Çekin Arkasında İbraz Şerhinin Olmaması
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
Esas No : 2019/7683
Karar No : 2019/17547
Karar Tarihi : 2019-12-09





Özet:

  • Çekin ibrazı ve ibraz tarihinin çek üzerinde veya çeke eklenen alonjda yer alması yasal hakların kullanılması bakımından önem taşımaktadır.
  • Somut olayda ise; takip konusu çekin arkasında ibraz şerhi bulunmamakta olup, çeke alonj eklenmemiştir.
  • Bankaca düzenlenen A4 kağıda yazılan yazı ile çekin ibraz edildiği açıklanmıştır. Bu yazı ibraz şerhi niteliğinde değildir.
  • Bir başka ifadeyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 808. maddesine uygun bir ibrazın varlığından söz edilemez.

 

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından keşideci-borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile (örnek 10) takipte; borçlu vekilince, icra mahkmesine başvurularak çekte yer alan imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle takibin durdurulmasının talep edildiği, ilk derece mahkemesince; imza itirazının kabulü ile icra takibinin durdurulmasına, yasal şartlar oluşmadığından tazminat ve para cezası tayinine yer olmadığına karar verildiği, hem alacaklı hem de borçlu tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise ... Bölge Adliye Mahkemesi.... Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih ve 2018/2182 E. - 2019/514 K. sayılı kararı ile esastan reddedildiği görülmüştür.

5941 Sayılı Çek Kanunu'nun "İbraz, Ödeme, Çekin Karşılıksız Olduğunun Tespiti Ve Gecikme Cezası" başlıklı 3/4. maddesinde hamilin talepte bulunması halinde, "karşılıksızdır" işleminin çekin arka yüzüne yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun “Hamilin Müracaat Hakları” başlıklı 808. maddesinde de; “1- Zamanında ibraz edilmiş olan çekin ödenmemiş olduğu ve ödememe hali:

a) Resmi bir belge, “Protesto” ile;

b) Muhatap tarafından, ibraz günü de gösterilmek suretiyle, çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla;

c) Bir takas odasının, çek vaktinde teslim edildiği halde ödenmediğini tesbit eden tarihli bir beyanı ile; sabit bulunduğu takdirde hamil; cirantalar, düzenleyen ve diğer çek borçlularına karşı başvurma haklarını kullanabilir.” hükmü yer almaktadır.

Görüldüğü üzere, vaktinde ibraz edilmiş olan çekin ödenmemiş olduğu ve ödememe hali, muhatap tarafından, ibraz günü de gösterilmek suretiyle, “çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla” sabit bulunduğu takdirde hamil; cirantalar, düzenleyen ve diğer çek borçlularına karşı müracaat haklarını kullanabilir.

Bununla birlikte; 6102 sayılı Kanunun "Uygulanacak hükümler" başlıklı 818. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinin göndermesiyle çekler hakkında da uygulanması gereken cirolarla ilgili aynı Kanun'un 683/1. maddesinde; "Cironun poliçe veya poliçeye bağlı olan ve "Alonj" denilen bir kağıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması gerekir" hükmünün yer aldığı ve bu maddede aynı Kanun'un 695. maddesine atıfta bulunulmadığı anlaşılmıştır.

Alonj, arka yüzünde yer kalmadığı zaman yapılacak işlemler için bono, çek veya poliçeye eklenen kağıt parçası olup, alonj üstüne yapılacak işlemlerin hukuki açıdan senet üzerinde yapılan işlemlerle aynı hükümlere tâbi olduğu kabul edilmelidir.

Açıklanan yasal düzenlemeler göstermektedir ki, çekin ibrazı ve ibraz tarihinin çek üzerinde veya çeke eklenen alonjda yer alması yasal hakların kullanılması bakımından önem taşımaktadır.

Somut olayda ise; takip konusu çekin arkasında ibraz şerhi bulunmamakta olup, çeke alonj eklenmemiştir. Bankaca düzenlenen A4 kağıda yazılan yazı ile çekin ibraz edildiği açıklanmıştır. Bu yazı ibraz şerhi niteliğinde değildir. Bir başka ifadeyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 808. maddesine uygun bir ibrazın varlığından söz edilemez.

Bununla birlikte; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Borçlunun Kambiyo Hukuku Bakımından Şikayeti” başlıklı 170/a-2 maddesinde; “İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” hükmü bulunmaktadır.

Bu hükme göre; icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını resen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Bir diğer anlatımla, borçlunun İİK'nun 168. maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca ya da imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nun 170/a-2. maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir.

Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 25.06.2008 gün ve 2008/12-450 Esas 2008/452 Karar sayılı ilamında da vurgulanmıştır.

O halde, ilk derece mahkemesince; alacaklının takip hakkı bulunmadığından İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, imza incelemesi sonucunda imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nin 28/02/2019 tarih ve 2018/2182 E. - 2019/514 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve ... 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 18/10/2018 tarih ve 2018/629 E.-2018/1056 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 09/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

(www.corpus.com.tr)