ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Aracın Onarımının Yapılması Sebebiyle Kıymetinin Artması - Kıymet Kazanma Tenzili

28 Temmuz 2024, 19:07 - 257

Aracın Onarımının Yapılması Sebebiyle Kıymetinin Artması - Kıymet Kazanma Tenzili


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
2022/1094
2023/603
2023-04-17





Özet:

Davacının 2010 model ve kaza tarihinde 10 yaşında olan aracının 200.000,00 km'de olduğunun da anlaşılmış olmasına göre; aracın kaza tarihindeki değişmesi gereken parçaların parça ve işçilik bedeli ile değişmesi gerekmeyen parçalar açısından onarım bedellerinin değerlendirildiği, bu şekilde kaza tarihinde onarım bedeli tespit edildiği, tespit edilen onarım bedelinden aracın yaşı, yılı kullanım şekli dikkate alınarak değişen parçalar nedeniyle kıymet kazanma tenzili, hurda ve amortisman uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, orjinal parçalar üzerinden tespit edilen rakamdan, ne şekilde tespit edildiği ve neye istinaden yapıldığı anlaşılmayan iskonto uygulanmak suretiyle tazminatın tespit edildiği, denetime ve karar vermeye elverişli olmayan rapora göre karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI

Davacı vekili dava dilekçesinde; 09/06/2020 tarihinde müvekkilin idaresindeki aracı ile davalı A.... Enerji Anonim Şirketine ait diğer davalı C... O.... O.... idaresindeki aracın maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, araç üzerinde ekspertiz incelemesi yaptırılmasıyla 30.689,00 TL hasar tespit edildiğini, 450,00 TL ekspertiz ücreti ödendiğini, kazanın diğer tarafı olan aracın davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olduğunu, davalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, mevcut kaza sonucunda meydana gelen zararın tazmininde teminat kapsamında davalı sigorta şirketinin araç sahibi ve sürücü ile beraber müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkilinin aracın onarım süresince aracından mahrum kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak, 50,00 TL hasar bedeli, 50,00 TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 100,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, araç mahrumiyet bedeli olarak şimdilik 50,00 TL'nin davalılar C... O.... O.... ve A.... Enerji A.Ş.'den tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davacı vekili ıslah dilekçesiyle; ekspertiz ücreti dahil hasar bedelini 30.818,00 TL olarak, araç mahrumiyeti zararını 1.260,00 TL olarak artırmıştır.

Davalı Ethica vekili cevap dilekçesinde; kazanın müvekkili şirkete ihbarı üzerine ekspertiz gönderilerek araçtaki hasarın tespit ettirildiğini, davacının araçtaki hasarı kendi iradesiyle seçtiği servise yaptırdığını ve 06 YB 7780 plakalı araç için 9.448,04 TL ödeme yapıldığını fakat davacının hesabının kapalı olması üzerine ödemenin iade edildiğini, müvekkili şirketin Sigorta Genel Şartlarına göre belirlenecek gerçek zarar miktarından sorumlu tutulabileceğini, ekspertiz ücretinden sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını, ekspertiz ücretinin de yüksek olduğunu, kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.

Dayalı C... O.... O.... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kullandığı diğer davalı Ethica Sigorta A.Ş.'ye ZMMS ile sigortalı olan aracın davacı aracı ile kazaya karıştığını, kazanın sigorta şirketine ihbar edildiğini, müvekkilinin ehliyetli ve sıfır promil alkollü (alkolsüz) olması sebebi ile karşı tarafın hasarının sigorta şirketince karşılandığını, davacının araçtaki hasarı kendi iradesiyle seçtiği servise yaptırdığını, 06 YB 7780 plakalı araç için 9.448,04 TL ödeme yapıldığını fakat davacının hesabının kapalı olması üzerine ödemenin iade edildiğini, davacının iddia ettiği hasar miktarının haksız ve gerçekten uzak olduğunu, aracın çekilen fotoğraflarının mevcut olduğunu, aracın modeli de dikkate alındığında talep edilen hasar miktarının iyi niyetli olmadığını, kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, davacının almış olduğu ekspertiz raporunun kendi inisiyatifi olduğunu, mahrum kalındığı iddia edilen 15 günlük sürenin çok fazla olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı A.... Enerji Anonim Şirketi, Teb. K. 35. maddesi gereğince yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece; davanın, trafik kazası nedeniyle, davacının aracında meydana geldiği iddia edilen hasar bedeli, ekspertiz ücreti ve araçtan mahrum kalınmasına ilişkin zararların tazmini istemine ilişkin olduğu, 09/06/2020 tarihinde, davalı sigorta şirketinde trafik sigorta poliçesi bulunan, diğer davalı A.... Enerji A.Ş.'ye ait ve davalı C... O.... O.... idaresindeki araç ile davacıya ait aracın çarpışması sonucu dava konusu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğinin anlaşıldığı, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda; meydana gelen kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun, kaza neticesinde davacının aracında trafik kazası sebebi ile meydana gelen hasarın toplam 8.662,74 TL (KDV dahil 9.448,04 TL) olduğunun, ekspertiz ücreti olarak ödenen 450,00 TL’nin piyasa rayiçleri ile uyumlu olduğunun bildirildiği, tarafların itirazı üzerine alınan ek raporda ise; bilirkişi kök raporunda aracın hasarı ile ilgili olarak, araç görülmediği için dosyadaki bilirkişi raporları baz alınarak değerlendirme ve hesaplamalar yapıldığını, kök raporda da belirtildiği üzere hasarın muhteviyatı açısından her iki ekspertiz raporunun örtüştüğünü, davacı tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesinde mesafe parçaları aracın hasar yönüne göre fazla kullanıldığı kanaati oluştuğunu, fiyatlar açısından zaten fark olmadığını, hasar değeri hesaplanırken piyasa koşullarına göre aracın onarımının ne şekilde yapılacağı göz önüne alınarak hesaplama yapıldığını, muhtemel iskontolar ve onarımda muadil parça kullanımının da göz önüne alındığında, mahkemece hukuki kıstaslara göre de değerlendirilme yapılabilmesi için araçtaki hasarın onarımı için orijinal parça ile iskonto yapılmadan, KDV dahil olarak hasar bedelinin 30.368,94 TL olduğunu ve takdirinin mahkemeye bırakıldığını belirttiği ve araçtaki söz konusu hasarın onarımının piyasa koşullarına göre 7 gün sürebileceği, yapılan araştırmada davaya konu hasarlı araca ikame olarak verilebilecek araçların kısa süreli kiralama bedellerinin günlük 180,00 TL olduğu, bu durumda araçtan mahrum kalma bedelinin 7 gün x 180,00 TL/gün = 1.260,00 TL olacağı yönünde görüş bildirdiği, alınan raporun karar vermeye elverişli olduğu, her ne kadar davacı vekili Yargıtay kararları dayanak gösterilerek iskontosuz gerçek zararın tazmini talep edilmiş, bu konuda ek rapor alınmışsa da davacı tarafından aracını kendi imkanları ile bir başka serviste tamir ettirdiğine ilişkin dosyaya bir fatura ya da başka bir belge sunulmadığından gerçek zarardan söz edilemeyeceği kanaatine varıldığı, bu sebeple aracın yaşı ve km değeri göz önüne alınarak muadil parçalar ve kurtarılabilir parçaların onarım ile hasarın giderilmesi usulen daha uygun bulunduğundan iskontolu bedel üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, ekspertiz ücreti ise yargılama giderlerine dahil edildiği gerekçesi ile “Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; 9.448,04 hasar bedeli tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri dahilinde) tahsili ile davalı sigorta şirketi yönünden 06/07/2020 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 09/06/2020 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 1.260,00 TL araç mahrumiyeti nedeniyle belirlenen zararın davalılar C... O.... O.... ve A.... Enerji A.Ş.'den müştereken ve müteselsilen olay tarihi olan 09/06/2020 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine” karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı Cemre vekili tarafından istinaf edilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın hatalı olduğu, sigorta şirketinin gerçek zarardan sorumlu olduğunu, gerçek zararı ise aracın orijinal parçaları ile onarımı halinde iskontosuz ve KDV dahil bedel olduğu, davacının bu zararına ilişkin belge ve fatura sunması gerekmediğini, müvekkilinin aracını daha sonra tamir ettirebileceği gibi tamir ettirmeksizin de satabileceğini, önemli olan gerçek zararın karşılanması olduğunu, kaldı ki müvekkili henüz tamir ücretini ödemediğinden fatura alamadığını, müvekkilinin ödeme yapmadığını, dava sonrası ödeme yapmak için servis ile anlaştığını, bu nedenle zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, mahkeme kararındaki gerekçenin yasal dayanağı bulunmadığı, mahkemece alınan rapor sonrasında itirazları neticesinde alınan ek raporda da, müvekkilinin uğradığı zararın 30.368,94 TL olduğunun kanıtlandığını, buna rağmen yetersiz asıl rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, KDV’siz yan sanayi ve çıkma parçalar dikkate alınarak hesaplamanın kabul edilemeyeceğini, hesaplamanın hasarlanan parçaların yetkili servisten temin edilebilecek fiyatlara göre yapılması gerektiğini, müvekkili tarafından alınan ekspertiz raporunda hesaplamanın bu şekilde yapıldığını, bu nedenle raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartları'nda ve emsal kararlarda belirtildiği üzere hasar miktarına ödenecek miktar üzerinden iskonto yapılamayacağını, davalının müvekkilinin gerçek zararını ödemekle yükümlü olduğunu, ayrıca iskontolu yapılan hesaplama ile ekspertiz raporu arasında %69 indirim yapılmış olduğunu, bunun da kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

Davalı Cemre vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin sürücüsü olduğu aracın sigortalı olması nedeniyle müvekkiline dava açılmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin yetkisiz olduğunu ve müvekkili yönünden arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının aracında meydana geldiğini iddia ettiği 30.689,00 TL zararın haksız ve gerçeklikten uzak olduğunu, kaza sonrası çekilen fotoğraflardan da araçta çok ciddi bir hasar meydana gelmediğinin açık olduğunu, davacının aracının 2010 model Ford marka olduğunu, davacının belirtilen miktarda hasarı olmadığının açık olduğunu, mahkemece tespit edilen kusur durumunu da kabul etmediklerini, davacının ekspertiz ücretini de talep edemeyeceğini, bu nedenle sorumlu tutulmasının haksız olduğunu, davacının talep ettiği 15 günlük araç mahrumiyeti zararının da gerçeği yansıtmadığını, ayrıca davacının kusur oranına göre mahrumiyet zararını talep edebileceğini, yine mahkemece avans faizi ile tazminata karar vermesinin ve ıslah edilen kısma ilişkin faizin ıslah tarihinden başlatılmamasının da hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE

Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;

Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarı nedeniyle, hasar bedeli, araç mahrumiyeti nedeniyle uğranılan zarar ve ekspertiz bedeli istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı C... O.... O.... vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Davalı C... O.... O.... vekili; meydana gelen kaza nedeniyle aracın ZMMS poliçesi olması nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, mahkemenin yetkisiz olduğunu ve müvekkili hakkında dava şartı arabuluculuğun yerine getirilmediğini ileri sürerek, kararı istinaf etmiş ise de, davalının cevap dilekçesinde usulüne uygun yetki itirazında bulunmaması yanı sıra zarar gören davacının ikametgah mahkemesinin de davanın görülmesinde yetkili olmasına, davalı Cemre hakkındaki davanın ticari dava olmaması nedeniyle dava şartı arabuluculuğa tabi olmaması nedeniyle, bu davalı yönünden arabulucuya müracaat zorunluluğunun bulunmamasına, kaza nedeniyle oluşan zarardan, sürücü, eylemlerinden sorumlu olan işleten ve işletenin sorumluluğu üstlenen sigorta şirketinin müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun bulunmasına, zarar görenin, zararını sorumluların tamamından yahut bir kısımdan talep etmesine yasal bir engel bulunmamasına, sigorta şirketi ile diğer davalılar arasında sıralı sorumluluk bulunmamasına göre, kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu iddia edilen davalı sürücüye karşı da dava yöneltilmiş olmasında usulsüzlük bulunmamasına göre davalı Cemre vekilinin yetkiye, arabulucuya gidilmesinin zorunlu olduğuna ve husumete yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, davacı vekilinin ve davalı Cemre vekilinin esasa ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilmiştir.

Haksız fiil neticesinde maddi zarar meydana gelmiş ise, zarar gören haksız fiil neticesinde meydana gelen gerçek zararını talep edebilir. Oluşan hasarın onarılarak giderilmesi halinde, davacının talep edebileceği miktar, kaza tarihi itibariyle piyasa koşullarında onarım bedeli ile sınırlı olup, bu şekilde tespit edilen bedelden ayrıca iskonto uygulanamaz. Trafik kazasından kaynaklanan araç hasarında da; kaza tarihindeki piyasa koşullarına göre belirlenecek onarım bedelinden çıkma parça kullanılması vs. nedenlerle oranım bedelinden ayrıca iskonto uygulanmaz, ancak kaza neticesinde yapılacak onarım neticesinde, araçta kıymet kazanım meydana gelmiş ise bu miktar nazara alınabilir, ayrıca amortisman ve hurda indirimi söz konusu ise değerlendirilerek, tazminat miktarı belirlenir(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/4240 E. 2018/3578 K. "Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ibraz edilen faturalar esas alınarak parça ve işçilik bedeli toplamına göre hasar miktarı belirlenmiştir. Bu hali ile rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece; davalının dava konusu araçta kıymet kazanma tenzili yapılması gerektiğine ilişkin itirazlarının da tartışılması için sigorta şirketi tarafından yapılan ekspertiz incelemesi, faturalar, aracın yaşı, yılı kullanım şekli dikkate alınarak değişen parçalar nedeniyle kıymet kazanma tenzili, hurda ve amortisman uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında aynı bilirkişiden, ayrıntılı, açıklamalı, denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.").

Somut olayda, davacı meydana gelen trafik kazası neticesinde aracında meydana gelen hasarın orjinal parçaları ile onarılması halinde ödenecek onarım bedelini istemiştir. Mahkemece ise bilirkişi tarafından hesaplanan 30.368,94 TL onarım bedelinin, iskonto uygulanmak suretiyle 9.488,04 TL olarak talep edilebileceği kabul edilerek davanın esası hakkında karar verilmiştir. Hükme esas alınan raporda belirlenen onarım bedeli parça ve işçilik toplamına göre tespit edilmiş olması nedeniyle rapor karar vermeye elverişli olmadığı gibi, piyasa rayicine göre hesaplanması gereken onarım bedelinden yapılan iskontonun da uygun olmaması nedeniyle rapor karar vermeye elverişli değildir. Davacının 2010 model ve kaza tarihinde 10 yaşında olan aracının 200.000,00 km'de olduğunun da anlaşılmış olmasına göre; aracın kaza tarihindeki değişmesi gereken parçaların parça ve işçilik bedeli ile değişmesi gerekmeyen parçalar açısından onarım bedellerinin değerlendirildiği, bu şekilde kaza tarihinde onarım bedeli tespit edildiği, tespit edilen onarım bedelinden aracın yaşı, yılı kullanım şekli dikkate alınarak değişen parçalar nedeniyle kıymet kazanma tenzili, hurda ve amortisman uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, orjinal parçalar üzerinden tespit edilen rakamdan, ne şekilde tespit edildiği ve neye istinaden yapıldığı anlaşılmayan iskonto uygulanmak suretiyle tazminatın tespit edildiği, denetime ve karar vermeye elverişli olmayan rapora göre karar veriliş olması doğru görülmemiştir.

Buna göre; yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili deliller toplanılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle kararın, HMK'nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek, yukarıda açıklandığı şekilde aynı bilirkişiden ek rapor yahut yeni bir bilirkişiden, denetime ve karar vermeye elverişli olarak rapor alınarak davanın esası hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kaldırma sebebine göre davacı vekilinin ve davalı C... O.... O.... vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM :

Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 03/06/2021 tarihli 2020/417 Esas - 2021/396 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin ve davalı C... O.... O.... vekilinin sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı ve davalı C... O.... O.... tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde değerlendirilmesine,
5-İİK'nın 36.maddesi gereğince Ankara 17. İcra Dairesinin 2021/9216 Esas sayılı dosyasına yatırılan 2.986,45 TL nakit teminatın yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 17/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

KARARI YAZDIR


Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları