerinin gerekçelerinden de açıkça anlaşılmaktadır. Özellikle HMK’nun 396 ncı maddesine karşılık gelen Hükümet Tasarısının 400 üncü maddesinin gerekçesinde bu husus çok açık ve ayrıntılı şekilde ifade edilmiştir. Bu gerekçeye göre, “İhtiyatî tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasını düzenleyen bu maddede de, yukarıda belirtilen iki maddedeki ortak yönler dikkate alınarak itiraza ilişkin benzer hükümlere ayrıca atıf yapılmıştır. Ancak, itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulması hakkındaki fıkraya atıf yapılmamıştır. Zira, hâl ve şartların değişmesi, hukukî bir değerlendirmeden daha çok, maddî şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, bir çok kez hâl ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyatî tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır. Bu sebeple, ihtiyatî tedbirin reddi ve ihtiyatî tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânı getirilmiştir.” Madde gerekçesi çok açık olup, özellikle “ihtiyatî tedbirin reddi ve ihtiyatî tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânı getirilmiştir. Hâl ve şartlarda değişiklik bakımından o anda kanun yoluna başvurulamaması, daha sonra işin esasıyla ilgili kanun yoluna başvurulması durumunda, bu hususun incelenmeyeceği anlamına da gelmez.” ifadesi karşısında, ihtiyati tedbire ilişkin tüm kararlara karşı kanun yoluna başvurulabileceği kabul edilemez.

7251 sayılı yasa ile değişik HMK’nun 341 inci maddesinin 1 inci fıkrası da HMK’nun 391 ve 394 üncü maddelerine paralel bir düzenleme getirmiş ve “ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara" karşı istinaf yoluna başvurulabileceğini düzenlemiştir. Sonuç itibarıyla kanun koyucu, ihtiyati tedbir isteminin reddi ile ihtiyati tedbir kararına itiraz dışındaki ihtiyati tedbire ilişkin kararlara kanun yollarının kapalı olmasını öngörmüştür.

Somut olaya gelince; mahkemece mal rejimine ilişkin davada 22/02/2016, 17/05/2016 ve 28/06/2016 tarihli ara kararlarla ihtiyati tedbir taleplerinin değerlendirildiği, davalı tarafın ihtiyati tedbire itirazlarının da daha önce incelendiği, davalı vekilinin bu kez 28/07/2020 tarihli dilekçesi ile covid 19 salgını nedeniyle davalının değişen durum ve koşullarından bahisle 129 ada 1 parsele ilişkin ihtiyati tedbirin gerekirse teminat karşılığı kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece talebin 22/09/2020 tarihinde reddine karar verildiği, red kararına karşı davalı vekilinin istinaf incelemesi için başvurduğu anlaşılmaktadır.

Açıklandığı üzere, kanun koyucunun ihtiyati tedbirle ilgili kanun yollarına ilişkin düzenlemeleri bilinçli, özenli, ayrıntılı ve açık bir şekilde yapması, ihtiyati tedbir talebinin reddi ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkanını getirmesi, HMK.nun 395. ve 396. maddelerinde ise bilinçli şekilde aynı kanunun 394/5. fıkrasına atıf yapmaması karşısında, HMK.nun 395. ve 396. maddelerine göre eldeki dosyada kanun yolu, dolayısıyla istinaf yolu kapalı bulunduğu, durum ve koşulların değişmesi halinde her zaman mahkemesinden ihtiyati tedbire ilişkin yeniden değerlendirme istenilmesinin mümkün olduğu da gözetildiğinde, Dairemizce davalı vekilinin istinaf talebiyle ilgili bir inceleme yapılma imkanı olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :

1-İstanbul 9.Aile Mahkemesi'nin 22/09/2020 tarih, 2016/61 Esas sayılı ara kararı ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 395 ve 396/1. maddesi hükmü gereğince verilen karar niteliğinde olduğundan ve bu madde kapsamında verilen kararlar itiraza tabi olup, istinaf kanun yolu kapalı bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin REDDİNE,

2-İstinaf harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine,

3-İstinaf başvurusu için yapılan giderlerin başvuran üzerinde bırakılmasına,

4-Kararın taraflara ilk derece mahkemesince tebliğine,

Dair, 6100 sayılı HMK.nun 341. ve 352. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.362. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16.12.2020