Acele El Koyma - Vekalet Ücreti
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi
Esas No : 2020/10867
Karar No : 2021/4236
Karar Tarihi : 2021-03-29





Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R -

Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Arsa niteliğindeki ... ili, ... ilçesi, ... köyü 758 parsel sayılı taşınmaz ile emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak zeminine; üzerinde bulunan ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumu dikkate alınmak suretiyle maktuen değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Bu nedenle, taraf vekillerinin temyiz itirazları bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan yerinde değildir. Ancak;

Dairemiz bozma kararı gereği, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/52 D.İş sayılı acele el koyma dosyası mahkemesinden getirtilip dosya arasına alınıp sonucuna göre işlem yapılması gerektiği halde, acele kamulaştırma dosyasında davacı idare tarafından bloke edilen 94.931,41TL bedel nazara alınmaksızın hüküm kurulması,2-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından ilk kararla tespit edilen bedelden acele el koyma bedeli mahsup edildikten sonra tespit edilen fark bedele 01.01.2013 tarihinden ilk karar tarihine, ikinci kararla hükmedilen fark bedele 01.01.2013 tarihinden ikinci karar tarihine kadar yasal faiz yürütülmesi gerekirken, yazılı şekilde faize hükmedilmesi ve davacı idare tarafından fazla bloke edilen 94.931,41TL bedelin davacı idareye iade edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,

Davanın niteliği gereği kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,

Doğru olmadığı gibi;

Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 gün 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16/07/2020 tarih 2018/104 Esas 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanunla Değişik Kamulaştırma Kanunun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinden,Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle taraf vekillerinin temyiz isteminin kabulü ile H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.