Asıl İşveren - Alt İşveren - Muvazaa İddiası
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas No : 2021/2971
Karar No : 2021/7257
Karar Tarihi : 2021-03-31





Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalı ... sahasi içinde önce rödovansli sahalarda daha sonra ... İnş. ve Tic. A.Ş. işyerinde kazmacı-motorcu olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin ihbar öneline uyulmadan iş kazası nedeniyle istirahatli iken haksız olarak feshedildiğini, kesinleşen kararlar gereğince davalı kuruma 19.01.2016 tarihinde işe iade talebinde bulunduğunu ancak talebine cevap verilmediğini ve iş sözleşmesinin 19.02.2016 tarihinde feshedilmiş sayıldığını, davalı kurum ile şirket arasında kurulan ilişkinin muvazaalı olduğunun kesinleşen Yüksek Mahkeme kararları sabit olduğunu, başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi olduğunu, çalıştığı dönem içinde ücretlerinin İş Kanunu’nun 5. maddesine ve Yapım İşleri Teknik Şartnamesi’nin 35. maddesine aykırı olarak emsal ücretlere göre ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, ücretli yıllık izin, akti ikramiye, ilave tediye, kömür alacağı, fark ücret ve ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının Kurum işçisi olmadığını, işin anahtar teslim ile anılan ... İnş. ve Tic. A.Ş.’ye verildiğini, Kurum ile yüklenici şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığını, asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkeme Kararının Özeti:

İlk Derece Mahkemesince, galeri sürme ve ıslahı işinin davalı ...’na ait yeraltı maden ocağı işletmesi işinin bir parçası olduğu, maden ocağı işletilmesi işiyle bunların birbirinden farklı ve bağımsız işler olarak kabul edilemeyeceği, davacının davalı işyerinde davalı ...’nun asıl işveren, ihbar olunan ... İnş. A.Ş.’nin ise alt işveren olmak üzere yeraltında maden işçisi olarak 10/09/2008 tarihinden 23/11/2014 tarihine kadar çalıştığı, davalı ... ile ihbar olunan ... A.Ş arasındaki sözleşmenin/ilişkinin muvazaalı olduğunun kesinleşmiş Yargıtay ilamları ile tespit edildiği, davacının ... İnş. ve Tic. A.Ş şirketi dışında ... Madencilik, ... Madencilik ve en son ... Madencilik şirketlerinde de çalışmalarının olduğu, bu şirketler ile davalı ... arasında geçerli rödövans ilişkisi olduğu, yine bu şirketler ile dava dışı ... A.Ş. arasında asıl işveren - alt işveren ilişkisi ya da işyeri devrinin söz konusu olmadığı, ... İnş ve Tic. A.Ş. dışında davacının çalıştığı diğer işyerlerinde geçen sürelere ilişkin alacaklarından davalı ...’nun Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi'nin 08.11.2017 tarih 2017/42075 esas 2017/24363 karar sayılı ve 19.06.2018 tarih 2018/6969 esas 2018/15130 karar sayılı emsal kararlarında da açıkca belirtildiği üzere sorumlu olmayacağı, davalı tarafca davacının iş aktinin haklı olarak feshedildiğinin iddia ve ispat da edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu :

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili ile davalı ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :

Bölge Adliye Mahkemesince, davacının 03.11.2001 - 12.09.2002 tarihleri arası ... Madencilik; 19.09.2002-26.05.2003 tarihleri arası ... Madencilik; 11.07.2007 - 06.02.2008 tarihleri arası ... Madencilik; 10.09.2008 - 23.11.2014 (18 kod) tarihleri arası ... İnş. ve Tic. A.Ş; 27.11.2014-03.04.2015 tarihleri arası ... Madencilik tarafından sigortalı olarak davalı Kuruma ait kömür işletme/işlettirme alanlarında çalıştığı, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi'nin 17/03/2016 tarih, 2015/32139 esas ve 2016/6591 karar sayılı ilamı ve diğer ilamlarında; davalı Kurum ile dava dışı ... İnş.ve Tic. A.Ş arasında yapılan Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi -630 Kat Hazırlığı II.Kısım Galerileri ve -560 Katı ... Galerisi Sürülmesi İşi'ne ait noterce 16/01/2008 tarih ve 1342 yevmiye sayılı sözleşmenin ‘rödovans’ sözleşmesi niteliğinde olmadığı ve muvazaalı olduğu ... İnş. ve Tic. A.Ş.’de çalıştığı 10.09.2008-23.11.2014 tarihleri arasındaki hizmet döneminde davalı Kurum ile dava dışı ... İnş. ve Tic. A.Ş arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, anılan hizmet döneminde davacı işçinin davalı Kurum’un asıl işçisi sayılmasına bağlı olarak davalı Kurum’un (gerçek işveren), belirtilen hizmet dönemi ile sınırlı olarak dava konusu tazminat ve alacaklardan sorumlu olduğu belirtilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı ve davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Temyiz:

Mahkeme kararına karşı, davacı ve davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Gerekçe:

Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalı ...’nun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Taraflar arasında asıl işveren/alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Davacı işçi davalı ile yüklenici şirketler arasında ilişkinin muvazaalı olduğu iddiasında bulunarak, davacının baştan itibaren Kurumun işçisi olarak değerlendirilmesini, tazminat ve işçilik alacaklarının ... Kurumu’nda davacı ile aynı işi yapan işçilere ödenen ücret üzerinden hesaplanmasını ve Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenmesini talep etmiştir.

Alt işveren; bir işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.

Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesinde, asıl işveren alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönünde yasa koyucunun amacından da yola çıkılarak, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. Yasanın 2. maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 11. maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.

İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla İş Kanunu'nun 2. maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka İş Kanunu'nun 2. maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanunî karineler olduğu kabul edilmelidir.

Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 23. maddesi ile 04.06.1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu’nun ek 1. maddesi 26.05.2004 tarihli 5177 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve “Sınırları Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen Ereğli Kömür Havzasındaki taşkömürlerini işletmeye ve hukuku uhdesinde kalmak şartıyla işlettirmeye ... Kurumu yetkilidir” şeklinde kurala yer verilmiştir.

Davalı ...’nun 11.12.1984 tarihli ve 18602 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ana Statüsü’nün “... Kurumu’nun amaç ve faaliyet konuları” başlıklı 4. maddesinde, “Taşkömürü üretiminin gerçekleştirilmesi için gerekli her türlü yeraltı ve yerüstü sosyal ve sınai tesislerini kurmak, işletmek veya işlettirmek,” hükümlerine yer verilmiş, 05.03.2020 tarihli 31059 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan en son yenilenen ... Kurumu Ana Statüsünde de Kurumun faaliyet alanı ve görevleri aynı şekilde düzenlenmiştir.

Mahkemece, davalı ... ile ... İnş. ve Tic. A.Ş. arasındaki sözleşmenin konusu galeri sürme ve ıslahı işinin davalı ...’na ait yeraltı maden ocağı işletmesi işinin bir parçası olduğu, maden ocağı işletilmesi işiyle bunların birbirinden farklı ve bağımsız işler olarak kabul edilemeyeceği, davacının davalı işyerinde davalı ...’nun asıl işveren, ihbar olunan ... İnş. A.Ş.’nin ise alt işveren olmak üzere yeraltında maden işçisi olarak 10/09/2008 tarihinden 23/11/2014 tarihine kadar çalıştığı, davalı ... ile ihbar olunan ... A.Ş arasındaki sözleşmenin/ilişkinin muvazaalı olduğunun kesinleşmiş Yargıtay ilamları ile tespit edildiği gerekçesi ile davalı ... ile ... İnş. ve Tic. A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu sonucuna varılmıştır.

Somut olayda davalı ... ile ... İnş ve Tic. A.Ş. arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığının ancak yapılacak inceleme ile anlaşılabileceği açık olduğu halde Yargıtay ilamları ile davalı ... ile ... İnş ve Tic. A.Ş. arasında muvazaa olgusunun kabul edildiği gerekçesi ile muvazaalı bir asıl işveren alt işveren ilişkisin bulunduğu kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin eksik inceleme ile ... Kurumu ile ... İnş ve Tic. A.Ş. arasında muvazaanın bulunduğunun kabulü isabetli değildir.

Maden Kanunu’nun ek 1. maddesi ile dayanağının ilgili Kanundan alan ... Kurumu Ana Statüsünün 4. maddesinde yer alan üretimin gerçekleştirilmesi için yeraltı ve yerüstü sosyal ve sınai tesisleri kurmak, işletmek veya işlettirmek yetkisine dair hükümler değerlendirilmeksizin karar verilmesi hatalıdır. İş Kanunu’nun 2. maddesinde asıl işveren alt işveren ilişkisine dair düzenlemeler ve Alt İşverenlik Yönetmeliği hükümleri yanında davalı kuruma özgü mevzuat hükümleri de değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.

Mahkemece yapılacak iş, dosya içerisinde bulunan ve davacının kapsamında çalıştığı hizmet alım sözleşmesi ve şartnameler doğrultusunda verilen işin ne olduğu ile asıl iş veya yardımcı iş olup olmadığının belirlenmesi olmalıdır. Bu konuda gerektiği ve mümkün bulunduğu takdirde konunun uzmanı teknik bilirkişi marifetiyle işyerinde keşif icra olunmalıdır.

Verilen işin asıl iş olması halinde, İş Kanunu’nun 2. maddesi ile birlikte Maden Kanunu’nun ek 1. maddesi ile dayanağının ilgili Kanundan alan ... Kurumu Ana Statüsünün 4. maddesi hükümleri birlikte değerlendirilmeli, özellikle “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren iş” kavramı yönünden ... İnşaat ve Ticaret A.Ş. ile davalı ...’nun teknolojilerinin karşılaştırılması ile sonuca gidilmemelidir. Başka bir anlatımla ... İnşaat ve Ticaret A.Ş.’nin teknolojisinin davalı ...’nun teknolojisinden daha düşük olması tek başına bir kriter olarak dikkate alınmamalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesinde, alt işverene ait teknoloji kullanımının mutlaka daha yüksek kapasiteye sahip olması gerekmediği düşünülmelidir. Alt işverenin belli bir alanda uzmanlaşması ve bu alanda yeterli bir teknolojiye sahip olması halinde işletmenin ve işin gereği olarak asıl için bir bölümünün alt işverene bırakılabileceği kabul edilmelidir.

Verilen işin asıl iş/yardımcı iş olup olmadığı, asıl iş ise mevzuat hükümlerine göre yapılması gereken değerlendirmeden başka, davacı işçinin sözleşme ve şartnamelerle tanımlanan iş kapsamında çalışıp çalışmadığı, davacının çalıştığı sahada davalı ...’nun davacı ile aynı işi yapan işçisi bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir.

Belirtilen bu hususlarda herhangi bir araştırma yapılmadan, salt emsal kararlar bulunduğu gerekçesi ile eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 31.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.